man ailesinden olan çalg›lar ile kemen-
çede tellerin üstüne sürterek ses ç›kar-
makta kullan›lan, iki ucu aras›na at k›l›
gerilmifl kavisli çubuk.
4.
mat.
Herhan-
gi bir e¤rinin bir tek parçayla s›n›rlanan
parças›.
yay gibi
gergin.
Yay
öz. a. gökb.
Burçlar kufla¤› tak›my›ld›-
z›, burçlar kufla¤›n›n dokuzuncu burcu.
yaya
a.
ve
ön a.
1.
Yürüyerek giden (kifli).
2
. be. Yürüyerek, yaya olarak, yayan.
yaya geçidi
a.
Caddelerde yayalar›n geç-
mesi için ayr›lm›fl geçit.
yaya kald›r›m›
a.
Caddelerin ve sokaklar›n
iki yan›nda yayalara ayr›lm›fl, yüksekçe
yol.
yayan
be.
1.
Yürüyerek, yaya olarak.
2.
ön
a.
Yaya yürüyen.
yay ayraç, -c›
dlb.
Tümce içinde geçen ko-
nuyla dolayl› ama aç›klay›c› nitelikteki
bir sözü metin d›fl› tutmak için, o sözün
bafl›na ve sonuna konulan iflaret; pa-
rantez: ( )
yayçizer
a. (ya’yçizer)
Pergel.
yaygara
a.
Gereksiz yere yüksek sesle ba-
¤›r›p ça¤›rma.
yayg›
a.
Döfleme üzerine serilen hal›, kilim
vb.
yayg›n
ön a.
1.
Çok say›da insan taraf›n-
dan ö¤renilmifl, duyulmufl, kullan›lm›fl,
benimsenmifl olan:
Bu, yayg›n bir
inançt›r.
2. S›n›r› genifllemifl, yay›lm›fl.
yayg›nlaflmak
(nsz.)
Yayg›n duruma gel-
mek, yay›lmak.
yay›k, -¤› (I)
a.
Tereya¤› elde etmek ya da
ayran yapmak için sütün ya da yo¤ur-
dun içinde dövüldü¤ü, çalkaland›¤› kap.
yay›k, -¤› (II)
ön a.
Yay›lm›fl, yayvan:
yay›k
a¤›zl›.
yay›lmak
(nsz., -e)
1.
(madde, ak›flkan vb.
için)
Çeflitli yönlere da¤›larak bir yeri
kaplamak:
Salona güzel bir koku yay›l-
m›flt›.
2.
Ço¤almak, bir yeri kaplamak:
K›zar›kl›klar tüm vücuduna yay›ld›.
3.
(hastal›k için)
Birçok kifliyi etkilemek,
bulaflmak:
Grip tüm s›n›fa yay›lm›flt›.
4.
Genelleflmek:
Ayaklanma tüm bölgeye
yay›l›yordu.
5.
Serilmek, döflenmek:
Odama bir hal› yay›lm›fl.
6.
Ö¤renilmek,
duyulmak:
Dedikodular mahalleye ya-
y›lm›flt›.
7.
Rahat bir biçimde sere ser-
pe uzanmak.
yay›m
a.
1.
Kitap, gazete, dergi vb.nin ba-
s›l›p da¤›t›lmas›.
2.
Bir eserin radyo ya
da televizyon arac›l›¤›yla dinleyiciye ya
da izleyiciye ulaflt›r›lmas›.
yay›mc›
a.
1.
Bir yazar›n, bir flairin, bir bi-
lim adam›n›n vb.nin eserini bas›ma ha-
z›rlay›p yay›mlanmas›n› sa¤layan kifli
ya da kurulufl;
editör.
2.
Bir eserin rad-
yo ve televizyon arac›l›¤›yla dinleyiciye
ya da izleyiciye ulaflt›r›lmas›n› sa¤layan
kifli.
yay›mlamak
(-i)
1.
Kitap, gazete, dergi gi-
bi yaz›l› bir fleyi basmak, da¤›tmak ve
sat›fla sunmak:
Morpa Yay›nlar› her y›l
yeni kitaplar yay›mlar.
2.
Bir bilgiyi, bir
haberi dinleyiciye ya da izleyiciye radyo
ve televizyon arac›l›¤›yla sunmak, bil-
dirmek, duyurmak.
3.
Resmen bildir-
mek:
kararname yay›mlamak.
yay›n
a.
1.
Okunmak üzere bas›l›p sat›fla
ç›kar›lan kitap, gazete vb. ya da radyo
ve televizyon arac›l›¤›yla halka sunulan,
duyurulan program; neflriyat:
müzik ya-
y›n›.
2.
Bir program›n radyo ve televiz-
yon arac›l›¤›yla dinleyicilere, izleyicilere
ulaflt›r›lmas›, sunulmas› ifli:
Yay›n›m›za
kald›¤›m›z yerden devam ediyoruz.
yay›n bal›¤›
a. hayb.
Yay›n bal›¤›gillerden,
vücudu uzun, derisi pulsuz, a¤z› büyük
ve güçlü, eti lezzetli, iri bir tatl› su bal›-
¤›.
yay›nevi
a.
Dergi, kitap vb.ni yay›mlayan
kurulufl.
yayla
a. (ya’yla)
1.
Da¤l›k ve yüksek bölge-
lerde, k›fl›n so¤uk oldu¤u için bofl b›ra-
k›lan, yaz›n ise temiz, serin havas› ve
hayvan otlatmaya uygun kesimleri ol-
mas› nedeniyle gidilen yerleflim yeri.
2.
co¤.
Akarsularla derin bir biçimde yar›l-
Yay
yayla
658
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 658