turkce sozluk - page 221

kal›ba dökülerek yap›lm›fl:
dökme de-
mir.
dökmek
(-i, -e)
1.
S›v› ya da tane duru-
mundaki maddeleri bulunduklar› yerden
baflka bir yere boflaltmak:
Bafl›mdan
afla¤›ya bir kova suyu döktü.
2.
Belirli
bir yere boflaltmak:
fiu tabaktakileri çö-
pe dök.
3.
B›rakmak, salmak:
Saçlar›n›
omuzlar›na dökmüfltü.
4.
(gözyafl›)
Ak›tmak:
Saatlerdir gözyafl› döküyordu.
5.
(-i)
Teninde k›zar›kl›k oluflturan bir
hastal›¤a yakalanmak:
su çiçe¤i dök-
mek.
6.
(-i)
Bir maddeyi kal›ba ak›tarak
biçim vermek:
top dökmek.
7.
(-i)
Sulu
hamuru k›zg›n ya¤a boflaltarak piflir-
mek:
lokma dökmek.
8.
(-i)
Bir yere
çokça bir fley y›¤mak:
Bir sözüyle halk›
meydanlara döktü.
9.
tkz.
Çok say›da
ö¤renciyi s›n›fta b›rakmak, s›navda ba-
flar›s›z saymak:
Matematik ö¤retmeni
s›n›f›n yar›s›n› döktü.
10.
mec. (-i)
Orta-
ya koymak, a盤a vurmak, anlatmak:
Rahatlamak için flimdi bana derdini dö-
keceksin.
döktürmek
(-e, -i)
1.
Dökmek eylemini
yapt›rmak.
2.
(nsz.) tkz.
Beceri isteyen
bir ifli kolayl›kla ve ustal›kla gerçeklefl-
tirmek:
Yemekler çok güzeldi, yine dök-
türmüflsün.
dökük
ön a.
1.
Dökülmüfl:
Saçlar› dökük
biriydi.
2.
Çok eskimifl:
Y›k›k dökük bir
evdi.
dökülmek
(nsz., -e)
1.
Dökmek eylemine
konu olmak.
2.
(-e)
Topluca bir yere git-
mek, bir yerde birikmek:
Cumhuriyetin
ilan›yla birlikte halk sokaklara dökül-
müfltü.
3.
Çok yorgun, hasta olmak:
Her taraf› a¤r›yor, vücudu dökülüyordu.
4.
co¤.
Göl ya da denizde son bulmak:
K›z›l›rmak, Karadeniz’e dökülür.
5.
(nsz.) mec.
Çok eskimifl olmak:
Üstün-
deki elbiseler dökülüyordu.
dökülüp sa-
ç›lmak 1)
soyunmak;
2)
bir fley u¤run-
da çok para harcamak:
Bir dü¤ün için
bu kadar dökülüp saç›lmak çok anlam-
s›z.
döküm
a.
1.
Bir maddeyi kal›ba dökme ifli.
2.
Bir giysiye kesimle verilen bolluk.
3.
Bir fleyi, bir konuyu ayr›nt›lar›yla ortaya
koyma:
hesap dökümü.
4.
Dökülme za-
man›:
yaprak dökümü.
dökümevi
a.
Metallerin ya da alafl›mlar›n
eritildi¤i ve biçimlendirilmek için özel
kal›plara döküldü¤ü fabrika ya da atöl-
ye.
dökümhane
a. (dökümha:ne) T.+Far.
Dö-
kümevi.
dökümlü
ön a.
‹stenilen biçim verilebilen
(kumafl).
döküntü
a.
1.
Dökülmüfl, saç›lm›fl fleyler.
2.
‹fle yaramayan, de¤ersiz fley:
Tavan
aras› döküntüyle doluydu.
3.
Baz› has-
tal›klarda ortaya ç›kan ç›ban, leke, uçuk
gibi belirti.
4.
co¤.
Parçalanan tafllar›n
yamaç afla¤› kayarak etekte birikmesi ve
ufalanmas›yla oluflan y›¤›n.
5.
ön a.
mec.
Ayak tak›m›ndan olan, de¤ersiz,
baya¤›.
döl
a.
Üreme sonucu ortaya ç›kan yeni bi-
rey ya da bireylerin tümü.
döl almak
cins bir hayvandan iyi bir cins yavru
üretmek.
döl vermek
üremek, yavrula-
mak.
döllemek
(-i) dirb.
Erkek üreme hücresinin
bir yumurtac›ktaki difli üreme hücresiy-
le kaynaflmas›n› sa¤lay›p yumurtac›¤›
tam bir hücre durumuna sokmak.
dölüt
a. dirb.
O¤ulcu¤un geliflimini tamam-
lamam›fl, ancak türünün biçimini alm›fl
durumu.
döl yata¤›
a. anat.
Memelilerde, dölütü do-
¤uma kadar bar›nd›ran ve besleyen difli
üreme organ›.
döl yolu, -nu a.
anat. Döl yata¤›n›n a¤z›n-
dan d›flar›ya uzanan yol, vajina.
döndürmek
(-i)
1.
Dönmesini sa¤lamak.
2.
(-i, -e) mec.
Çevirmek:
Beni flaflk›na
döndürdün.
3.
(-i) mec.
Düzene koy-
mak, çekip çevirmek, yönetmek:
Bütün
ifli o döndürüyor.
dökmek
döndürmek
221
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 221
1...,211,212,213,214,215,216,217,218,219,220 222,223,224,225,226,227,228,229,230,231,...688
Powered by FlippingBook