kesim
a.
1.
Kesmek eylemi ya da biçimi.
2.
Bölüm, k›s›m, sektör:
kamu kesimi.
3.
Bölge, bölüm, k›s›m:
Ülkenin güney ke-
siminde k›fllar ya¤›fll› geçer.
4.
Terzinin
kumafla biçim verme ifli.
kesimevi
a.
Kasapl›k hayvanlar›n kesilip
yüzüldü¤ü yer, mezbaha.
kesin
ön a.
Kuflku ve duraksamaya yer b›-
rakmayan:
Kesin karar›n› vermiflti, he-
men bir ifle girecekti.
kesinleflmek
(nsz.)
Kesin bir durum al-
mak:
Tatile gitmemiz kesinleflti.
kesinlikle
be.
Kesin bir biçimde, kesin ola-
rak, mutlaka:
Sizinle kesinlikle gelme-
yece¤im.
kesinti
a.
1.
Bir fleyden kesilen bölüm, k›r-
p›nt›.
2.
K›sa bir süre ara vermek:
Top-
lant› kesintiye u¤rad›.
3.
Ücretten her-
hangi bir nedenle kesilen bölüm.
4.
Ak›fl›na, ak›m›na ara vermek:
su kesin-
tisi.
kesir, -sri
a. Ar. mat.
Bir bütünün bölündü-
¤ü eflit parçalardan her biri.
kesiflmek
(nsz., -le)
1.
Birbirini kesmek.
2.
mat.
Bir nokta ya da çizgi üzerinde bir-
birine kavuflmak.
3.
argo
(erkek ve ka-
d›n) Birbirlerine duyduklar› ilgiyi belli
edecek biçimde bak›flmak.
kesit
a.
1.
Bir fleyin enlemesine ve boyla-
mas›na kesildi¤inde ortaya ç›kan yüzey:
a¤ac›n kesiti.
2.
mat.
Bir cisim düz ola-
rak kesildi¤inde ortaya ç›kan yüzey.
keski
a.
1.
Metal, a¤aç, tafl vb. sert
malzemeleri yontmaya yarayan bir ucu
keskin araç.
2.
Metalleri kesmek için
üzerine çekiçle vurularak yürütülen çe-
lik araç.
keskin
ön a.
1.
Çok kesici, iyi kesen:
kes-
kin bݍak.
2.
mec.
Etkisi güçlü, sert:
Keskin bir so¤uk vard›.
3.
mec.
Görevi-
ni kusursuz yerine getiren:
keskin ni-
flanc›.
4.
mec.
K›vrak, güçlü, ayr›nt›lar›
kaç›rmayan:
Keskin bir zekâs› vard›.
kesme
a.
1.
Kesmek eylemi.
2.
mat.
‹ki
do¤ru parças› ve bir e¤ri yay›yla s›n›rla-
nan düzlemsel yüzey.
3.
ön a.
Küp bi-
çimli ya da köfleli kesilmifl olan:
kesme
tafl.
kesmece
be.
(kavun, karpuz için) Kesilip
bak›larak, be¤enilmek kofluluyla:
Kar-
puzu burada kesmece sat›yorlar.
kesme iflareti
a. dlb.
Özel adlara getirilen
çekim eklerini ve tarihlere, k›saltmalara,
kifli adlar›ndan sonraki unvanlara getiri-
len ekleri ay›rmada ya da iki sözcü¤ün
birleflmesi s›ras›nda oluflan ses düfl-
mesini belirtmek için kullan›lan nokta-
lama iflareti (‘):
Zeynep’in, 1919’da,
THY’den, N’aber?
kesmek
(-i)
1.
Makas, bݍak gibi kesici bir
aletle parçalara ay›rmak:
Ekme¤i kestin
mi?
2.
Dibinden ay›rmak:
a¤ac› kes-
mek.
3.
Ara ya da son vermek:
Çal›fl-
may› flimdilik keselim.
4.
Ak›m›, ak›fl›
durdurmak:
Borç nedeniyle telefonu
kesmifller.
5.
Verilecek, ödenecek bir
fleyin bir k›sm›n› al›koymak:
Maafl›m›-
z›n üçte birini kesmifller.
6.
Gidermek,
geçirmek:
‹laç a¤r›m› kesti.
7.
Film, ko-
nuflma metni vb.den bir bölüm ç›kar-
mak:
Filmi kesmifller, hiçbir fley anla-
mad›k.
8.
Geçifl yolunu kapatmak:
Kaza
nedeniyle yolu kesmifller.
9.
Ba¤lant›y›
koparmak:
Onunla tüm iliflkimi kestim.
10.
Vermemek, yoksun b›rakmak:
Ço-
cu¤u art›k sütten kestim.
11.
Bir fleyin
h›z›n› azaltmak:
Araban›n h›z›n› biraz
kes, h›zl› gidiyorsun.
12.
Vermek:
bilet
kesmek.
13.
Susmak:
Kes art›k, çok ko-
nufltun.
14.
argo
Birine ilgi duydu¤unu
belli ederek bakmak:
Yar›m saattir k›z›
kesiyorsun.
kesme fleker
a.
Küp ya da dikdörtgen priz-
mas› biçiminde olan fleker.
kestane
a. (kesta:ne) Yun.
1.
Kay›ngiller-
den, ›l›man iklimlerde orman içinde ye-
tiflen, kerestesi do¤ramac›l›kta kullan›-
lan, koyu yeflil yaprakl› bir a¤aç.
2.
Bu
a¤ac›n dikenli k›l›f içindeki meyvesi.
kestane rengi
a.
1.
Aç›k kahverengi.
2.
ön
kesim
kestane rengi
378
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 378