çökelti
a. kim.
Bir çökelme sonucunda s›v›
maddenin dibine çöken kat› parçac›k bi-
rikimi, çökel.
çökermek
(-i)
Çökmesini sa¤lamak.
çökertme
a.
Deniz dibine indirilerek, üstü-
ne bal›klar geldi¤inde köflelerinden çe-
kilip kald›r›lan a¤.
çökertmek
(-i)
1.
Çökmesine yol açmak:
Bu kadar yüklenmeyin, masay› çökerte-
ceksiniz.
2.
Güçsüz, bitkin, yafll› duru-
ma getirmek:
Bu çocuk beni çökertti.
3.
mec.
Moral bozmak, periflan etmek,
y›kmak:
Yedi¤imiz ikinci gol, tak›m›m›z›
çökertti.
çökkün
ön a.
1.
Çökmüfl olan.
2.
mec.
Ruhsal ya da vücut ve ak›l bak›m›ndan
çökmüfl olan.
çökme
a.
1.
Çökmek eylemi.
2.
yerb.
Yerin
alttan y›k›larak alçalmas›.
çökmek
(nsz.)
1.
Afla¤›ya do¤ru inmek ya
da düflmek:
toprak çökmek, yatak çök-
mek.
2.
Y›k›lmak, göçmek:
Köprü çök-
müfl.
3.
Çömelmek.
4.
Kendini b›rak-
mak, oturmak:
Daha fazla yürüyeme-
dim, bir banka çöktüm.
5.
(sis, duman
için) ‹nerek oturmak:
Sis, kentin üzerine
çökmüfltü.
6.
(tortu) Dibe çökmek.
7.
Ruh ve beden dinçli¤ini yitirmek:
Kar›s›-
n›n ölümü nedeniyle iyice çökmüfltü.
8.
(duygu, durum vb. için) Basmak:
O
olaydan sonra içine sürekli bir korku
çöktü.
9.
(bir devlet, bir kurum için) Gü-
cünü yitirmek, y›k›lmak:
‹mparatorluk
çökmek üzereydi.
10.
Egemen olmak:
Kasabaya sessizlik çökmüfltü.
11.
(göz,
avurt için) ‹çeri do¤ru girmek, çukurlafl-
mak:
Avurtlar› çökmüfltü.
çökük
ön a.
Çökmüfl, çukurlaflm›fl, içeri çe-
kilmifl:
Çökük gözleri, ne kadar yafllan-
d›¤›n› gösteriyordu.
çöküntü
a.
1.
Çökme, göçük.
2.
Çöken
fleylerin kal›nt›s›, enkaz.
3.
Bir do¤a ola-
y› sonucunda ortaya ç›kan toprak çö-
küklü¤ü.
4.
ruhb.
Depresyon.
5.
Bozul-
ma, periflan olma:
Halk, ekonomik bu-
nal›m›n getirdi¤i çöküntü içindeydi.
çöküfl
a.
1.
Çökmek eylemi ya da biçimi.
2.
mec.
Y›k›lma, son bulma:
Osmanl› Dev-
leti’nin çöküflüyle Türk tarihinde bir dö-
nem sona erdi.
çöl
a.
Kumluk, susuz ve ›ss›z genifl arazi;
sahra.
çölleflmek
(nsz.)
Çöl durumuna gelmek:
Ormanlar›m›z› korumazsak, yurdumuz
yak›n bir gelecekte çölleflecektir.
çömelmek
(nsz.)
Dizlerini bükerek topuk-
lar›n›n üzerine oturmak.
çömez
a.
1.
tar.
Medreselerde müderrisin
hizmetine bakan ve ondan ders alan ö¤-
renci.
2.
mec.
Birinin kendi iflini ö¤rete-
rek yetifltirdi¤i kifli.
çömezlik, -¤i
a.
1.
tar.
Çömez olma duru-
mu.
2.
mec.
Birinin sözünden ç›kmama,
onun davran›fllar›na uyma durumu.
çömlek, -¤i
a.
Toprak tencere.
çöp
a. Far.
1.
Yarar› olmayan, pis, art›k ve
zararl› oldu¤u için at›lan fleylerin tümü.
2.
Saman inceli¤inde sap, dal ya da tah-
ta parças›:
kibrit çöpü.
çöp gibi
çok in-
ce, zay›f (kimse).
çöp arabas›
a.
At›klar›n, süprüntülerin ta-
fl›nd›¤› araba.
çöpçatan
a.
Evlenmek isteyenlere arac›l›k
eden kifli.
çöpçü
a.
Ev ve ifl yerlerinden ç›kan çöpleri
toplayan, sokaklar› süpüren temizlik ifl-
çisi.
çöp kebab›
a.
A¤aç flifllere geçirilerek pifli-
rilen kebap.
çöplenmek
(nsz.) tkz.
1.
Çeflitli yiyecekler-
den azar azar yemek:
Yemekten önce
biraz çöplendik.
2.
mec.
Kendine aç›k-
tan ufak ç›karlar sa¤lamak:
Bu iflten biz
de çöplenelim istedik.
çöplük, -¤ü
a.
Çöplerin at›l›p biriktirildi¤i
yer, mezbele.
çörek, -¤i
a.
Yumurta ve hamurdan yap›lan
flekerli ya da tuzlu yiyecek.
çöreklenmek
(nsz.)
1.
mec.
Yerleflmek,
sürekli kalmak:
Konuklar eve çöreklen-
çökelti
çöreklenmek
179
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 179