turkce sozluk - page 106

belirtili
ön a.
1.
Belirtisi olan.
2.
Belirtilmifl
olan.
belirtili ad tamlamas›
a. dlb.
Bir varl›¤›n
kime ya da neye ait oldu¤unu bildiren
ve tamlayan›n -in ekini, tamlanan›n -i
ekini ald›¤› tamlama:
evin kap›s›.
belirtili nesne
a. dlb.
Bir tümcede, yükle-
min bildirdi¤i eylemden etkilenen ve bi-
linen, belirli varl›k (Her zaman -i duru-
munda bulunur.):
Yaral› kuflu evine gö-
türdü.
belirtisiz
ön a.
1.
Belirtisi olmayan.
2.
Be-
lirtilmemifl.
belirtisiz ad tamlamas›
a. dlb.
Tamlanan
varl›¤›n cinsini, ne ifle yarad›¤›n›, nere-
de kullan›ld›¤›n› bildiren ve tamlayan›n
ek almad›¤›, tamlanan›n -i ekini ald›¤›
tamlama:
su barda¤›.
belirtisiz nesne
a. dlb.
Bir tümcede, yükle-
min bildirdi¤i eylemden etkilenen her-
hangi bir varl›k (Her zaman yal›n du-
rumda bulunur.):
Bana bir kitap arma-
¤an etti.
belirtke
a.
1.
Amblem.
2.
Gösterge.
belirtme
a.
Belirli k›lma, görüfl bildirme.
belirtme durumu
a. dlb.
Tümcede, yükle-
min kimi ya da neyi belirtti¤ini gösteren
ad›n -i eki alm›fl durumu:
yolu, Ayde-
mir’i.
belirtmek
(-i)
Bir fleyi, bir biçimde ortaya
koymak; aç›klamak:
Bu konuyu bir kez
daha belirtiyorum.
belirtme ön ad›
a. dlb.
Varl›klar› yer, say›
ve soru yoluyla ya da belli belirsiz belir-
ten ön ad:
flu kitap, ikinci kat, kaç kifli,
her insan.
bel kemi¤i
a.
1.
anat.
Omurga.
2.
mec.
Bir
fleyin en önemli ögesi, temeli:
Fabrika-
m›z›n bel kemi¤ini iflçilerimiz oluflturu-
yor.
belki
be. (be’lki) Ar.+Far.
1.
Olabilirlik,
muhtemel:
Yar›n belki görüflebiliriz.
2.
ba¤.
Olsa olsa, olas›l›k, yaklafl›k:
Çarfl›-
ya gidiyorum, belki annemlere de u¤ra-
r›m.
bellek, -¤i
a.
1.
Yaflananlar›, ö¤renilenleri,
bunlar›n geçmiflle olan iliflkisini bilinçli
olarak zihinde saklama ve yeniden üret-
me gücü; haf›za; ak›l; zihin:
Çok yafll›,
ama inan›lmaz bir belle¤i var.
2.
bl.
Bil-
gisayarda, verileri kaydeden ve sakla-
yan, istenildi¤inde geri veren düzenek;
haf›za.
bellemek (I)
(-i)
1.
Ö¤renip akl›na yerlefl-
tirmek, kavramak:
Geçti¤i yollar› belle-
meye çal›fl›yordu.
2.
Sanmak:
Onu ba-
bas› bellemiflti.
bellemek (II)
(-i)
Bel denilen tar›m arac›y-
la topra¤› altüst etmek.
belleten
a.
Bilim kurumlar›n›n çal›flmala-
r›yla ilgili yaz› ve haberlerin yay›mland›-
¤› dergi.
belli
ön a.
1.
Bilinmedik, gizli bir yan› ol-
mayan, bilinen, malum, aflikâr:
Bu ifle
girerken belli bir amac›m vard›.
2.
Belir-
li, muayyen:
Yönetim kuruluna hep bel-
li kifliler seçiliyor.
belli bafll›
ön a.
1.
Belirli, muayyen.
2.
Önemli, bafll›ca:
Ülkenin belli bafll› ya-
zarlar› bir toplant›da bulufltu.
belli belirsiz
ön a.
Yeterince belirgin olma-
yan, güçlükle seçilebilen:
Uzakta belli
belirsiz bir karalt› gördüm.
bembeyaz
ön a.
Çok beyaz ya da her yan›
beyaz olan:
Bembeyaz bir gömlek giy-
miflti.
bemol, -lü
a. Fr. müz.
1.
Önüne kondu¤u
notan›n yar›m ses kal›nlaflaca¤›n› gös-
teren iflaret.
2.
ön a.
Bu nitelikte kal›n-
laflt›r›lm›fl ses.
ben (I)
ad.
1.
Birinci tekil kifli.
2.
a.
Bireyi
baflka varl›klardan ay›ran bilinç.
3.
a.
fel.
Bir kimsenin kiflili¤ini oluflturan te-
mel öge, ego.
ben (II)
a.
Genellikle do¤ufltan deri üzerin-
de yer alan düz ya da kabar›k koyu renk-
li leke:
Tam burnunun üzerinde bir beni
vard›.
benci
ön a.
Kendini be¤enen, kendini her
konuda üstün gören; megaloman.
belirtili
benci
106
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 106
1...,96,97,98,99,100,101,102,103,104,105 107,108,109,110,111,112,113,114,115,116,...688
Powered by FlippingBook