da¤›l›m
a.
1.
Varl›klar›n, nesnelerin yay›l-
ma, bölünme ve düzenleme biçimi:
Bu
flemada, memeli hayvanlar›n yeryüzüne
da¤›l›m›n› görüyorsunuz.
2.
Bir ya da
birçok özelli¤e göre s›n›fland›r›lm›fl, dü-
zenlenmifl, hesaplanm›fl say›sal ya da
oransal da¤›l›fl.
3.
ekon.
Ulusal gelirin
toplumun bireyleri ya da kesimleri ara-
s›ndaki da¤›l›fl›:
Ülkemizdeki gelir da¤›-
l›m› dengesizli¤ini gidermemiz gerek-
mektedir.
da¤›l›fl
a.
1.
Da¤›lmak eylemi ya da biçimi.
2.
Y›k›l›fl, çöküfl:
Sovyetler Birli¤i’nin
da¤›l›fl›yla birlikte birçok devlet ortaya
ç›kt›.
da¤›lmak
(nsz.)
1.
Toplu durumdayken
birbirinden uzaklaflmak:
Göstericiler,
bas›n bildirisini okuduktan sonra da¤›l-
d›lar.
2.
(de¤er, birim için) Oranl› olarak
bölünmek.
3.
Bütünlü¤ü bozulmak, par-
çalanmak, ufalanmak:
Fazla yük binince
dolap da¤›ld›.
4.
Kar›fl›k duruma gel-
mek, düzeni bozulmak:
Rüzgârdan sa-
ç›m da¤›ld›.
5.
Birli¤i, beraberli¤i bozul-
mak:
Annemizin ölümünden sonra aile-
miz da¤›ld›.
6.
mec.
Bir toplulu¤un, bir
kuruluflun varl›¤› son bulmak; fesholun-
mak:
Paras›zl›ktan derne¤imiz da¤›ld›.
7.
mec.
Etkisi, gücü azalmak:
Toplum-
daki umutsuzluk havas› da¤›ld›.
da¤›n›k
ön a.
1.
Genifl bir alana yay›lm›fl
olan.
2.
Bir arada olmayan, birbiriyle
ba¤lant›s› olmayan.
3.
Düzensiz, derli
toplu olmayan:
da¤›n›k oda.
4.
Düzeni
bozuk, kar›fl›k:
Da¤›n›k bir çal›flma biçi-
min var.
5.
mec.
Dikkatini yo¤unlaflt›ra-
mayan, düflüncelerini toparlayamayan:
Bugünlerde kafas› çok da¤›n›k.
da¤›n›k yans›ma
a. fiz.
Saydam olmayan
cisimlerin ›fl›¤› yans›tmas›.
da¤›t›c›
a.
1.
Mektup, gazete vb. fleyleri
dolaflarak da¤›tan kimse.
2.
Motorlarda
yüksek gerilimli ak›m› çal›flma s›ras›na
göre yay›p gönderen ayg›t, distribütör.
da¤›t›m
a.
1.
Da¤›tmak eylemi.
2.
ekon.
Üretilen bir mal ya da hizmetin, üretici-
den tüketiciye ulaflmas›n› sa¤layan et-
kinliklerin tümü.
3.
Bir merkezden çe-
flitli yerlere gönderme ifli:
gazete da¤›t›-
m›.
da¤›t›mc›
a.
1.
Üretilen mal ve hizmetleri,
üreticiden tüketiciye ulaflt›ran gerçek ya
da tüzel kifli; distribütör.
2.
Baz› ürünle-
rin, özellikle de gazete, dergi, kitap, film
da¤›t›m›yla u¤raflan kifli ya da kurulufl.
da¤›tmak
(-i)
1.
Toplu durumda bulunan
kifli ya da fleyleri birbirinden ay›rmak,
uzaklaflt›rmak:
Polis, kalabal›¤› da¤›tt›.
2.
Belli bir orana göre bölüfltürmek, pay
etmek:
Elindeki ilanlar› bir saatte da¤›t-
t›.
3.
Bir yerin ya da bir fleyin düzenini
bozmak:
Odan› yine da¤›tm›fls›n.
4.
Güçlü bir vuruflla büyük zarara neden
olmak:
Bir tekmeyle kap›y› da¤›tt›.
5.
mec.
Bir toplulu¤un, bir kuruluflun var-
l›¤›na son vermek; feshetmek:
Derne¤i-
mizi da¤›tt›lar.
6.
mec.
Kurulu bir düze-
ni bozmak:
Hiç yere yuvas›n› da¤›tt›.
7.
mec.
Etkisini, gücünü azaltmak, gider-
mek:
Yap›lan aç›klamalar, toplumdaki
umutsuzluk havas›n› da¤›tt›.
da¤ keçisi
a. hayb.
Boynuzlugillerden, Av-
rupa ve Asya da¤lar›nda küçük sürüler
hâlinde yaflayan, gevifl getiren ve çok
çevik bir antilop türü.
da¤ k›rlang›c›
a. hayb.
Çobanaldatan.
da¤lamak
(-i)
1.
K›zg›n bir demirle di¤er-
lerinden ay›rmak için hayvan derisine
damga vurmak.
2.
Akan kan› durdur-
mak ya da hastal›kl› bölümleri ortadan
kald›rmak için o yeri k›zg›n bir metal
araçla yakmak.
3.
(çok so¤uk, çok s›cak
ve ac› bir fley için) Yakmak: So¤uk esen
rüzgâr yüzünü da¤lad›.
4.
mec.
Ac›s›
içine ifllemek:
Onun bu hâli içimi da¤la-
d›
da¤l›
a.
1.
Da¤l›k bölge halk›ndan olan,
da¤da yaflayan.
2.
Görgüsüz, e¤itimsiz,
kaba saba.
da¤›l›m
da¤l›
183
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 183