karanl›k devirleri.
karanl›k oda
a.
Foto¤raflar›n bas›ld›¤› ›fl›k-
s›z bölme.
karantina
a. (karanti’na) ‹t.
1.
Bulafl›c› bir
hastal›¤›n yayg›n oldu¤u bir yerden ge-
len kifli, araç ya da mallar›n geçici ola-
rak ayr›lmas› biçiminde gerçeklefltirilen
önlem.
2.
Hastanelerde, yatacak hasta-
lar›n kabul ve kay›t ifllemlerinin yap›ld›-
¤› yer.
kara para
a.
Yasa d›fl› yollarla, yetkili ma-
kamlardan saklanarak elde edilen para,
gelir.
karar
a. Ar.
1.
Bir ifl, bir konu ya da bir so-
run hakk›nda düflünülerek ya da tart›fl›-
larak verilen kesin yarg›:
Karar›m› de-
¤ifltirmem için bask› yap›yorlar.
2.
Öl-
çü, derece:
göz karar›.
karargâh
a. (karargâ:h) Ar.+Far. ask.
1.
Bir
birli¤i ya da kurumu yönetmek için, ko-
mutan ile yard›mc› flubelerden oluflan
kurulufl:
alay karargâh›.
2.
Ordunun
uzun süre ya da geçici olarak konakla-
d›¤› yer.
kararlamak
(-i)
Ölçü ve tart›ya dayanmak-
s›z›n, göz karar›yla hesaplamak.
kararlaflt›rmak
(-i)
Bir fleyi yapmaya karar
vermek, belirlemek:
Akflama tiyatroya
gitmeyi kararlaflt›rd›k.
kararl›
ön a.
1.
Karar› kesin olan.
2.
Dü-
zenli, dengeli, ölçülü, istikrarl›.
kararmak
(nsz.)
1.
Kara ya da karaya yak›n
bir renk almak:
Tencerenin alt› karar-
m›fl.
2.
Ayd›nl›¤›n›, parlakl›¤›n› yitir-
mek:
Gökyüzü karard›.
3.
Karanl›k bas-
mak, akflam olmak:
Hava karard›.
4.
mec.
(iç, ruh gibi sözlerle) Can› s›k›l-
mak, kederlenmek:
Evde oturmaktan
içim karard›.
kararname
a. (kararna:me) Ar.+Far.
1.
Cumhurbaflkan› taraf›ndan onaylanan
hükûmet karar›.
2.
Hükûmetin, verilen
yetkilere dayanarak ald›¤› karar.
karart›
a.
1.
Kararm›fl yer.
2.
Karalt›.
karartma
a.
1.
Karartmak eylemi.
2.
ask.
Savafl durumunda, düflman uçaklar›n›n
sald›r›lar›na hedef olmamak için ›fl›klar›
kapatma ya da söndürme biçiminde al›-
nan önlemlerin tümü.
karartmak
(-i)
1.
Kararmas›na yol açmak,
siyahlaflt›rmak:
Günefl seni iyice karart-
m›fl.
2.
Ifl›¤› k›smak ya da örtmek.
kara saban
a.
Topra¤› sürmeye yarayan,
ucuna demir parças› tak›lm›fl, a¤açtan
ilkel bir tar›m arac›.
karasal
ön a.
Karayla ilgili:
karasal iklim.
kara sevda
a.
Umutsuz ve güçlü aflk.
karasinek, -¤i
a. hayb.
Böcekler s›n›f›n›n
çift kanatl›lar tak›m›ndan, insan ve hay-
vanlar›n bulundu¤u yerde yaflayan,
ayaklar›yla mikroplar tafl›yarak hastal›k
bulaflt›ran bir sinek türü.
kara sular›
ç. a. huk.
Bir devletin, egemen-
li¤i a›t›nda bulundurdu¤u belirli genifl-
likteki su kesimi.
kara tahta
a.
Okullarda, tebeflirle üzerine
yaz› yaz›lan, tahtadan yap›lm›fl, genel-
likle siyah renkte, genifl levha.
karatavuk, -¤u
a. hayb.
Karatavukgiller-
den, meyve ve böcekle beslenen, siyah
tüylü, sar› gagal›, ötücü bir kufl.
karate
a. Jap. sp.
Uzak Do¤u’ya özgü bir
tür dövüfl sporu.
karavan
a. ‹ng.
Otomobilin arkas›na tak›-
lan, içinde mutfak, yatak bulunan, te-
kerlekli, kap› ve penceresi olan araç.
karavana
a. (karava’na) ‹t.
1.
Daha çok or-
duda erlerin yeme¤ini da¤›tmada kulla-
n›lan, büyük metal kap.
2.
(orduda, ya-
t›l› okullarda, ceza evlerinde) Yemek.
3.
argo
At›flta, hedef tahtas›n› bile vura-
mama, bofla atma.
kara ya¤›z
ön a.
Sa¤l›kl›, güçlü, gürbüz.
kara yaz›
a.
Kötü talih, kötü kader.
kara yel
a.
Kuzeybat›dan esen, s›cakl›¤›n
düflmesine yol açan so¤uk rüzgâr.
karay›lan
a. hayb.
Boyu uzun, bafl› kara ve
iri pullarla örtülü, tar›ma zararl› hayvan-
larla beslenen tehlikesiz bir y›lan.
kara yolu
a.
Yerleflim birimlerini karadan
karanl›k oda
kara yolu
362
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 362