turkce sozluk - page 219

ama ifline gelmiyor.
don (I)
a.
Vücudun belden afla¤›s›na giyi-
len uzun ya da k›sa iç giysisi, külot.
don (II)
a.
At k›l›n›n rengi.
don (III)
a.
Hava s›cakl›¤›n›n s›f›r›n alt›na
düflmesiyle sular›n buz tutmas›.
donakalmak
(nsz.)
fiafl›r›p bir süre ne ya-
paca¤›n›, ne diyece¤ini bilememek:
Bir-
den karfl›s›na ç›k›nca donakald›.
donan›m
a.
1.
Belli bir iflin yap›lmas›n›
sa¤layan araç gereçlerin tümü, teçhizat:
kalorifer donan›m›.
2.
den.
Gemilerde
direk, yelken gibi bölümlere ba¤l› olan
halat, makara gibi araçlar›n tümü.
3.
mec.
Bir etkinlikte baflar›ya ulaflmak
için gerekli olan bilgi ve becerilerin tü-
mü:
Bu konudaki donan›m› yeterli de¤il.
donanma
a.
1.
Donanmak eylemi.
2.
Bir
devletin savafl gemilerinin tümü, deniz
kuvvetleri:
Türk donanmas›.
3.
Belirli
bir amaçla kullan›lan gemilerin tümü:
Ticaret donanmam›z güçlendi.
donanmak
(nsz.)
1.
Giyinip kuflanmak,
süslenmek:
Tören için hepimiz donan-
d›k.
2.
Yay›l›p kaplanmak:
Bahçedeki
a¤açlar çiçeklerle donanm›flt›.
3.
Ifl›kl›
duruma gelmek:
Kentin ana caddesi
bafltan bafla ›fl›klarla donanm›flt›.
donat›m
a.
1.
Donatma, teçhizat.
2.
Etkin-
lik göstermesi için bir fabrikay›, bir spor
kuruluflunu, bir hava alan›n› ya da bir
askerî birli¤i gerekli araç ve gereçlerle
donatma.
donatmak
(-i)
1.
Birinin giyimi kuflam› için
gerekli fleyleri sa¤lamak:
Her bayram
çocuklar›n› donat›rd›.
2.
Gösteriflli bir
duruma getirmek, süslemek:
S›n›f› bay-
raklarla, fenerlerle donatt›k.
3.
‹fllevini
yerine getirmesi için bir fleye ya da bir
yere gereken nesneleri, araçlar›, gereç-
leri sa¤lamak:
Laboratuvar› donatt›k.
dondurma
a.
1.
Dondurmak eylemi.
2.
Süt, fleker, kakao, krema ve meyve su-
lar›ndan haz›rlanan dondurulmufl yiye-
cek.
dondurmak
(-i)
1.
Donmas›n› sa¤lamak.
2.
mec.
Bir fleyi de¤ifltirilemez durumda
tutmak:
Hükûmet ücretleri dondurdu.
done
a. Fr.
Veri.
don gömlek, -¤i
be. tkz.
Üzerinde yaln›zca
don ve gömlek var denebilecek kadar
soyunmufl durumda:
Don gömlek d›fla-
r› f›rlad›.
donjuan
a. (Don Juan’›n ad›ndan)
(erkek
için) Çapk›n, kad›n avc›s›, bafltan ç›kar›-
c›.
donkiflotluk, -¤u
a. (Don Quijote’un ad›n-
dan)
Gere¤i yokken kahramanl›k tasla-
ma durumu.
donma derecesi
a. kim.
Bir maddenin
ak›flkan durumdan kat› duruma geçti¤i
derece.
donmak
(nsz.)
1.
So¤u¤un etkisiyle kat›
duruma gelmek, buz tutmak:
Geçen k›fl
bu göl donmufltu.
2.
So¤uktan ölmek:
O kadar so¤uk oldu ki kufllar dondu.
3.
Çok üflümek:
Ayaklar›m dondu.
4.
(bit-
ki için) So¤uktan zarar görmek:
Bölge-
deki tüm ekinler dondu.
5.
Kimyasal bir
etki ile kat›laflmak:
Alç› hemen donar.
6.
mec.
Beklenmedik bir durum karfl›s›nda
birden hareketsiz kalmak:
Heyecandan
donup kalm›flt›.
donma noktas›
a. kim.
S›v› maddelerin ka-
t› hâle dönüflmeye bafllad›¤› derece.
donuk
ön a.
1.
Parlakl›¤› olmayan, mat:
Evini donuk bir renge boyatm›flt›.
2.
(göz için) Canl›l›¤› olmayan:
Donuk göz-
lerle bize bak›yordu.
3.
mec.
Canl›l›¤› az
olan, durgun:
Donuk bir anlat›m› var.
dopdolu
ön a. (do’pdolu)
Büsbütün, tama-
men dolu.
doping
a. ‹ng.
Bir spor yar›flmas›nda bir
sporcunun ya da bir hayvan›n gücünü
geçici olarak art›rmak için kullan›lan
uyar›c› ilaç.
2.
mec.
Bir iflin baflar›yla
gerçekleflmesi için verilen destek.
doru
a.
1.
Gövdesi k›z›l; yelesi, ayaklar› ve
kuyru¤u siyah olan at.
2.
ön a.
Bu renk-
te olan (at donu):
doru at.
don
doru
219
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 219
1...,209,210,211,212,213,214,215,216,217,218 220,221,222,223,224,225,226,227,228,229,...688
Powered by FlippingBook