turkce sozluk - page 129

alanlarda yetiflen, otsu bitkilerden olu-
flan a¤açs›z do¤al bölge; step.
bozlak ,-¤›
a.
1.
Özellikle Orta Anadolu’ya
özgü, ac›kl› sözleri olan uzun hava türü.
2.
Türk halk müzi¤inde bir ayak.
bozma
a.
1.
Bozmak eylemi.
2.
ön a.
Biçi-
mi ve kullan›l›fl› de¤ifltirilmifl:
Elbiseden
bozma bir gecelik giymiflti.
3.
Melez:
kurt bozmas› köpek.
bozmak
(-i)
1.
Bir fleyi, ifllevini gerçeklefl-
tiremeyecek duruma getirmek:
Televiz-
yonu bozmuflsun.
2.
Bir yerin, bir fleyin
düzenini kar›flt›rmak:
S›ray› bozma!
3.
Büyük paray› ufak birimlere ay›rmak:
On milyon lira bozar m›s›n›z?
4.
Dokun-
mak, zarar vermek:
Kar›flma, yapt›¤›m
resmi bozuyorsun.
5.
Alt›n› paraya ya
da dövizi kendi ülkesinin para birimine
çevirmek.
6.
K›zl›¤›n› gidermek.
7.
B›-
rakmak, da¤›tmak:
‹fli bozdum.
8.
Biçi-
mini ve kullan›l›fl›n› de¤ifltirmek:
Perde-
yi bozup bir masa örtüsü yapm›flt›.
9.
Bozguna u¤ratmak:
Ordumuz, düflman
ordusunu bozup iflgal etti¤i yerleri geri
ald›.
10.
mec.
Kötü duruma sokmak:
Anlaflmay› kim bozdu?
11.
mec.
Bir
kimseyi ummad›¤› bir davran›fl göstere-
rek küçük düflürmek:
Arkadafllar›m›n
yan›nda beni bozdun.
12.
mec. (-le)
Bir
fleye afl›r› derecede düflkün olmak:
Sen
futbolla bozmuflsun, baflka bir fley dü-
flünmüyorsun.
bozuk
ön a.
1.
Bozulmufl olan.
2.
Görevini
yapamaz duruma gelmifl (organ):
Ba-
¤›rsaklar›m bozuk.
3.
Madenî (para).
4.
mec.
K›zg›n:
Bugün kafam çok bozuk.
5.
mec.
Kötümser, huzursuz:
O akflam
evde bozuk bir hava esiyordu.
bozuk düzen
ön a.
Düzensiz, düzeni bozuk
olan.
bozukluk, -¤u
a.
1.
Bozuk olma durumu.
2.
Bozuk para.
bozuk para
a.
1.
Küçük birimlere ayr›lm›fl
para, bozukluk.
2.
Madenî para.
bozulmak
(nsz.)
1.
Bozmak eylemine konu
olmak.
2.
(yiyecek için) Kokmak, yen-
meyecek duruma gelmek:
Bu fasulye
bozulmufl.
3.
‹yi ve de¤erli niteli¤ini yi-
tirmek:
Politika son y›llarda çok bozul-
du.
4.
Da¤›lmak, bozguna u¤ramak:
‹n-
giliz ordusu daha fazla dayanamay›p
bozuldu.
5.
mec.
‹çerlemek, bir fleye
k›zmak:
O sözleri sana söylese, sen de
bozulursun.
6.
mec.
Sa¤l›¤›n› yitirip za-
y›flamak:
O hastal›ktan sonra çok bozul-
du, henüz toparlayamad›.
7.
mec.
Kötü-
ye gitmek:
Son günlerde iflleri bozuldu.
bozum
a.
Bozulmak eylemi.
bozum olmak
utanacak duruma düflmek, mahçup ol-
mak.
bozuntu
a.
1.
Bozulmufl bir fleyin kalan bö-
lümleri, döküntü.
2.
Kendinde olmas›
gereken özellikleri tafl›mayan kifli ya da
fley:
gazeteci bozuntusu.
3.
fiaflk›nl›¤a
düflme.
bozuflmak
(nsz., -le)
Dostluklar› bozulmak:
En yak›n arkadafl›mla bozufltum.
böbrek, -¤i
a. anat.
Omurgan›n sa¤ ve sol
yan›nda yer alan, kandaki zararl› mad-
deleri süzerek sidik yoluyla d›flar› at›l-
mas›n› sa¤layan iki organdan her biri.
böbürlenmek
(nsz., -e)
Afl›r› derecede
övünmek, kibirlenmek.
böcek, -¤i
a.
1.
hayb.
Eklem bacakl›lar›n,
vücutlar› bafl, gö¤üs, kar›n olarak ek-
lemlerden oluflmufl hayvan s›n›f›; hafle-
re.
2.
Kelebek, t›rt›l ve kurt d›fl›nda ka-
lan küçük hayvanlar›n ortak ad›.
3.
‹sta-
koza benzer, duyargalar› uzun ve güçlü
olan kabuklu bir deniz hayvan›.
böcekçil
ön a. hayb.
Böcekle beslenen
(hayvan, bitki).
böceklenmek
(nsz.)
Her yan›n› böcek sar-
mak.
böceklik, -¤i
a.
‹pek böce¤i yetifltirilen yer.
bö¤ür, -¤rü
a. anat.
‹nsan ve hayvan vücu-
dunun kalça ile kaburga aras›nda kalan
bölümü.
bö¤üre bö¤üre
be.
Ba¤›rarak.
bö¤ürmek
(nsz.)
1.
(öküz, manda, deve)
bozlak
bö¤ürmek
129
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 129
1...,119,120,121,122,123,124,125,126,127,128 130,131,132,133,134,135,136,137,138,139,...688
Powered by FlippingBook