yordu. Fakat ben bunu düflünemedim; onun yan›na çimenlerin üstüne
oturdum.
– Tüfe¤in nerede duruyor? diye sordu Pat.
– Babam›n odas›nda.
– Dolab›na m› kilitlemifl?
– Hay›r, aç›kta duruyor. fiöminenin yan›ndaki masan›n üstünde...
– Öyleyse neden gidip alm›yorsun? Lord Fetherstone (Fed›rs-
ton)’un korulu¤unu bilirsin ya. O, flimdi burada de¤il. O korulukta, pek
çok kufl vard›r. Seni yakalayacak kimse olmaz. Hatta orada, yüzler-
ce tavflan›n bulundu¤unu da söylüyorlar. Hem tavflan avlaman›n zev-
kini de bilirsin...
Böylece saatlerce konufltu, ben de onu dinledim.
Ertesi sabah çok erken uyand›m. Evde ç›t ç›km›yordu. Gürültü ç›-
karmamaya çal›flarak, afla¤›ya inip babam›n odas›na girdim. Daha or-
tal›k iyice a¤armam›flt› bile. El yordam›yla, flöminenin yan›ndaki masa-
n›n üstünde duran tüfe¤imi al›p d›flar› ç›kt›m.
Doolan’la, o sabah buluflmak için sözleflmifltik. ‹çimde garip bir
duygu vard›. Geldi¤ime piflman olmaya bafllam›flt›m. Fakat geri dön-
meyi de erkekli¤ime yediremiyordum. Doolan’la bulufltuktan sonra;
onun nefleli kahkahalar›, tatl› öyküleri bütün s›k›nt›m› unutturdu.
Koru, av hayvanlar›yla doluydu. Burnumuzun dibinden bir tavflan
f›rl›yor; hemen bafl›m›z›n üstünden bir kufl havalan›yordu. Dolaflt›kça
av›n zevki art›yor, çantam›z gittikçe kabar›yordu.
Bir süre sonra, kahvalt› etmek için, bir a¤ac›n alt›na oturduk. Do-
olan, yapt›¤› son yaramazl›klar› anlat›yordu; ama, ben onu dinlemiyor-
dum. ‹çimdeki huzursuzluk yeniden bafl göstermiflti. Kahvalt›dan sonra
yine yola koyulduk. Bir ara, az ilerdeki çal›lardan havalanan bir kuflu
avlamak için, koflmaya bafllad›m. Tam bu s›rada, önüme iki adam ç›k-
t›.
– Hah! diye ba¤›rd›lar. Sonunda seni ele geçirdik. Lord Fethers-
tone’un kufllar›n› öldürürsün ha! Adamlar, kollar›mdan tutarak, geride
bekleyen bir adam›n önüne sürüklediler. Bu, Lord’un ta kendisiydi.
Sonra, elimdeki tüfe¤i al›p beni Lord’un evinde bir odaya kapatt›-
38