olan otsu bitki.
çivi yaz›s›
a.
Antik ça¤da Mezopotamya,
Anadolu ve ‹ran uygarl›klar›nda kullan›l-
m›fl ve sivri bir nesneyle yafl kil üzerine
yaz›lm›fl yaz›.
çiy
a.
Bahar ve yaz sabahlar›nda görülen,
havadaki su buhar›n›n gecenin serinli-
¤iyle yerde, bitki ve cisimlerin üzerinde
birikmesiyle oluflan küçük su damlalar›.
çizelge
a.
1.
Elde edilen verilerin kaydedil-
mesine yarayan ve çizgilerle bölümlere
ayr›lm›fl çizelge, cetvel.
2.
Sistemli ola-
rak düzenlenmifl bilgiler, veriler dizisi;
tablo:
vergi çizelgesi.
çizge
a.
Grafik.
çizgi
a.
1.
Çizilerek ya da çeflitli yollarla
oluflmufl kesintisiz iz, çizi, hat:
Bir e¤ri
çizgi çiziniz.
2.
Yüz ve vücut hatlar›n›n
her biri:
Yüzündeki çizgiler derinleflmifl-
ti.
3.
mat.
Bir noktan›n yürütülmesiyle
oluflan biçim.
4.
mec.
Belirgin nitelik,
temel:
Partinizin çizgisi nedir?
5.
mec.
Bir durumdan baflka bir duruma geçilen
yer, s›n›r:
Ölümle yaflam çizgisi aras›n-
da kalm›flt›.
çizgi film
a.
Desen ve kuklalar› hareket edi-
yor duygusu verecek biçimde resim re-
sim filme alma ve perdede oynatma tek-
ni¤iyle gerçeklefltirilmifl film.
çizgilik, -¤i
a.
Çizgi çizmeye yarayan tahta,
cetvel tahtas›.
çizgi roman
a.
Konunun bir resimden di-
¤erine kesintiye u¤ramaks›z›n verildi¤i,
seslerin ve konuflmalar›n balonlar için-
de gösterildi¤i, metne ba¤l› resimler di-
zisi.
çizi
a.
1.
Çizgi.
2.
Saban demirinin toprak-
ta b›rakt›¤› iz.
çizik, -¤i
ön a.
1.
Üzeri çizilmifl.
2.
a.
Çiz-
gi.
çiziktirmek
(-i)
1.
Çabucak çizmek, karala-
mak.
2.
mec.
Özensiz, bafltan savma
yazmak.
çizim
a. mat.
1.
Çizmek eylemi.
2.
Çizilerek
oluflturulan flekil:
bina çizimi.
3.
mat.
Belli kurala göre ve genellikle cetvel ve
pergel yard›m›yla bir fleklin çizilmesi.
çizinti
a.
1.
Ufak s›yr›k.
2.
Bir yaz›da üzeri
çizilmifl yer.
çizme (I)
a.
Aya¤› ve bald›r› sararak koncu
dize kadar ç›kan bir tür ayakkab›.
çizme (II)
a.
Çizmek eylemi.
çizmek
(-i)
1.
Çizgi çekmek:
Bu sözün alt›-
n› çiziniz.
2.
Bir fleyin resmini, yapmak:
fiu çiçeklerin resmini çiziniz.
3.
Bir fle-
yin desenini, fleklini yapmak:
Evinizde
bulunan bir hal›n›n üzerindeki motifleri
çiziniz.
4.
Deriyi ya da bir fleyin yüzeyi-
ni sivri ve bat›c› bir nesneyle çizgi biçi-
minde hafifçe y›rtmak:
Bݍaklarla masa-
lar› çizmifller.
5.
Bir fleyin betimlemesi-
ni yapmak, onun görünümünü vermek:
Baflbakan, gelecek için bir mutluluk tab-
losu çizdi.
6.
Bir yaz›n›n üstüne çizgiler
çekerek onu geçersiz k›lmak:
Bu tümce-
yi çiziniz.
çoban
a. Far.
1.
S›¤›r, manda, koyun keçi
sürülerini güdüp otlatan, onlara bakan
kifli.
2.
mec.
Bekçi, gözcü.
çobanaldatan
a. hayb.
Çobanaldatangiller-
den, uzun kuyru¤u, sivri kanatlar› olan
bir kufl türü; da¤ k›rlang›c›.
çoban köpe¤i
a.
Sürüyü koruyan iri cins
köpek.
çobanl›k, -¤›
a.
1.
Çoban olma durumu ya
da çoban›n yapt›¤› ifl.
2.
Çobana verilen
ücret.
çobanl›k etmek 1.
çoban olarak
çal›flmak;
2.
mec.
Bekçilik, gözcülük
yapmak.
çobanpüskülü
a. bitb.
Çobanpüskülügiller-
den, süs bitkisi olarak da yararlan›lan
diken yaprakl› bir a¤açç›k.
çoban salatas›
a.
Domates, salatal›k, biber
ve so¤an do¤ranarak haz›rlanan bir sa-
lata.
Çoban Y›ld›z›
öz. a. gökb.
Venüs.
çocuk, -¤u
a.
1.
Küçük yafltaki k›z ya da
o¤lan:
“Çocuk düfle kalka büyür.”
-Ata-
sözü.
2.
Bebeklik ile ergenlik ça¤› ara-
s›ndaki geliflme döneminde olan k›z ya
çivi yaz›s›
çocuk
176
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 176