dönüflümlü
be.
1.
De¤iflerek, s›ra ile:
Onu
dönüflümlü bekleriz.
2.
ön a.
S›ra ile
birbirinin yerini alan, de¤iflen:
dönü-
flümlü ders.
döpiyes
a. Fr.
Etek ve ceketten oluflan ka-
d›n giysisi.
dörder
ön a.
Dörtlü gruplar biçiminde ülefl-
tirilmifl olan:
dörder elma.
dördün
a. gökb.
1.
Ay’›n yar›s›n›n görün-
dü¤ü evre, yar›m ay.
2.
Günefl sistemin-
deki bir gök cisminin yar›s›n›n göründü-
¤ü evre.
dördüncü
ön a.
S›ras› ya da yeri dört say›-
s›yla belirtilen:
dördüncü s›ra.
dördüncü zaman
a. yerb.
Yaklafl›k iki mil-
yon y›l süren ve bugünkü iklim koflulla-
r›n›n olufltu¤u, ilk insan›n ortaya ç›kt›¤›
yer bilimsel ça¤lar›n sonuncusu.
dördüz
a.
Dördü bir bat›nda do¤mufl dört
kardefl.
dört, -dü
a.
1.
Üçten sonra gelen say›n›n
ad› ve bu say›y› gösteren rakam, 4, IV.
2.
Üçten bir fazla olan:
dört çocuk.
dörtgen
a. mat.
Dört kenar› olan çokgen,
dörtkenar.
dört ifllem
a. mat.
Matemati¤in dört temel
ifllemi olan toplama, ç›karma, çarpma
ve bölme ifllemleri.
dörtkenar
a.
Dörtgen.
dörtlü
ön a.
1.
Dört birimden ya da kifliden
oluflan.
2.
a.
Domino, okey ve oyun kâ-
¤›tlar›nda üzerinde dört iflareti bulunan
tafl ya da k⤛t.
3.
müz.
Dört kifliden
oluflan müzik toplulu¤u, kuartet.
dörtlük, -¤ü
a.
1.
Dört taneden, dört birim-
den oluflan.
2.
ed.
Dört dizeden oluflan
naz›m birimi, k›ta.
3.
müz.
Birlik notan›n
dörtte biri uzunlu¤unda olan nota.
dörtnal
a.
1.
At›n en h›zl› koflma biçimi.
2.
mec.
Bir ifli çok çabuk, acele yapma.
dörtnala
be.
Çok h›zl› koflma.
dört yol a¤z›
a.
dört yolun birleflti¤i kav-
flak.
döfl
a.
1.
Gö¤üs, ba¤›r.
2.
Kaburga alt›.
döflek, -¤i
a.
1.
Yatak.
2.
hlk.
Dövülmek
üzere harman yerine serilmifl ekin sap-
lar›.
döflem
a.
Tesisat.
döfleme
a.
1.
Döflemek eylemi.
2.
Yap›lar-
da taban üzerine tahta, marley gibi çe-
flitli malzemelerden yap›lan kaplama.
3.
Bir yerin döflenmesi için kullan›lan her
türlü eflya, mefruflat.
4.
Koltuk, kanepe
gibi eflyalar›n kumafl, yay, pamuk gibi
bölümleri.
döflemeci
a.
ve
ön a.
Koltuk, kanepe vb.
eflyalar›n döflemesini yapan, onaran ya
da satan kifli.
döflemek
(-i)
1.
Bir yerin taban›n› tahta,
mermer, fayans gibi malzemelerle kap-
lamak.
2.
Bir yerin oturulabilir ya da
kullan›labilir duruma gelmesi için ge-
rekli eflyalar› yerlefltirmek.
3.
Aç›p yay-
mak, sermek:
Salona hal› döfledik. An-
nem yufkay› tepsiye döfledi.
4.
(devre,
tesisat vb. için) Kurmak, yerlefltirmek:
Su borular›n› bugün döfleyece¤iz.
döflenmek
(nsz.)
1.
Döflemek eylemine
konu olmak.
2.
(-e) tkz.
Küçük düflürü-
cü, afla¤›lay›c› sözler söylemek:
Kafas›
bozulunca bir güzel döflendi.
3.
tkz.
Uzun uzun, yererek yazmak:
O olaydan
sonra bir mektup yazarak iyice döflendi.
döteryum
(döte’ryum) Fr. a.
Çekirde¤inde
bir proton ve bir nötron bulunduran
hidrojen atomunun bir izotopu, a¤›r
hidrojen.
döven
a.
Düven.
döviz
a. Fr.
1.
Yabanc› ülke paras›.
2.
Ülke-
ler aras›nda ödeme arac› olarak kullan›-
lan para, çek, poliçe gibi her türlü öde-
me arac›.
3.
Tan›t›m için ya da propa-
ganda amac›yla üzeri yaz›lm›fl bez ya da
karton.
döviz kuru
a.
Yabanc› paralar›n ulusal para
cinsinden de¤eri.
dövme
a.
1.
Dövmek eylemi.
2.
Cilt üzeri-
ne i¤ne ve boyayla sonradan silinmeye-
cek biçimde uygulanan iflaret, yaz›, re-
dönüflümlü
dövme
223
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 223