turkce sozluk - page 215

do¤rultu
a.
1.
Yön, taraf, istikamet.
2.
Tutu-
lan, izlenen yol:
Atatürk ilkeleri do¤rul-
tusunda e¤itim al›yoruz.
3.
mat.
Paralel
olmayan iki sonsuz do¤runun belirtti¤i
tek yol.
do¤ruluk, -¤u
a.
Do¤ru olma durumu, dü-
rüstlük.
do¤rulum
a. dirb.
Yönelim.
do¤rusal
ön a.
Bir do¤ru görünümünde
olan, bir do¤ruyu izleyen, bir do¤ru ile
ilgili.
do¤rusu
be.
Gerçe¤i söylemek gerekirse,
gerçek flu ki, gerçekte:
Do¤rusu ne de-
mek istedi¤ini anlamad›m.
do¤u
a.
1.
Güneflin do¤du¤u yön, gün do-
¤usu, flark.
2.
Bulunulan yere göre gü-
neflin do¤du¤u yönde kalan yer, bölge.
3.
Avrupa’ya göre, farkl› kültürlere sa-
hip Asya ve Kuzeydo¤u Afrika’n›n bir
bölümünde yer alan ülkelerin tümü.
4.
ön a.
Bu yönde kalan, bu yönle ilgili.
5.
gökb.
ve
co¤.
Günefl’in 21 Mart ve 23
Eylülde do¤du¤u yön.
do¤u bloku
a.
II. Dünya Savafl›’ndan sonra
Do¤u Avrupa ülkelerinin oluflturdu¤u ve
1990’l› y›llarda da¤›lan siyasi blok.
do¤ulu
ön a.
ve
a.
1.
Do¤u ülkelerinden ya
da Türkiye’nin do¤usundan olan (kifli),
flarkl›.
2.
Do¤u kültürünü benimsemifl
(kifli).
do¤um
a.
1.
Do¤mak eylemi.
2.
Bir kiflinin
do¤du¤u y›l.
do¤um yapmak
do¤ur-
mak, dünyaya getirmek.
do¤umevi
a.
Do¤um yap›lan sa¤l›k kurulu-
flu.
do¤um günü
a.
Bir kimsenin do¤du¤u gün.
do¤um kontrolü
a.
Do¤umlar›n s›n›rland›-
r›lmas› ya da istemeyerek gebe kalma-
n›n önlenmesinde uygulanan yöntemle-
rin tümü.
do¤umlu
ön a.
Belirtilen tarihte ya da yer-
de do¤mufl olan:
Yaln›zca 1994 do¤um-
lu ö¤renciler baflvurabiliyor.
do¤uranlar
ç. a. hayb.
Hayvanlar›n yavru
do¤urma yoluyla üreyen s›n›f›.
do¤urgan
ön a.
1.
Çok do¤uran.
2.
mec.
Çok eser veren.
do¤urmak
(nsz., -i)
1.
Yavru dünyaya ge-
tirmek, do¤um yapmak:
Bir k›z çocu¤u
do¤urdu.
2.
mec.
Ortaya ç›kmas›na,
oluflmas›na neden olmak:
Bu uygulama
birçok sorun do¤uracak.
do¤ufltan
ön a.
ve
be.
1.
Do¤umdan kay-
naklanan, yarad›l›fltan:
Do¤ufltan sanat-
ç›d›r o.
2.
fel.
ve
ruhb.
Kiflinin do¤du¤u
andan beri varolan, do¤uflla birlikte ge-
len, yarad›l›fltan olan (kavram, bilgi, dü-
flünce)
dok
a. ‹ng.
1.
Gemilerin yükleme ya da bo-
flaltma yapt›¤› ya da onar›ld›¤› üstü ka-
pal› havuz.
2.
Ticaret mallar›n›n sakla-
n›p korunmas› için r›ht›mda yap›lan bü-
yük depo.
doksan
a.
1.
Seksen dokuzdan sonra gelen
say›n›n ad› ve bu say›y› gösteren rakam,
90, XC.
2.
ön a.
Dokuz kere ona eflit
olan:
doksan kifli.
doksanar
ön a.
Doksanl› gruplar biçiminde
ülefltirilmifl olan:
Her birimize doksanar
lira düflüyor.
doksan›nc›
ön a.
S›ras› ya da yeri doksan
say›s›yla belirtilen.
doktor
a. Fr.
1.
Hekim, tabip.
2.
Bir üniver-
sitede doktora tezi haz›rlayarak doktor-
luk unvan›n› almaya hak kazanm›fl kifli:
hukuk doktoru.
doktora
a. (do’ktora) Fr.
1.
Lisansüstü ö¤-
reniminden sonra ortaya konulan bilim-
sel bir eserle kazan›lan akademik un-
van.
2.
Doktor unvan›n› kazanmak için
girilen s›nav.
doktorluk, -¤u
a.
Hekim olma durumu, he-
kimlik, tabiplik.
doktrin
a. Fr.
Ö¤reti.
doku
a.
1.
dirb.
Canl› bir organizmada bir
bütünlük gösteren hücre toplulu¤u.
2.
mec.
Bir bütünün yap›s› ve özelli¤i:
Ül-
kenin toplumsal dokusu da göz önüne
al›narak böyle bir yasa ç›kar›lm›flt›r.
doku bilimi
a. dirb.
Canl›lardaki doku olu-
do¤rultu
doku bilimi
215
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 215
1...,205,206,207,208,209,210,211,212,213,214 216,217,218,219,220,221,222,223,224,225,...688
Powered by FlippingBook