turkce sozluk - page 117

bilmece
a.
1.
Bir fleyin ad›n› söylemeden,
yaln›zca niteliklerini belirterek o fleyin
ne oldu¤unun bulunmas›n› dinleyene ya
da okuyana b›rakan oyun.
2.
mec.
Bilin-
mesi, anlafl›lmas› güç fley:
Bu olay bir
bilmeceye dönüfltü.
bilmek
(-i)
1.
Herhangi bir fleyi, anlam›fl,
ö¤renmifl, kavram›fl olmak:
Olay›n ne-
denlerini o biliyor.
2.
Bir bilim ya da sa-
nat dal›nda yeterli becerisi olmak:
Tiyat-
royu çok iyi bilir.
3.
Bir ifli kolayca yapa-
bilecek, üstesinden gelebilecek durum-
da olmak:
Araba kullanmas›n› çok iyi bi-
lirdi.
4.
Bir yeri, bir kifliyi tan›mak,
an›msamak:
Beni bilemediniz san›r›m.
5.
Öyle sanmak, farz etmek:
Seni dost
bilmifltim.
6.
Anlamak, ayr›m›na var-
mak:
Ö¤renciysen, ö¤rencili¤ini bilmeli-
sin.
7.
Sorumlu tutmak, sorumlu gör-
mek:
Borcunu ödemezse, seni bilirim.
8.
‹nanmak:
Ne Allah› bilir o, ne kitab›!
9.
“-e, -a” eki alm›fl eylemsilerle yeterlik
bildiren birleflik eylemler oluflturur:
se-
vebilmek, oluflturabilmek.
10.
Birinin ne
oldu¤unu, nas›l oldu¤u, kim oldu¤u ko-
nusunda kesin bilgisi olmak:
Onun al›n-
gan oldu¤unu eskiden beri bilirim.
11.
Öngörmek, tahmin etmek:
S›navdan kaç
puan alaca¤›m› biliyorum.
12.
Bir kifliyi
belirli bir özelli¤inden tan›mak, ç›kar-
mak:
Onu bak›fllar›ndan bildim.
13.
Saymak:
Çevreyi korumay› do¤a ad›na
borç bilirim.
14.
Bir fleyi göz önünde
bulundurmak:
Bu iflin tehlikelerini bil-
melisiniz.
bilmezlik, -¤i
a.
Bilmez olma durumu, ca-
hillik, cehalet.
bilmifl
a.
ve
ön a.
Her fleyi bilir görünen,
bilgiçlik taslayan.
bilumum
be. (bi’lumu:m) Ar.
Bütün, hep,
hepsi:
Bilumum tamir iflleri yap›l›r.
bilye
a. (bi’lye) ‹t.
1.
Çocuklar›n oynad›kla-
r› ve mermer, akik, kil, metal ya da cam-
dan yap›lm›fl küçük küre; misket.
2.
Dönme ve sürtme etkilerini azaltmak,
afl›nmay› ve enerji yitimini önlemek
amac›yla motorlu tafl›tlar›n ba¤lant› bö-
lümlerine yerlefltirilen sert çelik küre.
bin
a.
1.
Dokuz yüz doksan dokuzdan son-
ra gelen say› ve bu say›y› gösteren ra-
kam, 1000, M.
2.
ön a.
Dokuz yüz dok-
san dokuzdan bir fazla olan:
bin ö¤ren-
ci.
3.
mec.
Bir addan önce geldi¤inde
afl›r›l›k, çokluk belirtir:
Onu buraya geti-
rebilmek için bin dereden su getirdim.
bin bir
çok say›da, pek çok:
Ondan bin
bir kere özür diledim.
bina
a. (bina:) Ar.
Yap›:
Tepeler bile binalar-
la dolmufltu.
binaenaleyh
be. (bina’:enaleyh) Ar.
Bunun
için, bundan dolay›, bu nedenle, bundan
ötürü.
binbafl›, -y›
a. ask.
Rütbesi yüzbafl› ile al-
bay aras›nda bulunan ve as›l görevi ta-
bur komutanl›¤› olan üstsubay.
bindall›
a.
Genellikle mor, koyu k›rm›z›, la-
civert kadife ya da atlas üzerine s›rma
ile dal, yaprak ve çiçek motifleri ifllen-
mifl giysi ya da örtü.
bindirmek
(-i, -e)
1.
Bir kimseyi bir fleyin
üzerine ç›kartmak, bindirmek ya da içi-
ne yerlefltirmek:
Seni ata bindirece¤im.
2.
(-e)
(tafl›t) Bir tafl›ta ya da bir yere
çarpmak, vurmak:
Gemi bir yal›ya bin-
dirdi.
3.
Eklemek, katmak:
Hükûmet,
akaryak›t›n fiyat›na bindirdikçe bindirdi.
binek, -¤i
a.
1.
Binme iflinde kullan›lan
fley, genellikle at ya da araba.
2.
ön a.
Binmeye yarayan:
binek otomobili, bi-
nek at›.
biner
ön a.
Binli gruplar biçiminde ülefltiril-
mifl olan.
binici
a.
1.
Ata iyi binen kimse.
2.
Binicilik
sporuyla u¤raflan kifli.
binicilik, -¤i 1.
Ata binme ustal›¤›.
2.
Ata
binilerek yap›lan bir spor.
bininci
ön a.
S›ras› bin say›s›yla belirtilen.
binifl
a.
1.
Binmek eylemi ya da biçimi.
2.
Üniversite ö¤retim üyelerinin giydikleri
cüppe.
bilmece
binifl
117
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 117
1...,107,108,109,110,111,112,113,114,115,116 118,119,120,121,122,123,124,125,126,127,...688
Powered by FlippingBook