bonkör
ön a. Fr.
1.
‹yi yürekli.
2.
Eli aç›k,
cömert.
bono
a. (bo’no) ‹t.
Belli bir süre sonunda,
belli bir paran›n, belli bir kifliye ödene-
ce¤ini gösteren senet.
bonservis
a. Fr.
Bir kimseye, çal›flt›¤› yer-
den ayr›l›rken görevini iyi yapt›¤›n› be-
lirtmek amac›yla verilen belge.
bor
a. Fr. kim.
Do¤ada bor asidi ya da bo-
ratlar durumunda bulunan ve atom nu-
maras› 5, atom kütlesi 10,81 olan basit
element (simgesi: B).
bora
a. ‹t.
Ço¤unlukla arkas›ndan ya¤mur
gelen sert ve geçici yel.
boraks
a. Fr. kim.
Yo¤unlaflm›fl bir borik
asitten türeyen sodyum tuzu.
boran
a. co¤.
Rüzgâr, flimflek ve gök gürül-
tüsüyle birlikte oluflan sa¤anak ya¤›fll›
hava olay›.
borazan
a. T.+Far.
1.
Üfleyerek çal›nan, de-
likli, bak›rdan yap›lm›fl perdesiz çalg›,
boru.
2.
Bu çalg›y› çalan kifli.
borç
a.
1.
Ödenmesi gereken para ya da
fley.
2.
mec.
Bir kimseye karfl› bir fleyi
yerine getirme gereklili¤i, yükümlülük.
borç harç
be.
Borçlanarak:
Borç harç geçi-
nip gidiyoruz.
borçlanmak
(-e)
1.
Karfl›l›¤›n› sonradan
vermek üzere bir kimseden para ya da
bir fley almak.
2.
mec.
Manevi yönden
bir yükümlülük alt›na girmek:
Ne yap-
sam, sana olan borcumu ödeyemem.
borçlu
ön a.
1.
Borcu olan
2.
Bir kimsenin
yard›m›yla bir fleyi elde etmifl olan.
3.
mec.
Yükümlülük alt›nda olan:
Arkada-
fl›na çok fley borçluydu.
borçsuz harçs›z
be.
Hiç borç yapmadan:
Bu evi borçsuz harçs›z ald›k.
borda
a. (bo’rda) ‹t. den.
Geminin yan tara-
f›.
borda etmek
yandan yanaflmak.
bordo
a. Fr. (Bordeaux kentinin ad›ndan)
1.
Mora çalan k›rm›z› renk, flarap tortusu
rengi.
2.
ön a.
Bu renkte olan:
bordo
ayakkab›.
bordro
a. (bo’rdro) Fr.
Bir hesab›n ayr›nt›-
lar›n› gösteren çizelge:
maafl bordrosu.
bordür
a. Fr.
1.
Kald›r›mlar›n kenarlar›nda
bulunan tafllar.
2.
Ço¤unlukla giyim efl-
yalar›ndaki kenar süsü.
3.
Bir tür fa-
yans.
4.
Cilt kapa¤›ndaki kal›n çizgiler.
borik asit, -di
a. Fr. kim.
Beyaz, sedef gö-
rünümünde ve etkisi az olan bir madde.
bornoz
a. Ar.
Banyodan ç›kt›ktan sonra ku-
rulanmak amac›yla giyilen havludan ya-
p›lm›fl bir giysi.
borsa
a. (bo’rsa) ‹t.
Devlet denetimi alt›n-
da, de¤erli k⤛t ve tahvil al›flverifliyle
u¤raflanlar›n ifl yapt›klar› yer.
boru
a.
1.
Bir yerden baflka bir yere s›v› ya
da gaz madde aktarmaya yarayan içi
bofl, uçlar› delik, dar ve uzun silindir.
2.
Borazan.
boru bilezi¤i
a.
Soba borular›n›n ek yerle-
rine geçirilen çember.
bostan
a. Far.
1.
Sebze bahçesi.
2.
Kavun
ve karpuz tarlas›.
bostan korkulu¤u
a.
1.
Ekinlere kufllar›
yaklaflt›rmamak için tarlaya dikilen in-
san biçimindeki nesne.
2.
mec.
Kendi-
sinden beklenen görevi yapmayan kifli.
bofl
ön a.
1.
‹çinde, üstünde hiçbir fley ol-
mayan:
bofl k⤛t.
2.
Bir ifle yaramayan:
Bofl bir u¤rafl›n içindesin.
3.
Yapacak ifli
olmayan:
Yar›n boflum.
4.
Bir görevlisi
olmayan (ifl, görev):
bofl kadro.
5.
‹flsiz:
Uzun zamand›r bofl, paras›z kald›.
6.
mec.
Bilgisiz:
Bofl insanlar olmay›n.
7.
mec.
Anlams›z:
Bofl sözlere gerek yok.
boflalmak
(nsz.)
1.
Bofl duruma gelmek:
Salon boflald›.
2.
D›flar›ya akmak, dö-
külmek:
Sürahi boflalm›fl.
3.
Gevflemek,
aç›lmak:
Yükün ba¤l› oldu¤u halat bir-
den boflald›.
4.
(hayvan) Ba¤›ndan kur-
tulmak.
5.
mec.
Derdini birisine anlata-
rak rahatlamak, içini dökmek:
Her fleyi
anlat, boflal›rs›n.
boflaltaç, -c›
a. fiz.
Hava boflaltma makine-
si.
boflalt›
a.
Boflalt›m.
boflalt›m
a.
1.
Boflaltmak eylemi.
2.
Sis-
bonkör
boflalt›m
126
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 126