yard›mc›s›.
yard›mc› eylem
a. dlb.
Ad soylu sözcükle-
rin ya da baz› eylemsilerin eylem gibi
kullan›lmalar›n› sa¤layan imek, etmek,
eylemek, olmak, k›lmak eylemleri; yar-
d›mc› fiil:
yorgun idim, terk etmek, ka-
bul eylemek, yok olmak, namaz k›lmak.
yard›mc› fiil
a. dlb.
Yard›mc› eylem.
yard›mc› hakem
a. sp.
Karfl›laflmalarda,
görev alan›ndaki kural hatalar›n› belirle-
yen ya da hakemin göremediklerini gö-
rüp hakemi uyaran, ona yard›mc› olan
kifli.
yard›msever
ön a.
Yard›m etmeyi seven,
hay›rsever.
yâren
a. (ya:ren) Far.
Arkadafl, dost.
yârenlik, -¤i
a. (ya:renlik)
1.
Yak›n arka-
dafll›k, dostluk.
2.
Dostça konuflma,
söyleflme, sohbet etme.
yârenlik et-
mek
dostça konuflmak, söyleflmek,
sohbet etmek.
yarg›
a.
1.
Kifli, durum ya da nesnelerin
kavrama, karfl›laflt›rma gibi yollara bafl-
vurularak elefltirel bir biçimde de¤er-
lendirilmesi; hüküm:
Onun hakk›nda
böyle olumsuz bir yarg›ya nas›l vard›n?
2.
huk.
Yasalara göre, mahkeme tara-
f›ndan bir olay ya da olgunun de¤erlen-
dirilmesi sonucu verilen karar:
Yarg›,
hakl› oldu¤uma karar verdi.
3.
huk.
Devletin hukuk düzenini sa¤lamak
amac›yla mahkemeler arac›l›¤›yla yeri-
ne getirdi¤i görev.
yarg› ba¤›ms›zl›¤›
a. huk.
Hiçbir organ›n,
makam›n ya da kiflinin yarg› yetkisini
kullanmas›nda mahkemelere ve yarg›ç-
lara müdahale etmeme ilkesi.
yarg›ç, -c›
a.
Ulus ad›na yarg› yetkisini kul-
lanarak yasaya ayk›r› davran›fllarda ya-
say› yerine getirmek ve adaleti sa¤la-
makla görevli kifli; hâkim.
yarg› karar›
a. huk.
Mahkemelerin yarg›la-
ma s›ras›nda verdi¤i karar.
yarg›lamak
(-i)
1.
(yarg›ç için) Bir karara
varabilmek için davac› ile daval›y› dinle-
mek, muhakeme etmek.
2.
Bir fleyi ir-
deleyerek herhangi bir yarg›da bulun-
mak:
fiairin dünya görüflünü de¤il, fliir-
lerini yarg›lamal›y›z.
yarg› organ›
a. huk.
Yarg›lama ifliyle ilgili
kurumlar›n tümü.
Yarg›tay
öz. a.
Adliye mahkemelerindeki
yarg›lamalar›n hukuka uygun biçimde
yap›l›p yap›lmad›¤›n› denetleyen yüksek
mahkeme.
yarg› yolu
a.
Mahkemeye baflvurma hakk›.
yar›
a.
1.
Bir bütünü oluflturan iki eflit par-
çadan her biri:
10’un yar›s› 5’tir.
2.
sp.
Futbol, hentbol gibi oyunlarda karfl›lafl-
man›n dinlenme süresiyle ayr›lan bö-
lümlerinden her biri, devre:
Tak›m›m›z
ikinci yar› çok iyi oynad›.
3.
ön a.
Bir
bütünün yaklafl›k yar›s› kadar olan, ya-
r›m olan:
Dairesini yar› fiyat›na satt›.
yar› aç›k cezaevi
a. huk.
Hükümlülerin
kaçmamas› için gerekli önlemlerin al›n-
d›¤›, ancak d›fl korumas› olmayan ce-
zaevi.
yar› alan
a. sp.
Oyun alanlar›nda, orta çiz-
ginin her iki yan›nda bulunan ve her bi-
rinde bir tak›m›n yer ald›¤› alan; yar› sa-
ha.
yar›c›
a.
Bir kimsenin tarlas›n› ekip biçerek
elde etti¤i ürünü onunla paylaflan kifli.
yarݍap
a. mat.
Çemberin herhangi bir
noktas›yla merkezini birlefltiren do¤ru
parças›.
yar› final, -li
a. sp.
Finale kalacak sporcu-
lar› ya da tak›mlar› belirleyecek karfl›-
laflma ya da yar›flma.
yar›k, -¤›
ön a.
Yar›larak ya da çatlayarak
aç›lm›fl olan: yar›k dudak.
2.
a.
‹nce çiz-
gi biçiminde aç›lm›fl yara:
Baca¤›nda
derin yar›klar vard›.
3.
a.
Yar›lma sonu-
cu bir yüzeyde oluflan geniflçe çatlak,
aç›kl›k, gedik:
Binalar›n duvarlar›nda
yar›klar vard›.
yar› küre
a. gökb.
Yar›m küre.
yar›lamak
(-i)
Yar›s›n› bitirmek, ortas›na
varmak.
yard›mc› eylem
yar›lamak
653
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 653