mek, art›k de¤ersiz, geçersiz say›lmak:
Tiyatro biletlerimiz yand›.
14.
mec.
Kö-
tü bir duruma düflmek, büyük bir zara-
ra u¤ramak:
Param›z› alamazsak yan-
d›k.
15.
mec.
Bir duyguyu yo¤un biçim-
de yaflamak, yan›p tutuflmak:
Vatan öz-
lemiyle yan›yordu.
16.
mec.
(soyut fley-
ler için) Yok olmak, tehlikeye düflmek:
Bizim gezi yine yand›.
yan›p tutuflmak
1)
güçlü bir aflkla sevmek;
2)
bir fleyi
elde etmek için güçlü bir istek duymak.
yans›
a. fiz.
Ifl›¤›n parlak bir yere çarp›p ge-
riye do¤ru yön de¤ifltirerek kayna¤›n›
göstermesi, akis.
yan sanayi, -i, -si
a.
Ana sanayii destekle-
yen yard›mc› sanayi kolu.
yans›lamak
(-i)
(›fl›k) Yans› yapmak, ak-
setmek.
yans›lanmak
(nsz.)
(bir cisim, ›fl›k) Düz ve
parlak bir yüzeyde görülmek, akset-
mek.
yans›ma
a.
1.
Yans›mak eylemi.
2.
fiz.
(›fl›k
dalgalar› için) Bir yüzeye çarpt›ktan
sonra yön de¤ifltirmesi.
3.
dlb.
Do¤a-
daki sesleri taklit yoluyla veren sözcük:
flak›r flak›r, miyav, t›k›rdamak.
yans›mak
(nsz.)
1.
(›fl›k dalgalar› için)
Yans›t›c› bir yüzeye çarparak geri dön-
mek, aksetmek.
yans›t›c›
a.
Ifl›¤› yans›tmakta kullan›lan çe-
flitli boy ve biçimlerdeki yüzeyler, ref-
lektör.
yans›tmak
(-i)
1.
(›fl›k, ses, görüntü
vb.için) Yans›mas›n› sa¤lamak.
2.
mec.
‹letmek, duyurmak:
Sorunlar›n› bize hiç
yans›tmazd›.
yan tümce
a. dlb.
Birleflik tümcelerde te-
mel tümcenin anlam›n› bütünleyen, ba-
¤›ms›z tümce olarak kullan›lmayan
tümce, yan cümle:
“Erken kalkan yol
al›r.”
-Atasözü.
yan yana
be
. Birbirinin yan›nda, birlikte.
yapa¤›
a.
‹lkbaharda k›rk›lan koyun yünü.
yapay
ön a.
1.
Do¤al olmay›p insan eliyle
yarat›lm›fl olan, yapma, suni.
2.
Yap-
mac›k.
yapayaln›z
ön a. (yapa’yaln›z)
1.
Yan›nda
biri ya da bir fley bulunmadan.
2.
be.
Yan›nda biri ya da bir fley bulunmaya-
rak.
yap›
a.
1.
Köprü, an›t, bina gibi her türlü
mimarl›k eseri.
2.
Yapma, oluflturma,
ortaya koyma:
Frans›z yap›s› bir uçak.
3.
Canl› bir varl›¤›n ruh ve beden özel-
liklerinin tümü, bünye.
4.
Çeflitli ögele-
ri birbirine ba¤l› örgütlenmifl bütün:
toplumsal yap›.
yap›c›
ön a.
1.
Bir fleyi yapan, oluflturan,
ortaya ç›karan.
2.
Önemli ve yararl› ifl-
ler yapan.
3.
Olumlu.
yap›lanmak
(nsz.)
Çeflitli ögeleri birbiriyle
ba¤lant›l› ve düzenli bir bütün durumu-
na getirmek:
Ülke ekonomisi yeniden
yap›lan›yor.
yap›laflmak
(nsz.)
Belli bir yap› durumun-
da oluflmak.
yap›l›
ön a.
1.
Yap›s› belirtilen nitelikte
olan:
sa¤lam yap›l› bir bina.
2.
Vücudu
geliflmifl, iri.
yap›m
a.
1.
Yapmak, üretmek ifli, infla,
imal.
2.
Ham maddeyi el ya da maki-
neyle iflleyip mal üretme, imal.
3.
sin.
ve
TV
Bir filmin çekilmesi ya da radyo,
televizyon program›n›n haz›rlanmas›
için gerekli çal›flmalar›n tümü ve bu ça-
l›flmalar›n ürünü; prodüksiyon.
yap›mc›
a.
1.
Herhangi bir alanda mal üre-
ten kifli ya da kurulufl, imalatç›.
2.
sin.
ve
TV
Bir filmin çekim giderlerini karfl›-
layan ya da filmin gerçeklefltirilmesi
için sermaye koyan kifli, kurulufl; pro-
düktör.
3.
sin.
ve
TV
Bir radyo ya da te-
levizyon program›n› haz›rlayan kifli,
programc›.
yap›m eki
a. dlb.
Sözcüklerin kök ya da
gövdelerine getirilerek yeni anlaml›
sözcükler elde etmeye yarayan ek:
ki-
tap-kitapl›k, gir-girifl.
yap›mevi
a.
Ham maddelerin ifllenerek pi-
yasaya ç›kacak duruma getirildi¤i ifl ye-
yans›
yap›mevi
650
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 650