turkce sozluk - page 115

Sende bilek kalmam›fl, yafllanm›fls›n.
bile¤inin hakk› ile
kendi gücü ve çaba-
s›yla:
S›nav› bile¤inin hakk›yla kazand›.
bileklik, -¤i
a.
Baz› sporlar› yaparken bile-
¤in incinmesini önlemek için bile¤e ta-
k›lan bant.
bilemek
(-i)
1.
Kesici aletlerin a¤z›n› kes-
kin bir duruma getirmek:
B›çaklar› bile-
din mi?
2.
mec.
Etkisini art›rmak, güç-
lendirmek:
K›zg›nl›¤›n› bilemiflti.
bilenmek
(nsz.)
1.
Bilenmek eylemine ko-
nu olmak.
2.
mec.
Afl›r› ölçüde istemek,
h›rslanmak:
Yar›fl için bilenmiflti.
bileflen
a. fiz.
Bir bileflke oluflturan kuvvet-
lerden her biri.
bileflik, -¤i
ön a.
ve
a.
1.
Birleflik.
2.
kim.
‹ki ya da daha fazla elementin, kendi
özelliklerini yitirerek oluflturdu¤u farkl›
özellikler gösteren saf madde.
bileflikgiller
ç. a. bitb.
Bitiflik yaprakl› iki
çeneklilerden, baz› türleri ya¤ ya da süt
tafl›yan, çiçekleri kömeç durumunda
toplu olarak bulunan bitki familyas›.
bileflik kesir
a. mat.
Pay› paydas›na eflit ya
da pay› paydas›ndan daha büyük olan
kesir.
bileflim
a. kim.
1.
‹ki ya da daha çok öge-
nin bir araya gelerek oluflturdu¤u yeni
bir öge.
2.
Bir bilefli¤i ya da bir kar›fl›m›
oluflturan bileflenlerin ya da elementle-
rin cins ve oranlar›.
bileflke
a. fiz.
Birden fazla kuvvetin yapt›¤›
etkiyi tek bafl›na yapabilen kuvvet.
bileflken
ön a.
ve
a.
Elektronik devrelerin
haz›rlanmas›nda kullan›lan (fley).
bileflmek
(nsz., -le) kim.
ve
fiz.
‹ki ya da
daha çok öge bir araya gelerek yeni bir
öge oluflturmak.
bilefltirmek
(-i, -le)
1.
Birleflmesini sa¤la-
mak.
2.
fiz.
Paralelkenar kural›na uyarak
iki ya da daha çok vektörün geometrik
toplam›n› almak.
bilet
a. Fr.
Para vererek al›nan ve ulafl›m
araçlar›na binmeyi; tiyatro, sinema,
konser, spor salonu, stadyum gibi yer-
lere girmeyi ya da flans oyunlar›na kat›l-
may› sa¤layan belge: otobüs bileti, ti-
yatro bileti.
bileyici
a.
Kesici aletleri bilemeyi ifl edin-
mifl kifli.
bilezik, -¤i
a.
1.
Kola, bile¤e tak›lan halka
biçimindeki süs eflyas›:
alt›n bilezik.
2.
‹ki borunun ucunu birlefltiren metal hal-
ka:
boru bilezi¤i.
3.
Motor pistonlar›na
çeflitli amaçlarla yerlefltirilmifl; uçlar›
aç›k, esnek ve dökme demirden yap›l-
m›fl halka.
4.
Mobilyalar›n ayak altlar›na
tak›lan iki ucu aç›k demir gereç.
bilfiil
be. (bi’lfiil) Ar.
Gerçekten, ifl edine-
rek:
Babam bu konuyla bilfiil u¤raflacak.
bilge
a.
ve
ön a.
Bilgisi derin olan, düflün-
ce ve yarg›lar›na de¤er verilen, davra-
n›fllar›yla örnek al›nan (kifli).
bilgi
a.
1.
‹nsan akl›n›n erebilece¤i olgu,
gerçek ve ilkelerin bütünü:
Derin bir bil-
gi birikimi var.
2.
Araflt›rma, ö¤renme
ve gözlem yoluyla ulafl›lan gerçek:
Bu
konuda sizden bilgi alabilir miyiz?
3.
Zi-
hinsel etkinlikler sonucu ortaya ç›kan
düflünce ürünü:
Bu bilgiden yararlan-
mal›y›z.
4.
Bilim:
fen bilgisi.
5.
bl.
Kifli-
nin veriye yöneltti¤i anlam.
bilgiç, -ci
a.
1.
Bilgili.
2.
mec.
Bilgisiz ol-
mas›na karfl›n bilgili geçinen kifli.
bilgi ifllem
a.
Elekronik makinelerle, özel-
likle bilgisayarla yap›lan ifllemlerin dü-
zenli bir biçimde yürütülmesi.
bilgin
a.
Bir bilim dal›nda derin bilgisi olan
ve bilimsel çal›flmalar›yla o bilim dal›n›n
ilerlemesine katk› sa¤layan kifli; âlim;
bilim adam›.
bilgisayar
a.
Önceden verilmifl bir prog-
ram temelinde, çok say›da aritmetiksel
ya da mant›ksal ifllemlerden oluflan bir
ifli sonuçland›ran elektronik ayg›t; elek-
ronik beyin; kompüter.
bilgisizlik, -¤i
a.
Bilgisiz olma durumu, ca-
hillik, cehalet.
bilgi toplumu
a. topb.
Bilginin kütlesel dü-
zeyde üretilip tüketildi¤i, bilginin hem
bileklik
bilgi toplumu
115
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 115
1...,105,106,107,108,109,110,111,112,113,114 116,117,118,119,120,121,122,123,124,125,...688
Powered by FlippingBook