ALAfiIM
23
AKUPUNKTUR,
4000 y›ldan beri Çin’de birçok hastal›¤›n
tedavisinde ve vücuttaki a¤r›lar›n giderilmesinde kullan›lan es-
ki bir hekimlik yöntemi. Vücudun belli noktalar›na, alt›ndan ya
da gümüflten ince i¤nelerin bat›r›lmas›na dayan›r. Eskiden, aku-
punkturun, karfl›t güçler olarak tan›mlanan “yin” ve “yang” ara-
s›ndaki dengesizli¤i giderdi¤ine inan›l›rd›. Günümüzde de aku-
punkturun nas›l bir fizyolojik temele dayand›¤› kesin olarak bi-
linmemektedir. Çin’de hâlâ yayg›nl›¤›n› koruyan akupunktur, bir
anestezi yöntemi olarak Bat›’da da kullan›lmaktad›r.
AKUST‹K,
sesin meydana geliflini, iletilmesini ve etkilerini
ele alan bilim. Mühendislik akusti¤i, ses sistemlerinin ve mik-
rofon, kulakl›k, hoparlör gibi, bu sistemlerde kullan›lan parça-
lar›n tasar›m›yla ilgilenir. Müzik aletlerinin yap›m›nda da akus-
tikten yararlan›l›r. Akusti¤in en genifl uygulama alan›, tiyatro,
konser salonu gibi yerlerde sesin net ve yank›s›z duyulmas›n›
sa¤layacak mimarî biçimlerin oluflturulmas›d›r.
AKÜMÜLATÖR,
elektrik enerjisini kimyasal enerji biçi-
minde depo edip bu enerjiyi elektrik enerjisine dönüfltüren araç.
Akümülatör ya da k›saca akü, elektrotlar› kutuplanm›fl voltamet-
redir. Pile benzer ama boflald›¤›nda (deflarj) at›lmay›p yeniden
doldurularak (flarj) kullan›labilir.
AKYUVAR,
kan›n hücrelerinden biri, lökosit. Akyuvarlar, ka-
n›n k›rm›z› renkli alyuvarlar›ndan çok daha büyüktür. Çaplar› 20
mikronu bulur. Ayn› ana hücreden oluflan akyuvarlar, geliflme-
leri s›ras›nda görevleri ve biçimleri birbirinden farkl› olarak be-
yaz serinin hücrelerini oluflturur. Akyuvarlar lenf dü¤ümlerinde
ve kemik ili¤inde oluflur. Kan›n beyaz serisinde yer alan hücre-
ler çok çekirdekli akyuvarlar ve tek çekirdekli akyuvarlar olmak
üzere bafll›ca iki büyük grupta toplan›r. Çok çekirdekli akyuvar-
lar da içlerinde bulunan ufak taneciklerin boya al›fl biçimlerine
göre de¤iflik adlar al›rlar. ‹çlerinde ufak tanecikler bulunan ak-
yuvar hücreleri, yaln›z kemik ili¤inde oluflur. Vücutta mikroplu
hastal›k oldu¤u zaman akyuvarlar›n say›s› h›zla artar. Akyuvarla-
r›n bafll›ca görevi, vücudu mikroplara karfl› savunmakt›r. Akyu-
varlar›n s›n›rs›z olarak ço¤almas› sonucu oluflan hastal›¤a löse-
mi ya da kan kanseri denir. Kanda ço¤alan hücre tipine göre
hastal›¤a de¤iflik adlar verilir. Akyuvar say›s›nda artma ya da
azalma, akyuvar formülünde de¤iflmeler, birçok hastal›klar›n be-
lirtisi olarak doktorlara yol göstermekte oldu¤undan akyuvar
formülü, en çok istenen laboratuvar testleri aras›nda yer al›r.
ALABALIK,
Avrupa ve Türkiye tatl› sular›nda yaflayan, eti
turuncu renkte ve lezzetli, bir kemiklibal›k
(Salmo trutta).
Üstü lekeli olup uzunlu¤u 20-50 cm.’dir. 250 gramdan 2 kiloya
kadar olanlar› vard›r. Kabuklularla beslenen alabal›k, çok hare-
ketli ve y›rt›c›d›r. Türkiye’nin birçok akarsu ve göllerinde bulu-
nur. Yaflad›¤› sulara göre göl alas›, da¤ alas›, nehir alas› gibi
adlar al›r. ‹ri bafllar› ve a¤›zlar›, uzun gö¤üs yüzgeçleriyle som-
bal›klar›ndan ayr›l›r. Avlanmas› güç olan alabal›¤›n çeflitli türle-
ri Do¤u Karadeniz Bölgesi’nde, Ç›ld›r, Sapanca ve Abant gölle-
rinde, Uluda¤ yöresinde, Ege Bölgesi’nde görülür.
ALACAHÖYÜK,
Çorum’un Alaca ilçesine ba¤l› Haramözü
köyü yak›nlar›nda tarihöncesi devirlere ait bir yerleflim merkezi.
Bilinen en eski höyüklerden biridir. Burada ilk kaz› 1907’de ya-
p›ld›. As›l kaz›larsa 1935-1946 aras›nda Hamit Zübeyr Koflay ta-
raf›ndan Türk Tarih Kurumu ad›na gerçeklefltirildi. Kaz›lar, hö-
yükte dört kültür ça¤› yafland›¤›n› ve on befl yap› kat› bulundu-
¤unu ortaya ç›kard›. En altta yer alan IV. kültür ça¤› kalkolitik
özellikler gösterir. Burada ‹.Ö. 3200-2600 y›llar›na ait bak›r süs
eflyalar› vb. bulunmufltur. Daha üstte yer alan III. kültür ça¤› kat-
lar›nda, ‹.Ö. 2500-2100 y›llar›na ait oldu¤u san›lan 13 kral me-
zar›, bo¤a, geyik ve günefl simgelerinden oluflan günefl kursla-
r› ç›kar›lm›flt›r. ‹.Ö. 2000-1200 aras›na ait II. kültür ça¤› katlar›n-
da tap›nak ve ev kal›nt›lar›, Hitit plastik sanat›n›n örnekleri bu-
lunmufltur. I. kültür ça¤› diye nitelenen, höyü¤ün en üstünde
yer alan kattaysa Frigyal›lardan kalma buluntulara rastlanm›flt›r.
ALADA⁄LAR,
Do¤u Akdeniz k›y›lar› ile ‹ç Anadolu düzlük-
leri aras›nda, güneybat›dan kuzeydo¤uya do¤ru uzanan Orta To-
roslar’da da¤ s›ras›. Ayn› yönde uzanan Bolkar (güneybat›da) ve
Tahtal› da¤lar› aras›nda kal›r. En yüksek doru¤u, 3.756 m.’ye
ulaflan Demirkaz›k’t›r.
ALAETT‹N KEYKUBAT I
(?-1237 Kayseri), Anadolu
Selçuklu hükümdar›. Devleti, zaman›nda en parlak ça¤lar›ndan
birini yaflad› (hükümdarl›¤› 1220-1237). I. G›yasettin Keyhüs-
rev’in o¤ludur. Devri gerçekten Anadolu’nun en parlak, en gör-
kemli devirlerinden biri oldu. Daha hayattayken kendine “Ulu¤
Keykubat” denilmeye baflland›.
ALAETT‹N KEYKUBAT II
(1239-1254), Anadolu Sel-
çuklu hükümdar› (1246-1254). Babas› II. Keyhüsrev, dedesi I.
Keykubat’t›r. 7 yafl›nda veliaht oldu. Babas› ölünce (1246) II. ‹z-
zettin Keykavus tahta ç›kt›. Kardefli II. Rüknettin K›l›ç Arslan ile
anlaflamay›nca üç kardefl birden taht sahibi ilân edildi. Mo¤ol
han› Mengü’nün iste¤i üzerine Karakurum’a do¤ru yola ç›kan II.
Keykubat bu yolculu¤u tamamlayamadan öldü. Tarih kaynakla-
r› bu ölümü flüpheyle kaydeder.
ALAETT‹N KEYKUBAT III
(? - 1302, ‹sfahan), Anado-
lu Selçuklu hükümdar› (1298-1302). Feramurz’un o¤lu, II. ‹z-
zettin Keykavus’un torunudur. ‹lhanl› hükümdar› Mahmut Gazan
Han taraf›ndan Hemedan’da tutuklanan amcas› II. Mesut’un ye-
rine geçti (1298). Mo¤ollar›n Anadolu’da ç›kard›klar› kargaflaya
karfl› seyirci kald›. Gazan Han’›n emriyle ‹sfahan’a getirtildi ve
orada öldürüldü.
ALANYA KALES‹,
Alanya’da, Kandeleri Burnu’nda kale.
Romal› korsanlarca flato olarak yap›lm›flt›. 1220’de Selçuklu
Sultan› I. Alaettin Keykubat taraf›ndan zapt edildi; yeniden yap-
t›r›l›p geniflletildi. Kale 1472’de Osmanl›larca al›nd›. Kalenin
içinde Anadolu Selçuklular› ve Osmanl›lar zaman›ndan kalma
yap›lar da vard›r. Bunlar›n en önemlileri kale camisi, bedesten,
Bizansl›lara ait küçük bir kilise ve Alaettin Keykubat saray›n›n
kal›nt›lar›d›r. Ortas›nda bir sarn›ç bulunan kalenin kap›lar› kita-
belerle süslüdür. Do¤u surlar›yla k›y›y› çevreleyen surlar K›z›l-
kule adl› kulede birleflir.
ALAfiIM,
içinde en az bir metal bulunan, saf element hâlin-