turkce sozluk - page 647

yakmaç, -c›
a. uygb.
Brülör.
yakmak (I)
(-i)
1.
Yanmas›n› sa¤lamak, tu-
tuflturmak:
kömürleri yakmak.
2.
Ate-
flin etkisiyle yok etmek:
k⤛tlar› yak-
mak.
3.
Ifl›k verecek duruma getirmek:
lambay› yakmak.
4.
Is› etkisiyle zarar
vermek:
Ütülerken pantolonun paças›n›
yakm›fl.
5.
Keskin, sert, ›s›r›c› bir du-
rum vermek:
Biber a¤z›m› yakt›.
6.
Ku-
rutmak, zarar vermek:
Günefl ekinleri
yakt›.
7.
Bronzlaflmas›na, kararmas›na
yol açmak:
Ö¤le günefli çok yakar.
8.
S›zlatacak denli üflütmek:
Ayaz ellerimi-
zi, yüzümüzü yak›yordu.
9.
mec.
Ac›
vermek, ac›tmak:
Dikkatli ol, can›n› ya-
kacaklar.
10.
mec.
Silahla vurmak:
Yak-
laflmay›n, yakar›m!
yak›p y›kmak
bü-
yük y›k›ma, zarar yol açmak, harap et-
mek:
Sald›rganlar her yeri yak›p y›kt›lar.
yakmak (II)
(-i)
1.
Koymak, sürmek, uygu-
lamak:
eline k›na yakmak.
2.
(türkü,
a¤›t vb. için) Düzenlemek, bestelemek,
ezgiyle söylemek.
yakut
a. (ya:kut) Ar.
1.
yerb.
Saydam ve en
sert mineral türünden, pembe ve ergu-
van tonlar›yla kar›fl›k koyu k›rm›z› renk-
te olan de¤erli bir tafl.
2.
ön a.
Yakuttan
yap›lm›fl ya da yakutla bezenmifl olan:
yakut yüzük.
Yakut
öz. a.
1.
Kuzeydo¤u Sibirya’da yafla-
yan bir Türk toplulu¤u ve bu topluluk-
tan olan kifli.
2.
ön a.
Yakutlara özgü
olan, Yakutlarla ilgili.
yalak, -¤›
a.
1.
Hayvanlar›n su içmeleri için
tafltan ya da a¤açtan oyulmufl büyükçe
kap.
2.
Suyun çevreye s›çramas›n› ve
ak›p gitmesini önlemek amac›yla çefl-
me ve musluklar›n alt›na konulan delik-
li tafl tekne.
yalaka
a. hlk.
1.
Dalkavuk.
2.
Ars›z, s›rna-
fl›k.
yalama
a.
1.
Yalamak eylemi.
2.
ön. a.
Afl›-
n›p düzleflerek ifllevini yerine getiremez
olmufl:
yalama vida.
yalamak
(-i)
1.
Bir fleyin üzerinde dilini
gezdirmek:
Anne kedi, yavrular›n› yala-
y›p temizliyordu.
2.
Bir fleyin üstünde-
kini ya da içindekini dilini gezdirerek al-
mak:
kafl›¤› yalamak.
3.
S›y›rarak ya da
hafifçe dokunarak geçmek:
Kurflun ko-
lunu yalay›p geçmiflti.
yalay›p yutmak
1)
ifltahla yemek;
2)
mec.
a¤›r bir söz
ya da davran›fl karfl›s›nda ses ç›karma-
mak, susmak.
yalan
a.
ve
ön a.
1.
Gerçe¤i gizlemek ya da
birini aldatmak için uydurulan söz.
2.
ön a.
Gerçek olmayan, uydurulmufl,
as›ls›z.
yalanc›
ön a.
ve
a.
1.
Yalan söyleyen, yalan
söylemeyi huy edinmifl (kifli).
2.
Gerçek
olmayan, gerçe¤ine benzeyen:
yalanc›
elmas.
yalanc› ayak, -¤›
a. dirb.
Bir hücreli hay-
vanlarda hareket etmeye ve beslenme-
ye yarayan sitoplazma uzant›s›.
yalan dolan
a.
Kar›fl›k, yolsuz, kötü davra-
n›fl ya da durum.
yalanlamak
(-i)
Bir haberin, bir sözün ger-
çek olmad›¤›n› bildirmek; tekzip etmek.
yalç›n
ön a.
Dik, sarp:
yalç›n kayal›klar.
yald›z
a.
1.
Bir nesneyi ince bir katman hâ-
linde saran alt›n, gümüfl vb. bir madde.
2.
Bu maddeyle eflyalara yap›lan süs.
yal›
a. Yun.
Su k›y›s›nda, genellikle de de-
niz k›y›s›nda yap›lm›fl görkemli ev.
yal›çapk›n›
a. hayb.
Yal›çapk›n›gillerden,
su k›y›lar›nda yaflayan, tüyleri çok renk-
li, uzun ve sivri gagal› bir kufl.
yal›m
a.
1.
Alev.
2.
K›l›ç, b›çak gibi araçla-
r›n keskin yüzü.
yal›n
ön a.
(yaz›, söz için) Gösteriflsiz, sa-
de:
Yal›n bir anlat›m› var.
yal›n ayak, -¤›
ön a.
Ayaklar› ç›plak.
yal›n durum
a. dlb.
Ad›n ek almam›fl duru-
mu, yal›n hâl.
yal›n hâl
a. dlb.
Yal›n durum.
yal›n kat
ön a.
1.
Tek kat olan.
2.
mec.
De-
rinli¤i olmayan, özentisiz, basit.
yal›t›m
a. fiz.
1.
Elektrik ak›m›n›n olumsuz
etkilerini önlemek için iletkeni kauçuk,
yakmaç
yal›t›m
647
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 647
1...,637,638,639,640,641,642,643,644,645,646 648,649,650,651,652,653,654,655,656,657,...688
Powered by FlippingBook