turkce sozluk - page 124

kat›.
bodur
ön a.
Enine göre boyu k›sa olan, t›k-
naz.
bo¤a
a. hayb.
Dam›zl›k erkek s›¤›r.
bo¤a
gibi güçlü
vücudu iyi geliflmifl (genç er-
kek).
bo¤a gürefli
a.
Genellikle ‹spanya ve Gü-
ney Amerika’da, matadorlar›n özel ola-
rak e¤itilmifl bo¤alarla “arena” denilen
alanda yapt›klar› dövüflme gösterisi.
Bo¤a
öz a. gökb.
Burçlar kufla¤› tak›my›ld›-
z›, burçlar kufla¤›n›n ikinci burcu.
bo¤an otu
a. bitb.
Dü¤ün çiçe¤igillerden,
dik gövdeli ve zehirli bir bitki.
bo¤az
a.
1.
Boynun ön bölümü ve bu bö-
lümdeki organlar:
Bo¤az›m kurudu.
2.
fiifle, vazo, gü¤üm, testi gibi kaplarda
a¤za yak›n dar ve uzun bölüm.
3.
‹ki
da¤ aras›ndaki dar ve uzun geçit:
Gülek
Bo¤az›.
4.
co¤.
‹ki denizi birbirine ba¤-
layan iki kara aras›ndaki dar deniz:
‹s-
tanbul Bo¤az›.
5.
mec.
Yeme içme:
Bo-
¤az›na harcamaktan hiç kaç›nmaz.
6.
mec.
Geçimi sa¤lanan kimse:
Adamca-
¤›z, yedi bo¤aza birden bak›yor.
bo¤azkesen
a.
Bir bo¤az› savunmak için
yap›lm›fl kale, hisar.
bo¤azlamak
(i)
1.
Hayvan› ya da insan› bo-
¤az›ndan keserek öldürmek.
2.
mec.
Ac›mas›zca öldürmek.
bo¤azl›
ön a.
1.
Bo¤az› olan:
uzun bo¤azl›
testi.
2.
mec.
Çok yemek yiyen, ifltahl›:
Amcam çok bo¤azl› bir insand›r.
bo¤azs›z
ön a.
1.
Bo¤az› olmayan:
bo¤az-
s›z kazak.
2.
mec.
Az yemek yiyen, ifl-
tahs›z:
Bizim çocuklar bugünlerde pek
bo¤azs›z.
bo¤maca
a. t›p
Ço¤unlukla çocuklarda gö-
rülen, öksürük nöbeti biçiminde gelen,
ateflli ve bulafl›c› bir hastal›k.
bo¤mak
(-i)
1.
Bir canl›y›, soluk almas›n›
engelleyerek öldürmek:
Onu havuzda
bo¤mufllar.
2.
Çuval, torba gibi fleylerin
a¤z›n› iple ya da benzeri bir fleyle s›k›ca
sarmak.
3.
Motorlu tafl›tlarda, fazla ya-
k›t vererek motoru çal›flmaz duruma
sokmak.
4.
mec.
Bunaltmak, s›kmak:
Bu s›cak hava beni bo¤uyor.
5.
mec.
Sarmak, kaplamak:
Sigara duman› salo-
nu bo¤mufltu.
6.
(-i, -e) mec.
Birine bir
fleyden fazlas›yla vermek:
Seni paraya
bo¤aca¤›m.
7.
mec.
(ses için) Örtmek,
bast›rmak:
D›flar›daki gürültü sesimizi
bo¤uyordu.
8.
mec.
(renk için) Yak›fl-
mamak, kapamak:
Elbisenin rengi seni
bo¤mufl.
bo¤ucu
ön a.
1.
Bo¤ma özelli¤i olan:
bo¤u-
cu gaz.
2.
Solunumu güçsüzlefltirerek
fiziksel rahats›zl›¤a yol açan:
Odada bo-
¤ucu bir hava var.
3.
S›k›nt› veren, hu-
zursuzlu¤a neden olan:
Bo¤ucu bir gün
geçirdim.
bo¤uk
ön a.
K›s›k, k›s›lm›fl (ses).
bo¤ulmak
(nsz.)
1.
Bo¤mak eylemine ko-
nu olmak.
2.
Havas›zl›k nedeniyle öl-
mek.
bo¤um
a.
1.
Bo¤ulmufl, s›k›lm›fl yer.
2.
Parmaklar›n eklem yeri.
3.
Saz, kam›fl
gibi bitkilerin fliflkince olan bölümü.
4.
anat.
Damarlar›n ya da sinirlerin yumak
gibi topland›¤› bölüm.
bo¤umlanma
a.
1.
Bo¤umlanmak eylemi.
2.
dlb.
Ses organlar› arac›l›¤›yla sesle-
rin oluflturulup ç›kar›lmas›, telaffuz.
bo¤umlanmak
(nsz.)
1.
Bo¤um oluflmak.
2.
dlb.
Bir ses ç›karmak için ses yolu-
nun herhangi bir yerinde daralma ya da
kapanma olmak.
bo¤untu
a.
1.
Zor soluk alma.
2.
‹ç s›k›nt›-
s›.
bo¤uflmak
(nsz., -le)
1.
Kavga etmek, dö-
vüflmek.
2.
‹tiflip kak›flmak:
Sabahtan
beri bo¤ufluyorlar.
3.
mec.
Bir iflin, bir
sorunun üstesinden gelmeye çal›flmak:
Her gün üç saat trafikle bo¤ufluyorum.
bohça
a.
‹çine çamafl›r, örtü, elbise gibi efl-
yalar konulup sar›lan dört köfle kumafl.
bohça böre¤i
a.
Bohça biçiminde yap›lan
börek.
bohçalamak
(-i)
Bir fleyi bohça içine koyup
bodur
bohçalamak
124
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 124
1...,114,115,116,117,118,119,120,121,122,123 125,126,127,128,129,130,131,132,133,134,...688
Powered by FlippingBook