flumunu, evrimini ve yap›s›n› inceleyen
bilim dal›.
dokuma
a.
1.
Dokumak eylemi, mencusat,
tekstil.
2.
a.
ve
ön a.
Tezgâhta dokuna-
rak elde edilen (kumafl).
3.
Boyal› pa-
muk ipli¤inden dokunan bez.
4.
Doku-
ma biçimi:
ince dokuma.
dokumac›l›k, -¤›
a.
1.
Kumafl dokuma ifli,
dokuma ticareti,tekstil.
2.
Dokuma sa-
nayii.
dokumak
(-i)
1.
Tezgâhta ipli¤i kullanarak
kumafl yapmak.
2.
mec. Ayr›nt›lar›na
kadar özen göstererek, emek vererek
ortaya ç›karmak.
dokuma tezgâh›
a.
Üzerine dokunacak ip-
liklerin, ifllenecek kumafllar›n gerildi¤i
tezgâh.
dokunakl›
ön a.
Etkili, insan›n içine iflleyen,
insan› duyguland›ran:
Dokunakl› bir
flark› söyledi.
dokunca
ön a.
1.
Kötülü¤e yol açan, s›k›n-
t› yaratan, zarar veren
2.
Zarar, ziyan,
y›k›m, bozulufl.
dokunmak (I)
(-e)
1.
Derinin alt›ndaki sinir
uçlar› arac›l›¤›yla nesnelerin s›cakl›k,
so¤ukluk, sertlik, yumuflakl›k, gibi çe-
flitli özelliklerini duymak:
Dokununca,
ne kadar so¤uk oldu¤unu anlad›.
2.
Vü-
cudun herhangi bir bölümüyle de¤mek,
temas etmek, el sürmek:
Tencereye do-
kunma, elin yanar.
3.
Almak, kullanmak:
Neyse ki kitaplar›ma dokumam›fl.
4.
Sa¤l›¤›n› bozmak, sa¤l›¤› için zararl› ol-
mak:
Bu yemek bana dokundu.
5.
Sa-
taflmak, tedirgin etmek:
fiu adamca¤›za
dokunmay›n.
6.
(‹yilik, kötülük, yard›m
vb. kavramlarda) Olmak:
Onun kimseye
yard›m› dokunmaz.
7.
Duyguland›rmak,
içine ifllemek, etkilemek:
Sözleri bana
çok dokundu.
8.
Ele al›p incelemek, de-
¤inmek:
fiu konuya da siz dokunun.
9.
Hafifçe de¤mek:
Biri arkas›ndan omzu-
na dokundu.
10.
Onur, gurur vb. ile
uyuflmaz bir durum almak:
Bu olay be-
nim gururuma dokundu.
dokunmak (II)
Dokunmak eylemine konu
olmak:
Burada kilim dokunuyor.
dokunulmazl›k, -¤› 1.
Dokunulmaz, iliflil-
mez, kar›fl›lmaz olma durumu
2.
Anaya-
sa, yasalar ve uluslararas› gelenekler
uyar›nca kiflilere tan›nan iliflilmez olma
durumu, ayr›cal›k:
diplomatik dokunul-
mazl›k.
dokunulmazl›¤›n› kald›rmak
ili-
flilmez olma durumunu geçerli sayma-
mak.
dokunum
a. dirb.
Nesnelerin s›cakl›k, so-
¤ukluk, sertlik, yumuflakl›k vb. nitelikle-
rinin deri arac›l›¤›yla alg›lanmas›.
dokuz
a.
1.
Sekizden sonra gelen say› ve
bu say›y› gösteren rakam, 9, IX.
2.
ön a.
Sekizden bir fazla olan:
dokuz kifli.
dokuzar
ön a.
Dokuzlu gruplar biçiminde
ülefltirilmifl olan:
dokuzar sayfa.
dokuz canl›
ön a.
Kolay kolay ölmeyen, çok
dayan›kl›.
dokuzgen
a. mat.
Dokuz kenar› olan çok-
gen.
dokuzlu
ön a.
1.
Dokuz parçadan oluflan.
2.
a.
Domino, okey ve oyun k⤛tlar›nda
üzerinde dokuz iflareti bulunan tafl ya da
k⤛t.
dokuztafl
a.
Dokuz taflla oynanan; tafllar›n
yerleri, izleyece¤i yollar çizgilerle göste-
rilen ve üç tafl› ayn› çizgi üzerine getir-
me ilkesi dayanan oyun.
dokuzuncu
ön a.
S›ras› ya da yeri dokuz sa-
y›s›yla gösterilen:
dokuzuncu s›ra.
doküman
a. Fr.
Belge, vesika.
dokümanter
a. Fr.
Belgesel.
dolama
a.
1.
Dolamak eylemi.
2.
t›p
T›rnak
bölgesinde yumuflak bölümlerin, bazen
de kemi¤in iltihaplanmas› sonucu olu-
flan a¤r›l› flifl.
dolamak
(-i, -e)
1.
‹plik, tel vb. nesneleri
bir fleyin çevresinde döndürerek sar-
mak.
2.
Birini kollar›yla sarmak, ona sa-
r›lmak.
dolambaç, -c›
a.
1.
Dolanarak uzanan bir
yolun k›vr›mlar›ndan her biri.
2.
dirb.
‹ç
kulak.
dokuma
dolambaç
216
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 216