t›labilen(okul).
2.
Geceleri de kal›p ya-
tan (ö¤renci, konuk).
yat›r
a.
Belirli bir yerde mezar› olan, do¤a-
üstü güçleri oldu¤una ve insanlara yar-
d›m etti¤ine inan›lan ermifl; evliya.
yat›r›m
a.
1.
Kazanç sa¤lamak amac›yla
paray› tafl›n›r ya da tafl›nmaz bir mala
yat›rma.
2.
ekon.
Belirli bir dönemde
ekonomideki üretim araçlar› mevcudu-
na yap›lan eklemeler ve bu eklemelerin
gerçeklefltirilmesini sa¤layan harcama-
lar›n tümü.
3.
mec.
‹leride ç›kar sa¤la-
maya yönelik, içtenlikten uzak davran›fl.
yat›rmak
(-i, -e)
1.
Bir kimsenin bir yere
yatmas›n› sa¤lamak.
2.
Uyutmak:
Be-
be¤i yat›rd›m.
3.
Yat›k duruma getir-
mek, e¤mek.
4.
Kazanç sa¤lamak ama-
c›yla paras›n› bir yere vermek, koymak:
Bütün paras›n› borsaya yat›rm›fl.
5.
Bir
borcun karfl›l›¤› olarak bir yere ödeme
yapmak:
Bu ayki taksidi henüz yat›rma-
d›m.
6.
Korumak ve daha lezzetli olma-
s›n› sa¤lamak amac›yla bir g›da madde-
sini uygun bir ortamda bekletmek:
eti
flaraba yat›rmak.
yat›flmak
(nsz.)
1.
H›z›, etkisi azalmak, sa-
kin bir duruma gelmek:
Deniz daha ya-
t›flmad›.
2.
(coflku, sinir, korku için) Et-
kisi azalmak, sakinleflmek.
3.
(ayaklan-
ma, kargafla için) Durulmak, sakinlefl-
mek:
Ayaklanma kendili¤inden yat›fl-
m›flt›.
yat›flt›r›c›
ön a.
1.
Yat›flt›rma özelli¤i olan,
yat›flt›ran, sakinlefltiren:
Baflkan, ortam›
yat›flt›r›c› davran›fllar sergiledi.
2.
a.
ve
ön a.
A¤r›y›, s›z›y› gideren, sakinlefltiren
(ilaç).
yatk›n
ön a.
1.
Bir yana yatm›fl, e¤ilmifl
olan, yat›k.
2.
(bir iflte) Yetenekli, bece-
rikli:
Eli bu ifle yatk›n.
3.
Bir fleye al›fl-
m›fl, art›k o fleyi kan›ksam›fl olan:
Böy-
lesi afla¤›lanmalara yatk›nd›.
yatmak
(nsz.)
1.
Bir yere boylu boyunca
uzanmak.
2.
Uyumak ya da dinlenmek
için yata¤a girmek.
3.
Yatay ya da yata-
ya yak›n bir konuma gelmek, bir yöne
e¤ilmek.
4.
Hastal›k nedeniyle belli bir
süre yatakta kalmak.
5.
Geceyi bir yer-
de geçirmek:
Dün gece otelde yatt›k.
6.
Kullan›lmad›¤› ya da ifle yaramad›¤› için
bir yerde bekletilmek:
Otomobil garajda
yat›yor.
7.
Bofl yere beklemek:
Yedek
parçalar depoda yat›yor.
8.
Bir süre ha-
piste kalmak:
Üç y›l yatm›fl.
9.
(ölü için)
Bir yere gömülmüfl olmak:
fiehitlerimiz
burada yat›yor.
10.
tkz.
Baflar›s›z ol-
mak:
Bu ifl de yatt›.
yats›
a.
1.
Güneflin bat›fl›ndan yaklafl›k iki
saat sonraki vakit.
2.
Yats› namaz›.
yats› namaz›
a.
Yats› vaktinde k›l›nan 13
rekâtl›k namaz.
yavan
ön a.
1.
Ya¤› çok az olan:
yavan bir
börek.
2.
Kat›ks›z:
Yavan ekmek yedi¤i-
miz günleri unutmay›n.
3.
mec.
Özgün
bir yan› olmayan, tats›z tuzsuz:
yavan
bir roman.
yavafl
ön a.
1.
H›zl› olmayan.
2.
Alçak, ha-
fif:
Yavafl sesle bir fleyler konufluyorlar-
d›.
3.
be.
A¤›r bir biçimde:
Yavafl yürü.
4.
ünl.
“Dikkat et”, “acele etme”, “önü-
ne bak” anlamlar›nda kullan›lan bir uya-
r› sözü.
yavaflça
be. (yava’flça) hlk.
Usulca, yavafl:
Yavaflça içeri girdi.
yavafllamak
(nsz.)
Daha yavafl gitmeye
bafllamak, gidifl h›z›n› düflürmek.
yaver
a. (ya:ver) Far.
Emir subay›.
yavru
a.
1.
Yeni do¤mufl hayvan ya da in-
san.
2.
Çocuk, evlat.
yavrua¤z›
a.
1.
Kavuniçi ile pembe aras›
bir renk.
2.
ön a.
Bu renkte olan.
yavuklu
a.
ve
ön a. hlk.
1.
Sözlü, niflanl›.
2.
Sevgili.
yavuz
ön a. hlk.
1.
Yi¤it, mert.
2.
Güçlü,
çetin.
3.
‹yi, güzel; iyi huylu.
4.
Kötü,
fena.
yay
a.
1.
Ok atmaya yarayan, iki ucu aras›-
na kirifl gerilerek kavislendirilmifl a¤aç
ya da metalden yap›lm›fl silah.
2.
Esnek
makine parças›:
araba yay›.
3.
müz.
Ke-
yat›r
yay
657
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 657