turkce sozluk - page 172

nat ç›rpmak.
3.
Sulu bir yiyece¤i h›zl› ve
sürekli olarak kafl›k, çatal gibi bir nes-
neyle kar›flt›rmak, çalkalamak.
4.
Bir
a¤ac›n meyvelerini dökmek için birçok
kez sallamak, silkelemek.
5.
sp.
Ǜrpma
oyununu gerçeklefltirmek.
6.
mec.
H›r-
s›zl›k etmek, çalmak.
ç›t
a.
Küçük, ince bir fleyin k›r›l›rken ç›kar-
d›¤› hafif ses:
Gözlü¤ünün cam› ç›t diye
k›r›l›verdi.
ç›t etmek
ç›t sesi ç›karmak.
ç›t yok
en hafif bir sesin olmamas›:
Ko-
ca evde ç›t yoktu.
ç›ta
a. (ç›’ta)
Düzgün biçilmifl ensiz ve
uzun tahta.
ç›tç›t
a.
Üzerine dikili bulundu¤u fleyin iki
kenar›n› üst üste getirerek birlefltirmeye
yarayan, iki parçadan yap›lm›fl metal
tutturmal›k.
ç›t› p›t›
ön a.
(k›z, kad›n için) Ufak tefek,
sevimli, flirin.
ç›t›r ç›t›r
be.
Odun ve kömür yanarken, in-
ce tahta çubuklar k›r›l›rken ya da gevrek
bir fley yenilirken ç›kan ses:
Odunlar ç›-
t›r ç›t›r yan›yordu.
ç›t›r ç›t›r etmek
ç›t›r-
damak.
ç›t›rdamak
(nsz.)
Ç›t›r ç›t›r ses ç›karmak,
ç›t›r ç›t›r etmek.
ç›t›rt›
a.
Ç›t›rdayan fleyden ç›kan ses, ç›t›r-
dama sesi.
ç›tk›r›ld›m
a.
ve
ön a.
Afl›r› duyarl›k, ince-
lik, çekingenlik gösteren ya da çabuk
yorulan, hastalanan (kifli).
ç›tlatmak
(-i)
1.
Bir fleyden ç›t sesi ç›kar-
mak:
Parmaklar›n› ç›tlatma.
2.
F›st›k gi-
bi yiyeceklerin kabu¤unu aralamak.
3.
(-i, -e) mec.
Bir kimseye bilmedi¤i bir
konudan ancak sezdirecek kadar söz et-
mek:
Meseleyi size de ç›tlatt›lar m›?
ç›yan
a. hayb.
Çok ayakl›lardan, s›cak yer-
lerde yaflayan, sar›mt›rak esmer renkte,
zehirli bir böcek.
çiçek, -¤i
a.
1.
bitb.
Bir bitkinin üreme or-
ganlar›n› tafl›yan ço¤u renkli ve güzel
kokulu bölümü.
2.
bitb.
Çiçek açan bit-
ki.
3.
t›p
Bir virüsün neden oldu¤u; yük-
sek atefl, kusma, titreme ve irinli kabar-
c›klar biçiminde döküntülerle belirginle-
flen; yüzde izler b›rakan bulafl›c› bir has-
tal›k.
4.
kim.
Süblimleflme ya da ayr›fl-
ma sonucu oluflan toz madde.
çiçek gi-
bi
temiz, bak›ml›, güzel.
çiçek gibi ol-
mak
hiçbir eksi¤i olmamak, kusuru kal-
mamak:
Çiçek gibi olmuflsun.
çiçek bozu¤u
ön a.
Yüzünde çiçek hastal›-
¤›n›n b›rakt›¤› izleri tafl›yan, çopur.
çiçekçi
a.
1.
Çiçek yetifltiren ya da satan ki-
fli.
2.
Çiçek sat›lan dükkân, yer.
çiçeklenmek
(nsz.)
Çiçek açmak, çiçek
vermek, çiçekli duruma gelmek:
Bahçe-
deki a¤açlar çiçeklendi.
çiçekli bitkiler
ç. a. bitb.
Çiçe¤i olan ve çi-
çeklenme sonucunda tohum veren bitki
dünyas›n›n en büyük flubesi olan bitki-
ler; tohumlu bitkiler.
çiçeklik, -¤i
a.
1.
Çiçek yetifltirilen yer.
2.
Vazo.
3.
Eski evlerde süs eflyas› konu-
lan rafl› duvar oyu¤u.
4.
bitb.
Çiçek tab-
las›.
çiçeksimek
(nsz.)
1.
Çiçek gibi olmak.
2.
kim.
(billur durumda bulunan bir tuz)
Billurlaflma suyunun bir bölümünü yiti-
rerek beyaz›ms› bir toz durumuna geç-
mek.
3.
t›p
Baz› hastal›klarda deride le-
ke, sivilce, çiçek gibi döküntüler belir-
mek.
çiçeksiz bitkiler
ç. a. bitb.
E¤relti otu,
mantar, algler gibi çiçeksiz ve üreme or-
ganlar› gizli olan bitki s›n›f›.
çiçek sap盤›
a. bitb.
Ucunda tek çiçek ta-
fl›yan organ.
çiçek tablas›
a. bitb.
Bir çiçekte çiçek yap-
ra¤›, çiçek tac›, erkek organlar ve difli
organ›n üzerine dizildikleri sap盤›n
ucundaki genifl bölüm.
çiçek tac›
a. bitb.
Çiçeklerin üreme organ-
lar› çevresinde çeflitli renklerde yaprak-
ç›klardan oluflan ve böcekleri çeken or-
gan.
çiçek yapra¤›
a. bitb.
Çiçek sap盤› üzerin-
de, çiçe¤e yak›n ve di¤er yapraklardan
ç›t
çiçek yapra¤›
172
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 172
1...,162,163,164,165,166,167,168,169,170,171 173,174,175,176,177,178,179,180,181,182,...688
Powered by FlippingBook