Kimseye sezdirmeden bir elma afl›rd›.
4.
Tehlike an›nda bir fleyi aceleyle bafl-
ka bir yere kaç›rmak:
Ya¤mur bafllay›n-
ca eflyalar› hemen depoya afl›rd›k.
aflikâr
ön a. (a:flikâ:r) Far.
Ortada olan,
aç›k, belli:
Geç kalaca¤› aflikârd›.
aflina
a. (a:flina:) Far.
1.
Bildik, tan›d›k:
Afli-
na oldu¤um bir yüzdü.
2.
ön a.
Bilinen,
tan›d›k olan:
Buras› aflina yüzlerle do-
luymufl.
afliret
a. (afli:ret) Ar.
Oymak.
aflk
a. Ar.
Derin sevgi, güçlü ba¤l›l›k duy-
gusu, sevi:
Babam, güzel bir aflk öykü-
sü anlatt›.
aflk›n
ön a.
1.
Belirli bir süreyi ya da say›y›
aflan, o sürenin ya da say›n›n üzerinde
olan:
Yirmi y›l› aflk›n bir süre bu semtte
oturduk.
2.
Benzerlerinden daha üstün
ya da önde olan:
Aflk›n bir zekâs› vard›r.
aflk olsun
ünl.
1.
Bir tutumun, bir davran›-
fl›n be¤enildi¤ini, onayland›¤›n› belirt-
mek için “aferin” anlam›nda kullan›l›r:
Aflk olsun çocu¤a, herkese yard›ma ko-
fluyor.
2.
Be¤enilmeyen, onaylanmayan
bir tutum ya da davran›fl karfl›s›nda
“Senden bunu beklemezdim.” anlam›n-
da k›nama, sitem bildirir:
Aflk olsun, in-
san bir haber vermez mi!
aflmak
(-i)
1.
Yüksek ve uzak bir yerin ya
da geçilmesi güç bir engelin öte yan›na
geçmek:
Uça¤a binip da¤lar›, denizleri
aflt›k.
2.
(süre) Geçmek, sona ermek:
Zaman gece yar›s›n› geçmiflti.
3.
Belirli
bir say›n›n, miktar›n üstüne ç›kmak:
De-
dem, altm›fl yafl›n› çoktan aflt›.
4.
Çaba-
s›yla, yetene¤iyle birini geride b›rak-
mak:
Bu kalfa, ustas›n› flimdiden aflm›fl.
5.
Bir güçlü¤ü ortadan kald›rmak, bir
sorunu çözmek:
Ekonomik sorunlar›m›-
z› aflt›k.
6.
Bir kural› çi¤nemek ya da
önemsememek:
Sen art›k sayg› s›n›rla-
r›n› da aflt›n.
aflure
a. (aflu:re) Ar.
Bu¤day, nohut, fasul-
ye taneleri ve kuru yemifllerin flekerle
kaynat›lmas›yla yap›lan bir tatl›.
At
kim.
Astatin elementinin simgesi.
at
a. hayb.
1.
Atgillerden, binek ve yük hay-
van› olarak yararlan›lan, otçul ve me-
meli bir hayvan.
2.
Satranç oyununda
dikey ve yatay olarak L biçiminde hare-
ket edebilen tafl.
ata
a.
1.
Baba.
2.
Soyundan gelinen dede-
lerden, büyük babalardan her biri; cet:
Bu vatan bize atalar›m›zdan kald›.
atabey
a. tar.
Baz› eski Türk devletlerinde,
özellikle Selçuklularda flehzadeleri e¤it-
mek ve ba¤›ms›z olarak bir eyaleti yö-
netmekle görevli vezir; atabek.
ataerkil
ön a. topb.
Erke¤in aile ve toplum
içinde üstün olmas›na dayanan:
ataerkil
toplum.
atak, -¤› (I)
ön a.
Sonucunu düflünmeden
her ifle at›lan, cesur, gözü pek:
Atak bir
çocuktu.
atak, -¤› (II)
a. Fr.
Ak›n, sald›r›.
atak yap-
mak
ak›n yapmak, hamle yap-mak, hü-
cum etmek, sald›rmak:
Yapt›klar› ilk
atak golle sonuçland›.
ata¤a kalkmak
ak›n yapmak için hareketlenmek, hücu-
ma kalkmak, hamle yapmak:
Son yüz
metrede ata¤a kalk›p yar›fl› birinci bitir-
di.
atalar sözü
a.
Atasözü.
atamak
(-i, -e)
Bir kimseyi bir göreve getir-
mek, bir yerde görevlendirmek, tayin
etmek:
Bakanl›k, beni bu kuruma mü-
dür olarak atad›.
atanmak
(-e)
Bir göreve getirilmek, bir
yerde görevlendirilmek, tayin edilmek:
Cumhuriyet Lisesine matematik ö¤ret-
meni olarak atanm›flt›.
atardamar
a. anat.
Kalbin sa¤ kar›nc›¤›n-
dan akci¤erlere kirli kan, sol kar›nc›¤›n-
dan di¤er organlara temiz kan tafl›yan
damar.
atasözü
a.
Y›llar boyunca geçirilen dene-
yimlere, yap›lan gözlemlere dayanan,
kimin söyledi¤i belli olmayan, halka mal
olmufl, kal›plaflm›fl, k›sa ve özlü söz;
atalar sözü:
“Geç olsun da güç olma-
aflikâr
atasözü
68
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 68