turkce sozluk - page 370

bir madde.
kav
a.
Kav mantarlar›ndan kurutularak elde
edilen, çabuk tutuflan, süngerimsi
madde.
kavak, -¤›
a. bitb.
Sö¤ütgillerden, sulak
bölgelerde yetiflen, baz› türlerinde boyu
30-40 metreye ulaflan ve kerestesinden
yararlan›lan bir a¤aç.
kaval
a.
Kam›fltan yap›lan, boru biçiminde,
perdeli ve üflemeli bir çalg›.
kaval kemi¤i
a. anat.
Bald›r›n ön taraf›nda-
ki uzun ve kal›n kemik.
kavalye
a. Fr.
Kad›na dansta efllik eden ya
da bir yerde, bir toplant›da ona arka-
dafll›k eden erkek.
kavanoz
a. Yun.
1.
Camdan ya da tahtadan
yap›lm›fl, a¤z› genifl, orta ve ufak boyda
derince kap.
2.
Kavanoz dolusu:
‹ki ka-
vanoz reçeli yediler.
kavga
a. Far.
1.
Düflmanca davran›fl ve
sözlerle ortaya ç›kan çekiflme, tart›flma,
dövüfl.
2.
mec.
Herhangi bir amaca
eriflmek, bir fleyi elde etmek ya da bir
fleye karfl› koyabilmek için harcanan ça-
ba:
demokrasi kavgas›.
kavim, -vmi
(k kal›n okunur) Ar.
Aralar›n-
da kültür, dil ve töre birli¤i olan, soy ba-
k›m›ndan birbirine ba¤l› insan toplulu-
¤u; budun.
kavis, -vsi
a. (k kal›n okunur) Ar.
Yay biçi-
mi, e¤meç.
kavk›
a. hayb.
Kabuk.
kavram
a.
Bir nesnenin zihindeki soyut ve
genel tasar›m›.
kavramak
(-i)
1.
Elle s›k›ca tutmak:
Basto-
nunu kavrad›, aya¤a kalkt›.
2.
mec.
Bir
fleyi iyice anlamak, do¤ru biçimde alg›-
lamak:
Konunun özünü kavrad›n›z m›?
kavramsal
ön a.
Kavram niteli¤inde olan.
kavruk
ön a.
1.
Kavrulmufl olan.
2.
mec.
Yafl›n›n ilerlemesine karfl›n geliflmemifl
olan:
Kavruk bir delikanl›yd›.
kavflak, -¤›
a.
Yol akarsu gibi fleylerin ke-
sifltikleri ya da birlefltikleri yer.
kavuk, -¤u
a. esk.
Üzerine sar›k sar›lan er-
kek bafll›¤›.
Kavuklu
öz. a.
Orta oyununda Piflekâr ile
birlikte oyunun iki temel kiflisinden biri.
kavun
a. bitb.
1.
Kabakgillerden, sürüngen
gövdeli, sar› çiçekli, iri meyveli bir bitki.
2.
Bu meyvenin genellikle güzel kokulu,
sulu ve etli meyvesi.
kavuniçi
a.
1.
Pembeye çalan sar› renk.
2.
ön a.
Bu renkte olan.
kavurga
a. hlk.
M›s›r ve bu¤day taneleri-
nin, kuru yemifl gibi yenilmek üzere
ateflte kavrulmuflu.
kavurma
a.
1.
Kavurmak eylemi.
2.
Kendi
ya¤›yla piflirilip k›zart›ld›ktan sonra
dondurulup saklanan et.
kavurmak
(-i)
1.
Bir fleyi bir kab›n içinde
su katmadan piflirmek.
2.
(so¤uk, s›cak
rüzgâr vb. için) Yakmak, kurutmak:
Gü-
nefl ekinleri kavurdu.
kavuflmak
(-e)
1.
Uzun süre ayr› kal›nan
biriyle yeniden bir araya gelmek.
2.
Bir
yere geri dönmek.
3.
Özlemini duydu¤u
bir fleyi yeniden elde etmek:
okuluna
kavuflmak.
4.
Yoklu¤u duyulan bir fleye
eriflmek:
elektri¤e kavuflmak.
5.
(nsz.)
(nesneler için) Bir araya gelmek.
6.
(akarsu için) Ulaflmak, kar›flmak.
kavuflum
a. gökb.
Yer yuvarla¤› bir uçta
kalmak üzere, yerin, güneflin ve her-
hangi bir gezegenin bir do¤ru üzerine
gelmeleri.
kaya
a.
Büyük ve sert tafl kütlesi.
kaya gi-
bi
çok sa¤lam, güçlü kuvvetli.
kaya bal›¤›
a. hayb.
Kaya bal›¤›gillerden,
kayal›k yerlerde yaflayan, ço¤u koyu
renkli küçük bal›k.
kayaç, -c›
a. yerb.
Yerkabu¤unu oluflturan
kütlelerin genel ad›.
kayak, -¤›
a.
1.
Kar ve su üzerinde kaymak
için ayaklara tak›lan dar ve uzun araç.
2.
Bu araçlar kullan›larak yap›lan spor:
su kaya¤›.
kayal›k, -¤›
a.
ve
ön a.
Kayalarla dolu olan
(yer).
kaya tuzu
a. minb.
Do¤ada billur durumun-
kav
kaya tuzu
370
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 370
1...,360,361,362,363,364,365,366,367,368,369 371,372,373,374,375,376,377,378,379,380,...688
Powered by FlippingBook