dönek
ön a.
Kararlar›n›, düflüncelerini çok
kolay ve s›k de¤ifltiren; sözüne güvenil-
mez; sözünde durmayan; kaypak.
dönem
a.
1.
Birbirini izleyen ve belirli özel-
likler tafl›yan zaman parças›; devre.
2.
Bir olay, bir yenilik ya da bir etkinlikle
an›lan zaman bölümü:
Birinci Meflruti-
yet Dönemi.
3.
Yasama meclisinde iki
seçim aras›nda kalan süre.
4.
Bir y›l
içinde belirli aral›klarla yap›lan ö¤retim
süresi:
K›fl dönemi s›navlar› bafllad›.
dönemeç, ci
a.
1.
Bir yolun yön de¤ifltirdi-
¤i, k›vr›ld›¤› yer, viraj.
2.
mec.
Bir du-
rumda, düflüncede, tutumda yeni afla-
ma.
dönence
a. gökb.
ve
co¤.
Günefl ›fl›nlar›n›n
y›lda iki kez dik aç› ile geldi¤i, ekvatorun
kuzeyi ile güneyinden geçen ve s›cak
kufla¤›n kuzey ve güney s›n›rlar›n› olufl-
turan çemberler:
Yengeç dönencesi,
O¤lak dönencesi.
döner
ön a.
1.
Dönecek biçimde düzenle-
nen, dönebilen:
döner koltuk.
2.
a.
Yap-
rak biçiminde kesilmifl ve uzun bir flifle
s›k›ca istif edilerek geçirilmifl etlerin
harl› atefl karfl›s›nda çevrilerek pifliril-
mesiyle haz›rlanan kebap; döner kebap.
döner sermaye
a. tic.
Bütçeden bir miktar
paran›n bir kurulufla ya da bu kuruluflla
ilgili iflletmelere verilmesi; bu sermaye
ile çal›flan iflletme.
dönme
a.
1.
Dönmek eylemi.
2.
mat.
Biçi-
mi de¤iflmeyen bir fleklin ekseni çevre-
sindeki hareketi.
3.
ön a.
Dinini de¤iflti-
rip Müslüman olan.
dönme dolap, -b›
a.
E¤lence yerlerinde, bir
eksen çevresinde yukar›dan afla¤›ya dö-
nen ve oturma yerleri olan e¤lence ara-
c›.
dönmek
(nsz.)
1.
Ekseni çevresinde hare-
ket etmek:
Bana do¤ru döner misin?
2.
Bir fleyin, bir kimsenin çevresinde hare-
ket etmek:
fiu sinek de sürekli bafl›m›n
etraf›nda dönüyor.
3.
(-den, -e)
Geri
gelmek:
Siz gidin, ben eve dönüyorum.
4.
(-e)
Yönelmek:
Tezgâhtar anneme
do¤ru döndü.
5.
(-den)
Yön de¤ifltir-
mek, sapmak:
‹kinci sokaktan sola dö-
nünüz, arad›¤›n›z ma¤azay› göreceksi-
niz.
6.
(din, inanç, düflünce için) De¤ifl-
tirmek.
7.
(-den)
(söz, yemin, karar
için) Vazgeçmek, caymak:
Verdi¤i ka-
rardan dönmüfl.
8.
Kendini bir yandan
bir yana çevirmek, durumunu de¤ifltir-
mek:
Sabaha kadar bir sa¤a bir sola dö-
nüp durdum, hiç uyuyamad›m.
9.
(-e)
Bir ifle, bir etkinli¤e yeniden bafllamak;
ilgilenmek:
O konuya, f›rsat bulursam
yine dönece¤im.
10.
(hava için) Kötü-
leflmek, bozmak.
11.
(flans, talih için)
De¤iflmek.
12.
(ev, ifl yeri vb. için) Çe-
kip çevrilmek, yönetilmek.
13.
(yaz›, di-
lekçe vb. için) Geri çevrilmek.
14.
mec.
(dolap, dalevere vb. için) Gizlice yap›l-
mak, sürdürülmek:
Burada ne dolaplar
dönüyor acaba?
dönüm
a.
1.
1000 metre karelik alan ölçü-
sü.
2.
Belirli aral›klarla yinelenen bir
olay›n bafllang›c›:
y›l dönümü.
dönüm noktas›
a.
Bir olay›n gelifliminde
yeni bir aflama.
dönüfllü çat›
a. dlb.
Öznenin yapt›¤› iflin
kendisine döndü¤ünü belirten eylem
çat›s›:
gezinmek (gezinmek).
dönüfllü eylem
a. dlb.
Öznenin yapt›¤› ifl-
ten yine öznenin etkilendi¤i ve “n”, “l”,
“fl” çat› ekleriyle kurulan eylem:
görün-
mek (gör-ün-mek), dökülmek (dök-ül-
mek), dönüflmek (dön-üfl-mek).
dönüfllü ad›l
a. dlb.
Yap›lan iflin yapana
döndü¤ünü anlatan ya da kifli kavram›n›
pekifltirerek belirten “kendi” ad›l›.
dönüflmek
(-e)
Bir biçimden ya da durum-
dan baflka bir biçime ya da duruma geç-
mek:
Görüflmeler sonucunda, gergin
olan ortam bar›fl ortam›na dönüfltü.
dönüflüm
a.
1.
Bir biçimden baflka bir biçi-
me girme, baflka bir durum alma.
2.
dirb.
Görevinin de¤iflikli¤e u¤ramas›
nedeniyle bir organda ortaya ç›kan de-
¤iflme.
dönek
dönüflüm
222
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 222