turkce sozluk - page 108

lamaz duruma getirmek, bozmak
: Oyna-
ya oynaya sonunda televizyonu benzet-
tin.
4.
mec.
Birini h›rpalamak, dövmek:
Adam› iyice benzetti.
benzetmek gibi
olmas›n
bafl›na kötü bir fley gelmifl bi-
rini ya da sonu kötü bir fleyi örnek gös-
terirken, ona benzetilen kifli ya da fley
için bir kötülük düflünülmedi¤ini belir-
tir:
Benzetmek gibi olmas›n ama teyzem
bu hastal›k nedeniyle felç olmufltu.
benzin
a. Fr. kim.
Ham petrolün dam›t›lma-
s› sonucunda elde edilen, motor yak›t›,
çözücü gibi çeflitli amaçlarla kullan›lan,
kendine özgü kokusu olan, yan›c›, renk-
siz, uçucu bir s›v›.
benzin istasyonu
a.
Motorlu araçlar›n ben-
zin, ya¤ gibi çeflitli gereksinimlerini kar-
fl›layan, yolculara dinlenme ve al›flverifl
olana¤› sunan tesis; benzinlik.
benzol, -lü
a. Fr. kim.
Benzin ve tolüen ka-
r›fl›m› bir akaryak›t.
beraat, -ti
a. (bera:at) Ar. huk.
Yarg›lama
sonucu suçsuz bulunma, aklanma:
Yar-
g›ç, san›¤›n beraatine karar verdi.
bera-
at etmek
aklanmak.
beraber
be. (bera:ber) Far.
Birlikte, bir ara-
da, ayn› anda:
Arkadafl›mla beraber si-
nemaya gittim.
berabere kalmak
(ya-
r›flma, oyun için) tak›mlar birbirlerine
üstünlük sa¤layamamak, ayn› say›y› al-
mak, bafla bafl kalmak:
Basketbol ma-
ç›nda berabere kald›k.
beraberinde
be.
Yan›nda.
beraberlik, -¤i
a.
1.
Birlikte olma durumu,
birliktelik.
2.
sp.
Tak›mlar›n birbirlerine
karfl› üstünlük sa¤layamamalar›, eflitlik:
Beraberlik bizim iflimize yaramaz, onlar›
yenmeliyiz.
berat
a. (bera:t) Ar. tar.
Osmanl› Devle-
ti’nde bir göreve atanan, ayl›k ba¤lanan,
san, niflan ya da ayr›cal›k verilen kifliler
için ç›kar›lan padiflah buyru¤u.
Berat Gecesi
öz. a.
Hz. Muhammed’e pey-
gamberli¤in Cebrail arac›l›¤›yla indirildi-
¤i kandil gecesi.
berbat
ön a. Far.
1.
Kötü:
Berbat bir gece
geçirdim.
2.
Bozuk:
Berbat bir sesi var.
3.
Darmada¤›n, bak›ms›z, periflan:
Ber-
bat bir otelde konaklad›k.
4.
Çirkin, be-
¤enilmeyen, baflar›s›z:
Berbat bir maçt›.
5.
Kirli, pis:
Berbat bir ayakkab›s› vard›.
berber
a. ‹t.
1.
Saç ve sakal kesimi, bak›m›
ile u¤raflan kifli.
2.
Bu iflin gerçeklefltiril-
di¤i dükkân.
berdufl
a.
ve
ön a. Far.
1.
Bafl›bofl, serseri.
2.
Bak›ms›z, pis.
bere (I)
a.
Vurma, çarpma sonucunda vü-
cudun d›fl yüzeyinde oluflan çürük.
bere (II)
a. Fr.
Yuvarlak, yass› ve siperi ol-
mayan bafll›k.
bereket
a. Ar.
1.
Bolluk, çokluk:
Bizim için
bereket dolu bir y›l oldu.
2.
a. hlk.
Ya¤-
mur.
3.
be.
‹yi ki, neyse ki:
Bereket beni
görmedi.
bereketlenmek
(nsz.)
Bollaflmak, ço¤al-
mak, artmak.
bergamot
a. ‹t. bitb.
1.
Turunçgillerden bir
a¤aç.
2.
Bu a¤ac›n reçel yap›lan, esans
elde edilen armut biçimindeki sar› renk-
li meyvesi.
berhudar
a. ((berhuda:r) Far.
Mutlu.
ber-
hudar ol!
mutlu ol, iyi günler göresin.
beri
a.
1.
Öndeki iki uzakl›ktan daha yak›n
olan›:
Biraz daha beriye gelebilir misin?
2.
ön a.
Bu uzakl›kta bulunan:
Beride
duran› tan›yor musun?
3.
il.
Ǜkma du-
rumundaki sözcüklerden sonra getirile-
rek bir iflin bafllang›c›n› belirtir:
‹ki gün-
den beri yoldaym›fl.
beriberi
a. (beribe’ri) (Seylan dilinden)
Ge-
nellikle Uzak Do¤u ülkelerinde görülen
ve B1 vitamini eksikli¤i nedeniyle ortaya
ç›kan bir hastal›k.
beriki, -ni
ön a.
1.
Beride olan:
Beriki kar-
puz daha iyi gözüküyor.
2.
ad.
Beride
olan fley ya da kifli:
Berikini getirir mi-
sin?
berilyum
a. Fr. kim.
Zümrüt gibi baz› taflla-
r›n birlefliminde bulunan, havan›n etki-
sine karfl› ince bir oksit tabakas›yla kap-
benzin
berilyum
108
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 108
1...,98,99,100,101,102,103,104,105,106,107 109,110,111,112,113,114,115,116,117,118,...688
Powered by FlippingBook