turkce sozluk - page 651

ri, imalathane.
yap›sal
ön a.
Bir fleyin yap›s›yla, kurulu-
fluyla ilgili olan.
yap›flkan
ön a.
1.
Yap›flma özelli¤i olan.
2.
a.
Yap›flt›r›c›.
3.
mec.
Gitmek bilmeyen,
usand›r›c›, ask›nt› olan.
yap›flmak
(-e)
1.
(bir fley) Yap›flt›r›c› bir
maddenin etkisiyle ayr›lmayacak biçim-
de bir yere tutunup kalmak.
2.
‹yice
yaklaflmak, de¤mek, yaslanmak:
O ka-
dar geriledi ki s›rt› duvara yap›flt›.
3.
S›-
k›ca yakalamak, tutmak:
Korkusundan
ceketime yap›flt›.
4.
Bir ifl yapmak ama-
c›yla hevesle bir fleyi eline almak:
Deniz
dalgalanmaya bafllay›nca küreklere ya-
p›flt›.
5.
(giysi için) Vücudu iyice sar-
mak.
6.
mec.
Rahats›z edecek kadar
birlikte olmak, peflini b›rakmamak, mu-
sallat olmak.
yap›flt›r›c›
a.
ve
ön a.
Yap›flt›rma özelli¤i
olan, sa¤lamca birlefltirebilen, birbirine
tutturulmas›n› sa¤layan (madde).
yap›flt›rmak
(-i, -e)
1.
Bir yap›flt›r›c›yla ya-
p›flmas›n› sa¤lamak.
2.
Birbirine yak-
laflt›rmak, dayamak, yaslamak:
Masay›
duvara yap›flt›rmay›n.
3.
H›zla vurmak:
Sinirlenince tokad› yap›flt›rd›.
4.
mec.
Gecikmeden karfl›l›k vermek:
Cevab›
hemen yap›flt›rd›.
yap›t
a.
1.
Birinin emek sonucu ortaya
koydu¤u fley, eser.
2.
Sanatç›n›n ortaya
koydu¤u, yaratt›¤› ürün, eser.
yap› tafl›
a.
1.
Yap›larda kullan›lan granit
türünden bir tafl.
2.
Bir fleyi oluflturan
temel öge, esas.
yapma
a.
1.
Yapmak eylemi.
2.
Yapay,
suni.
yapmac›k, -¤›
ön a.
ve
a.
Do¤all›ktan, iç-
tenlikten yoksun (davran›fl, tutum); ya-
pay: yapmac›k bir gülümseme.
yapmak
(-i)
1.
Ortaya koymak, gerçeklefl-
tirmek, oluflturmak, meydana getirmek:
tatl› yapmak.
2.
Olmas›na neden olmak:
Bu ayaz adam› hasta yapar.
3.
Onar-
mak, tamir etmek:
Kap›y› yapt›m, flimdi
kilitleniyor.
4.
(nsz.)
Bir eylemi gerçek-
lefltirmek:
tatil yapmak.
5.
(nsz.)
Belli
bir alanda etkinlik göstermek:
politika
yapmak, spor yapmak.
6.
(nsz.)
Bir
emri, bir iste¤i yerine getirmek, uygula-
mak:
Ne istediyse yapt›m.
7.
Bir fleyi,
bir yeri baflka bir fleye, bir yere dönüfl-
türmek:
Bu evi büyük bir ma¤aza yapa-
ca¤›m.
8.
Düzenlemek:
toplant› yap-
mak.
9.
Gerçeklefltirmek:
Yüksek ö¤re-
nimini ‹stanbul’da yapm›fl.
10.
Belli bir
fiyata vermek, satmak:
fiu masay› en
son kaça yapars›n?
11.
Belirtilen zama-
n› bulmak:
Akflam› yapt›k.
12.
(nsz.)
(daha çok olumsuz biçimiyle) Geçin-
mek:
O kimseyle yapamaz.
13.
(nsz.)
Belirtilen h›za ulaflmak:
Bu otomobil sa-
atte 250 kilometre yap›yor.
14.
(yar.)
Bir fleyin sahibi olmak, edinmek:
servet
yapmak.
15.
(yar.)
Birine bir meslek ka-
zand›rmak:
Onu okutup avukat yapt›.
16.
(nsz.)
Belirtilen biçimde davran-
mak:
Buraya gelmekle iyi yapt›k.
yap-
mad›¤›n› b›rakmamak (koymamak)
baflkalar›na zarar verecek her türlü kö-
tülü¤ü yapmak, onlara türlü s›k›nt›lar
vermek.
yaprak, -¤›
a.
1.
bitb.
Bitkilerde solunum,
besin haz›rlama ve terleme görevi ya-
pan, ço¤u klorofilli, yeflil ve türlü biçim-
lerdeki organ.
2.
Sarma yapmaya yara-
yan asma yapra¤›.
3.
Kitap, defter, ga-
zete gibi fleylerde, bir ön ve bir arka
yüzden oluflan k⤛tlardan her biri.
4.
Çok ince metal, ahflap, karton vb.:
me-
tal yaprak.
yaprak ayas›
a. bitb.
Yapra¤›n yass›laflm›fl,
az ya da çok genifl yüzeyli, yeflil bölü-
mü.
yaprak dökümü
a.
A¤açlar›n yaprak dök-
tükleri mevsim, sonbahar.
yaprak sarmas›
a.
Asma yapra¤›na sar›la-
rak haz›rlanan etli ya da zeytinya¤l› dol-
ma.
yapt›r›m
a.
1.
Yapt›rmak eylemi.
2.
Bir ya-
yap›sal
yapt›r›m
651
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 651
1...,641,642,643,644,645,646,647,648,649,650 652,653,654,655,656,657,658,659,660,661,...688
Powered by FlippingBook