hayvanlar› kesip parçalara ay›ran kifli.
2.
Bu etlerin sat›ld›¤› dükkân.
3.
Dükkâ-
n›nda et satan kifli.
kasatura
a. (kasatu’ra) ‹t.
Bel kay›fl›na as›-
l› olarak tafl›nan ve gerekti¤inde tüfe¤in
namlusunun ucuna tak›lan, k›sa, düz ve
küçük bir k›l›ç.
kas doku
a. anat.
Canl›n›n hareketini sa¤la-
yan kas›labilen telleri içinde toplayan
hücreler toplulu¤u.
kâse
a. (kâ:se) Far.
Cam, seramik, toprak
gibi maddelerden yap›lm›fl çukur kap.
kaset
a.
‹çinde, ses ya da görüntünün kay-
dedilmesini ve gerekti¤inde yeniden
kullan›lmas›n› sa¤layan manyetik bir
flerit bulunan küçük kutu.
kas›k, -¤›
a.
Vücudun kar›n ile uyluk ara-
s›nda bulunan bölümü.
kas›lmak
(nsz.)
1.
Kasmak eylemi yap›l-
mak.
2.
mec.
Büyüklenmek, kurumlan-
mak, gururlanmak:
fief oldum diye ka-
s›l›yor.
kas›m
a. (k kal›n okunur) Ar.
Y›l›n otuz gün
süren on birinci ay›.
kas›mpat›
a. bitb.
Birleflikgillerden, sonba-
harda iri, katmerli ve türlü renklerde çi-
çekler açan bir süs bitkisi; krizantem.
kas›nt›
a. mec.
Büyüklenen, kurumlanan
kifli.
kas›r, -sr›
a. Ar.
Köflk.
kas›rga
a. (ka’s›rga)
H›z› saatte 120 km’yi
aflan güçlü f›rt›na.
kas›t, -st›
a. Ar.
‹stek, amaç, niyet:
Kast›m
seni üzmek de¤ildi.
(birine) kast› ol-
mak
kötülük etmek, zarar vermek iste-
mek:
Adama bir kast›n m› var?
kas›tl›
ön a.
Bilerek, isteyerek yap›lan:
Bu-
nu kas›tl› yapt›n.
kaside
a. (kasi:de) (k kal›n okunur) Ar. ed.
Konusu genellikle övgü olan divan ede-
biyat› manzumesi.
kasis
a. Fr.
Kara yolunun yüzeyinde oluflan
çukurlar ve tümsekler.
kasiyer
a. ‹t.
Bir iflletmede kasada oturarak
para alan kifli.
kask
a. Fr.
Koruma amac›yla sert bir mad-
deden yap›lm›fl bafll›k.
kasket
a. Fr.
Önü siperlikli, tepesi yass›
bafll›k.
kasko
a. (ka’ako) ‹t. huk.
Motorlu tafl›tlar›n
kazada hasara u¤ramas› ve çal›nmas›
sonucu zarar›n karfl›lanmas› için yap›-
lan sigorta.
kasmak
(-i)
1.
K›saltmak.
2.
Daraltmak.
3.
Kaslar› güçlü bir biçimde gererek ger-
gin duruma getirmek.
kas›p kavurmak
1)
bask› yaparak ya da k›y›c› davran›fl-
larla bir toplulu¤u ezmek:
O ve adamla-
r› ortal›¤› kas›p kavuruyorlar.
2)
büyük
zarara, y›k›ma yol açmak:
F›rt›na ortal›-
¤› kas›p kavuruyor.
kasnak, -¤›
a.
1.
Enli çember.
2.
Elek, kal-
bur, tef gibi nesnelerin tahta çemberi.
3.
Üzerine nak›fl ifllenecek kumafl›n ara-
s›ndan geçirildi¤i iç içe iki tahta çem-
ber.
4.
uygb.
Makinelerde kay›fllar›n ta-
k›ld›¤› metal çember.
kasten
be. (ka’sten) Ar.
Kas›tl›, bile bile:
Bana kasten vurdun.
kastetmek
(-i) Ar.+T.
1.
Amaçlamak, de-
mek istemek:
Neyi kastetti¤ini anlad›m.
2.
(-e)
Kötülük etmek, k›ymak, zarar
vermek:
Adamlar hayat›ma kastetmifl-
lerdi.
kasti
ön a.
Kas›tl› olarak yap›lan.
kasvet
a. Ar.
S›k›nt›, iç s›k›nt›s›.
kafl
a.
Gözlerin üzerindeki yay biçimindeki
k›llar.
kafla¤›
a.
Hayvanlar› t›mar etmek için kul-
lan›lan sacdan yap›lm›fl diflli araç.
kafla¤›lamak
(-i)
T›mar etmek için hayva-
na kafla¤› sürmek.
kaflar peyniri
a.
Genellikle koyun sütünden
yap›lan, tekerlek biçiminde, sar›mt›rak
renkte, ya¤l› bir peynir.
kaflarlanmak
(nsz.)
1.
Bir iflte ustalaflmak,
çok deneyim kazanmak.
2.
mec.
Hofla
gitmeyen bir harekete ya da bir ifle za-
manla al›flarak art›k ondan üzüntü ve
utanç duymamak.
kasatura
kaflarlanmak
367
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 367