turkce sozluk - page 185

daktilo
a. (dakt’ilo) Fr.
1.
Yaz› makinesi.
2.
Daktilograf. daktilo etmek bir metni
daktilo ile yazmak.
daktilograf
a. Fr.
Mesle¤i yaz› makinesiyle
yaz› yazmak olan kifli.
dal (I)
a.
1.
Bir a¤ac›n gövdesinin ayr›ld›¤›
kollardan her biri.
2.
dirb.
Canl›lar›n s›-
n›fland›r›lmas›nda, ortak bir soydan ge-
len çok genifl hayvan ya da bitki öbe¤i;
flube.
3.
mec.
Bölüm, kol, alan:
Fizik da-
l›nda doktoras›n› yap›yor
.
dal (II)
ön a.
Yal›n, ç›plak, düz.
dalak, -¤›
a.
1.
anat.
Sol böbre¤in üstünde
yer alan, akyuvar üreten ve y›pranm›fl
alyuvarlar› toplay›p yok eden, damarl›
ve gevflek bir dokudan oluflan organ.
2.
hayb.
Omurgal› hayvanlarda lenf bezine
benzeyen ve kan damarlar› çok olan or-
gan.
dalak otu
a. bitb.
Ball›babagillerden; Akde-
niz ve çevresinde kuru yerlerde yetifltiri-
len; yüz kadar türü olan; uyar›c›, güç-
lendirici ya da yara sa¤alt›c› olarak ya-
rarlan›lan otsu ya da odunsu bir bitki.
dalalet
a. (dala:let) Ar. esk.
Do¤ru yoldan
ayr›lma, sapma, sap›nç, sapk›nl›k.
dalamak
(-i)
1.
(köpek, kurt vb. hayvanlar
için) Difllemek, ›s›rmak.
2.
(sert kumafl,
yün ya da zehirli böcek, ›s›rgan otu gibi
yak›c› maddesi olan fleyler için) Tende
dokundu¤u yeri yakmak, ac›tmak ya da
kabartmak.
dalafl
a.
Dalaflma.
dalaflma
a.
1.
Dalaflmak eylemi.
2.
Kavga,
münakafla.
dalaflmak
(nsz., -le)
1.
(köpekler için) Bo-
¤uflup birbirini ›s›rmak.
2.
mec.
A¤›z
kavgas› yapmak, çekiflmek.
dalavere
a. (dalave’re) ‹t. tkz.
Yalan dolan-
la gizlice görülen ifl, gizli ve dürüst ol-
mayan oyun, sahtekârl›k.
daldan dala
be.
Oradan oraya, düzensiz bi-
çimde:
Konuflurken daldan dala atl›yor-
sun.
dald›rma
a.
1.
Dald›rmak eylemi.
2.
Bir da-
l›, gövdeden ay›rmadan topra¤a göme-
rek köklenmesini sa¤lama.
3.
Bu yolla
dald›r›lan dal ya da çubuk.
dald›rmak
(-i, -e)
Bir fleyin tamam›n› ya da
bir bölümünü bir fleyin özellikle de bir
s›v›n›n içine sokmak.
dalga
a.
1.
Genellikle rüzgâr›n etkisiyle de-
niz ya da göl yüzeyinde oluflan k›vr›ml›
hareket, çalkant›.
2.
Belirli bir süre etki-
li olan s›cak ya da so¤uk hava kütlesi:
Yeni bir s›cak hava dalgas› gelecekmifl.
3.
Saçlar›n k›vr›m geniflli¤i: Saçlar›n›n
dalgas› çok güzel.
4.
Bir yüzeydeki k›v-
r›m.
5.
fiz.
Titreflimin herhangi bir or-
tam içinde yay›lma hareketi:
Kaynaktan
yay›lan ses dalgalar›n›n bir enerjisi var-
d›r.
6.
argo
Gizli, hileli, dalavereli ifl:
Bu
iflte bir dalga var.
7.
argo
Geçici sevgili:
Bu k›z yeni dalgan m›?
8.
argo
Dalg›n-
l›k:
Dalgaya düflüp biletleri evde unut-
muflum.
dalga boyu
a.
1.
co¤.
Yan yana iki dalga
s›rt› aras›nda kalan ve uzunlu¤u yerine
göre birkaç metreden birkaç yüz metre-
ye kadar ulaflabilen yatay uzakl›k.
2.
fiz.
Bir devir içindeki hareketin yay›ld›¤›
uzakl›k.
dalgac›
ön a.
ve
a.
1.
‹fline gereken önemi,
özeni ve dikkati göstermeyen.
2.
Zama-
n›n› olur olmaz fleylerle geçiren.
dalga dalga
be.
1.
(renk için) Aç›kl› koyu-
lu.
2.
(saç için) K›vr›ml›.
dalgak›ran
a.
K›y›daki yap›lar›, tekneleri
dalgalar›n olumsuz etkilerinden koru-
mak için liman girifllerine ya da iskele
önlerine yap›lan uzun set.
dalgalanmak
(nsz.)
1.
(deniz, göl için)
Dalgal› duruma gelmek, kabarmak:
De-
niz dalgaland›.
2.
(hafif ve esnek fleyler
için) Rüzgâr›n etkisiyle k›m›ldamak, k›-
p›rdamak:
Bayrak dalgalan›yor.
3.
(saç
için) K›vr›ml› duruma gelmek.
4.
(renk
için) Ton de¤ifltirmek.
5.
Hareket duru-
munda olmak, k›p›rdamak:
Kalabal›k
birden dalgalanmaya bafllad›.
daktilo
dalgalanmak
185
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 185
1...,175,176,177,178,179,180,181,182,183,184 186,187,188,189,190,191,192,193,194,195,...688
Powered by FlippingBook