10.
müz.
Türk halk müzi¤inde makam:
bozlak, misket.
11.
30,4 santimetre de-
¤erinde ‹ngiliz uzunluk ölçüsü birimi,
fut.
12.
Buzdolab› ölçülerinde kullan›-
lan, 30,4 santimetre küpe eflit hacim öl-
çüsü birimi.
ayakalt›
a. mec.
Sürekli olarak gelip geçi-
len ya da gelip geçenin çok oldu¤u yer:
Buras›n› be¤enmedim, çok ayakalt›y-
m›fl.
ayak ba¤›
a.
Bir iflin yap›lmas›na ya da bir
yere gidilmesine engel olan fley, kifli:
Bu
köpek bana ayak ba¤› olmaya bafllad›.
ayakbast›
a.
Bir ülkeye gelenlerden al›nan
vergi.
ayak ifli
a.
Önemsiz getir götür iflleri:
Ayak
ifllerini hep bana yapt›r›yorsunuz.
ayakkab›, -y›
a. (aya’kkab›)
Aya¤› korumak
amac›yla giyilen ve deriden, kumafltan
ya da çeflitli sentetik maddelerden yap›-
lan eflya; pabuç.
ayakkab› vurmak
(ayakkab›) aya¤› ac›tmak, rahats›z et-
mek:
Yeni ald›¤›m ayakkab› aya¤›ma
vuruyor.
ayakkab›l›k, -¤›
a.
1.
Ayakkab›lar›n konul-
du¤u yer.
2.
ön a.
Ayakkab› yap›m›na
uygun olan (deri, kösele, kumafl vb.).
ayak kiras›
a.
Bir ifl için bir yere gönderilen
ya da bir haber, bir eflya getirene eme-
¤ine karfl›l›k verilen para.
ayaklanma
a.
1.
Ayaklanmak eylemi.
2.
Bir
toplulu¤un kurulu düzene karfl› ço¤un-
lukla fliddet kullanarak gerçeklefltirdi¤i
eylem, isyan, baflkald›r›:
Ayaklanma so-
nunda bast›r›ld›.
ayaklanmak
(nsz.)
1.
Gitmek üzere aya¤a
kalkmak:
Hepimiz ayn› anda ayakland›k.
2.
(çocuk için) Yürümeye bafllamak:
Bebe¤imiz art›k ayakland›.
3.
(hasta
için) Yataktan kalk›p yürüyebilecek du-
ruma gelmek:
Ameliyat olduktan üç gün
sonra ayaklanm›flt›.
4.
mec.
(bir toplu-
luk) Kurulu düzene karfl› ço¤unlukla
fliddet kullanarak eyleme geçmek, isyan
etmek, bafl kald›rmak:
Halk, diktatörlük
düzenine karfl› ayakland›.
ayakl›
ön a.
1.
Aya¤› olan, bir destekle ye-
re dayanan; ayakl› lamba, iki ayakl› seh-
pa.
ayakl›k, -¤›
a.
1.
Pedal.
2.
Ayak koyacak
ya da dayayacak yer.
ayakl› kütüphane
a. mec.
Çok okumufl,
her konuda bilgisi olan, sorulan her fle-
ye yan›t verebilen kifli.
ayaks›zlar
ç. a. hayb.
Omurgal› hayvanlar-
dan amfibyumlar s›n›nf›n›n ilkel yap›l›,
kolsuz ve bacaks›z alt tak›m›.
ayak tak›m›
a.
Bilgisizlikleri ve görgüsüz-
lükleri nedeniyle toplumda afla¤› taba-
kadan say›lan kifliler.
ayak topu
a. sp.
Futbol.
ayakucu
a. gökb.
Yeryüzünde bir noktada
çekülün gösterdi¤i do¤rultudaki alt yön.
ayak ucu
a.
Bir fleyin ya da yatan›n ayak
uzat›lan taraf›.
ayaküstü
be.
Oturmadan, ayakta durarak,
k›sa bir süre içinde:
Ayaküstü bir fleyler
yedik.
ayaküzeri
be.
Ayaküstü.
ayakyolu
a.
Tuvalet, hela, kenef, abdestha-
ne.
ayan beyan
be.
Apaç›k, besbelli:
Bu ifli
onun yapt›¤› ayan beyan ortadayd›.
ayar
a. (aya:r) Ar.
1.
Bir ayg›t›n gerekti¤i
gibi çal›flabilme durumu:
Televizyonun
ayar› bozulmufl.
2.
Saatlerin belirli bir
yere göre kabul edilmifl ölçüsü.
3.
Bir
alt›n ya da gümüfl eflyada, alt›n›n ya da
gümüflün safl›k derecesi:
Bu bilezik on
sekiz ayar alt›ndan yap›lm›fl.
4.
Bir iflte
ya da bir davran›flta herkes taraf›ndan
kabul edilen ölçü:
Adam›n hiç ayar› yok,
içkiyi su gibi içiyor.
5.
mec.
Bir kimse-
nin sayg›nl›k düzeyi:
O adam senin aya-
r›nda de¤il ki!
ayar› bozuk 1)
bir ayar›
olmayan:
Bu saatin ayar› bozuk.
2)
mec.
Davran›fllar› sa¤l›kl› olmayan,
dengesiz:
Onun da senin gibi ayar› bo-
zuk.
ayarlamak
(-i)
1.
Bir ayg›t›n iflleyiflini bafl-
ayakalt›
ayarlamak
74
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 74