turkce sozluk - page 107

bencil
ön a.
1.
Yaln›z kendini düflünen,
kendi ç›karlar›n› hep üstün tutan; ego-
ist.
bencileyin
be. (be’ncileyin)
Benim gibi,
bana benzer.
bencilik, -¤i
a.
1.
Benci olma durumu,
egoizm.
2.
Kendine düflkünlük, hep
kendi ç›kar›n› üstün tutma.
3.
fel.
‹nsa-
n›n bütün eylemlerinin kendini koruma
içgüdüsünden ve ben sevgisinden ç›kt›-
¤›n›, buna göre ahlakl›l›¤›n da yaln›zca
kendini koruma içgüdüsünün bir biçimi
oldu¤unu ileri süren ö¤reti.
bencillik, -¤i
a.
Bencil olma durumu, ego-
izm, egoistlik.
benek, -¤i
a.
1.
Bir fley üzerindeki küçük
leke, nokta, puan:
Beyaz benekleri olan
bir kufltu.
2.
gökb.
Günefl lekeleri çevre-
sindeki parlak taneciklerden ve parlak
damarlardan oluflmufl bölge.
bengi
ön a.
Sonu olmayan, sonsuz, hep
kalacak olan.
bengi su
a.
Efsanelerde sözü edilen ve içen
kiflinin sonsuza kadar yaflayaca¤›na ina-
n›lan su; ab›hayat.
benimsemek
(-i)
1.
Bir fleyi sahiplenmek,
kabullenmek:
Ben sizin görüflünüzü be-
nimsemiyorum.
2.
mec.
Bir fleye, bir
kimseye ›s›nmak, al›flmak, ba¤lanmak:
Yeni evinizi benimsedin mi?
beniz, -nzi
a.
Yüz rengi:
Korkudan benzi
sarard›.
benlik, -¤i
a.
1.
Bir kiflinin öz varl›¤›, kifli-
li¤i:
Hiçbir zaman benli¤inden ödün ver-
mezdi.
2.
Kendi kiflili¤ini üstün tutma,
gurur, kibir.
benlikçilik, -¤i
a.
Her konuda hep kendin-
den söz etme, hep kendini ileri sürme
durumu.
benmerkezcilik, -¤i
a. fel.
Kendi dünyas›-
n›, bütün dünyan›n merkezi ya da bütün
dünya için geçerli oldu¤unu ileri süren
görüfl.
bent, -di
a. Far. esk.
1.
Suyu biriktirmek
için önüne çekilen set.
2.
Kanun mad-
desi.
3.
ed.
Bir fliirin belli say›da dizeler-
den oluflan bölümlerinden her biri.
benzemek
(-e)
1.
‹ki kifli ya da nesne ara-
s›nda birbirini and›racak denli ortak
özellikler olmak:
Bu çocuk day›s›na çok
benziyor.
2.
Öyle oldu¤u izlenimini
uyand›rmak:
Aptal birine benziyor.
benzen
a. Fr. kim.
Petrolden ve tafl kömü-
ründen elde edilen saydam, renksiz, ya-
n›c› s›v›.
benzer
ön a.
Yap›, görünüfl ve nitelik bak›-
m›ndan bir baflkas›na benzeyen ya da
ona efl olan:
Bu iki bölge de iklim yö-
nünden benzer özellikler gösteriyor.
benzerlik, -¤i
a.
1.
Benzer olma durumu,
benzer olan fleyin niteli¤i.
2.
mat.
‹ki üç-
gende köflelerinin efllenmesine göre
karfl›l›kl› aç›lar›n efl ve karfl›l›kl› kenarla-
r›n orant›s›ndan ortaya ç›kan durum.
benzeflim
a.
1.
Ortak yönleri olan iki fley
aras›ndaki benzeflme.
2.
mat.
‹ki fleklin
kenarlar›n›n aras›ndaki oran de¤iflme-
mesine karfl›n, karfl›l›kl› aç›lar›n eflit bu-
lunmas› durumu.
3.
dlb.
Benzeflme.
benzeflme
a.
1.
Benzeflmek eylemi.
2.
dlb.
Bir sesin bir sözcükte kendisinden önce
ya da sonra gelen bir sesi kendisine
benzetme etkisi:
piflgin – piflkin, isbat –
ispat.
benzeflmek
(nsz.)
Birbirine benzemek.
benzeflmezlik, -¤i
a. dlb.
Bir sözcükte bu-
lunan ayn› ya da birbirine yak›n sesler-
den birinin de¤iflikli¤e u¤ramas›:
aktar
(attar).
benzeti
a.
Benzetme.
benzetme
a.
1.
Benzetmek eylemi.
2.
ed.
Bir fleyi, zihinde daha güçlü biçimde
canland›rmak için, o fleyin niteli¤ini ek-
siksiz olarak tafl›yan baflka bir fleyi ör-
nek göstererek anlatma ifli; teflbih.
benzetmek
(-i, -e)
1.
Benzer duruma getir-
mek:
Giyim tarz›n› babas›n›nkine benze-
tiyordu.
2.
Bir fleyde baflka bir fleye
benzer özellikler bulmak:
Yaflam› tiyat-
roya benzetirdi.
3.
mec.
Bir fleyi kullan›-
bencil
benzetmek
107
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 107
1...,97,98,99,100,101,102,103,104,105,106 108,109,110,111,112,113,114,115,116,117,...688
Powered by FlippingBook