HAREM
304
ve Makriköy’e (Bak›rköy) geldi. 23 Nisan 1909’da Hareket Ordu-
su komuta kademesinde önemli de¤ifliklikler oldu. Ordunun ba-
fl›na Yeflilköy’de Mahmut fievket Pafla, kurmay baflkanl›¤›na da
Berlin’den gelen Enver Bey (Pafla) geçti. Hareket Ordusu 24 Ni-
san sabah› ‹stanbul’a girdi ve o akflam 31 Mart Olay› denilen
ayaklanma tümüyle bast›r›ld›.
HAREM,
baz› ‹slâm ülkelerinde evlerin, konaklar›n, sarayla-
r›n içinde yaln›z kad›nlara, cariyelere, odal›klara ayr›lan bölüm.
Müslümanlara göre, kutsall›¤› dolay›s›yla yasaklanm›fl fley an-
lam›na gelirdi. ‹çinde Kâbe bulundu¤u için Mekke, Hz.Muham-
met’in türbesi bulundu¤u için de Medine haremdir ve ikisine
birden Haremeyn (iki harem) ad› verilir. Daha genel anlamda,
harem, “herkese aç›k olmayan yer” anlam›nda kullan›l›r. Haremi
bulunan konutlarda, yerlerde, hareme karfl›l›k yaln›zca erkekle-
re mahsus selâml›k denilen bir baflka daire de bulunur, harem
ve selâml›k ayr› ayr› yerlerde olurdu. Genellikle selâml›k alt kat-
ta, harem üst katta bulunurdu. Arada bulunan kap› her zaman
kapal› tutulur, anahtar› da evin beyinde bulunurdu. Eve gelen
erkek misafir, beyin selâml›¤›na al›n›rd›. Osmanl› Saray›’nda ha-
rem dairesi, harema¤alar›n›n gözetimi alt›ndayd›. Harema¤alar›-
n›n baflkan› k›zlara¤as›yd› ve bu gibi kimseler 16. yüzy›ldan
sonra devletin yüksek ve yetkili kiflileri aras›na girdiler.
HAREMA⁄ASI,
Osmanl› saraylar›nda harem dairesi so-
rumlusu had›m erkek. Harema¤alar›n›n tümü, had›m edilirlerdi.
Harem-selâml›k aras›nda hizmet görenlere had›ma¤as›, bunla-
r›n içinde, yaln›z haremin ifllerine bakanlara da harema¤as› de-
nirdi. Osmanl› saray›nda harema¤alar› siyah ve beyaz olmak
üzere iki türlüydü. Bunlar›n en büyü¤ü “k›zlara¤as›” da denilen,
siyah a¤ayd›. Do¤ulularda bu gibi kimselerden çok eskiden be-
ri yararlan›ld›¤› bilinmektedir. Eski Yunanl›larda da kad›nlar›n
hizmetinde harema¤alar› kullan›lm›flt›r. ‹ran’da, Hindistan’da ve
Çin’de de harema¤alar› vard›.
HARF,
bir dildeki temel sesleri (ünlü ve ünsüzleri) simgele-
yen yaz›l› biçim. Bugün Türkiye Türkçesi’nde 8’i ünlü (a, e, ›, i,
o, ö, u, ü), 21’i ünsüz (b, c, ç, d, f, g, ¤, h, j, k, l m, n, p, r, s, fl,
t, v, y, z) olmak üzere 29 harf vard›r. Harf, sesin yaz›daki iflaret-
leridir. Harfler anlams›zd›rlar. Baflka harf ya da harflerle birlefl-
medikçe pek anlam ifade etmezler. Birleflen seslerden hece ve
hecelerden de anlaml› sözcükler meydana gelir.
HARF DEVR‹M‹,
Türkiye Türkçesinin yaz›m› için Arap
harflerinden Lâtin harflerine geçilmesi. Bu uygulama, 1 Kas›m
1928’de “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakk›nda Kanun” ad-
l› yasan›n kabul edilmesiyle bafllad›. Yasada, 1 Aral›k 1928’den
itibaren kitap d›fl›ndaki tüm yay›nlar›n, 1 Ocak 1929’dan sonra
kitaplar›n da yeni Türk alfabesiyle bas›lmas› öngörülüyordu. Es-
ki harflerin ö¤retimde kullan›lmas›n› yasaklan›yordu. Lâtin kö-
kenli Türk alfabesini ilk kez Mustafa Kemal (Atatürk), ‹stanbul
Gülhane Park›’nda 24 Kas›m 1928’de halka tan›tt› ve ilk dersi
verdi. Harf devrimi’nden sonra, yeni Türk harfleriyle okuma ve
yazmay› yayg›nlaflt›rmak için millet mektepleri aç›ld›. Bu çaba-
lar›n sonucunda 1935’te Türkiye’de okur-yazarl›k oran› % 25’e
ç›kt›. Harf Devrimi, Cumhuriyet’in ilân›ndan sonra gerçeklefltiri-
len en önemli reformlardan biriydi. Türkiye’nin e¤itim ve yay›n-
c›l›k alan›nda Bat›’ya yönelmesinde önemli bir etken oldu.
HAR‹TA,
co¤rafî olgular›n da¤›l›m›n› bir plan içinde gösteren
çizimlere verilen ad. Yunanca “harta” sözcü¤ünden türetilmifltir.
Haritalar çeflitli konularda ve çeflitli ölçeklerde haz›rlanm›fl ola-
bilir. Bunlar, deniz haritas›, astronomi haritas›, derinlik haritala-
r›, magnetik haritalar, topografik haritalar, co¤rafya haritalar› di-
ye s›n›flara ayr›labilir. Yeni Ça¤’a geçiflle birlikte yeni yerlerin
keflfedilmesi haritac›l›¤a canl›l›k getirdi. Deniz ulafl›m›n› kolay-
laflt›rmak amac›yla ilk haz›rlanan harita taslaklar› Akdeniz ve
çevresiyle Atlas Okyanusu k›y›lar›n› içine alan haritalar olarak
bilinmektedir. Bu anlamda en bilinen harita tasla¤› Piri Reis ta-
raf›ndan, 1525 y›l›nda haz›rlanm›fl olan “Kitab-› el-Bahriyye”
ad›n› tafl›yan›d›r. Bu harita Akdeniz k›y›lar›n› gösterir. Daha son-
ralar›, yine Piri Reis taraf›ndan bir dünya haritas› çizilmifltir.
Türkiye’de bu konudaki ilk ciddî giriflimler II. Meflrutiyet’in ilâ-
n›yla gerçekleflmifltir.
HAR‹ZM‹, Ebu Abdullah Muhammet bin Musa
(?, Harizm - 850, ?), Türk as›ll› bilim adam›. Cebir biliminin ku-
rucusudur. Do¤du¤u yerden ayr›l›p Ba¤dat’a geçmifl, burada üne
kavuflmufltur. En önemli yap›t› “Hisab-ül Cebr ve’l-Mukabe-
le”dir. Bu kitab›n ad›ndaki “cebir” kelimesi, bat› dillerinde “Al-
gebre”, “Algebra” flekillerini alm›flt›r. Trigonometrinin gerçek
kurucusunun da Harizmi oldu¤u kabul edilir. Astronomiye ait
çok de¤erli yap›tlar da vermifltir. Halife Memun’un emriyle bir bi-
lim kuruluna baflkanl›k etmifl, bu kurulla beraber “Kitab Suret’ül
Arz” ad›yla yazd›¤› kitap astronomide ileri bir ad›m say›lm›flt›r.
HAR‹ZMfiAHLAR,
Büyük Selçuklu ‹mparatorlu¤u’nun
Harizm Valisi Kutbettin Muhammet bin Anufl-Tigin taraf›ndan
kurulan Türk hanedan› ve bu hanedan›n yönetti¤i Türk devleti.
Gazneliler gibi, bu hanedan› da kuran, Türk köle askerleridir.
T›pk› Gazneliler gibi bu devlet de hanedan›n Türk olmas› d›fl›n-
da ulusal bir temelden yoksundu. Gazneliler, O¤uz darbesiyle
bir anda nas›l y›k›ld›larsa Harizmflahlar da Cengiz’in darbesiyle
bir anda yok oldular. Harizmflahlar sülalesinin bilinen ilk atas›
Anufl-Tigin baz› kaynaklara göre O¤uzlar›n Be¤dili afliretine
mensuptur. Selçuklu saray›nda önemli bir görev yüklenmiflti,
ayn› zamanda Harizm’in gelirini toplamakla görevli (Tafltdar) idi.
Ölümünden sonra o¤ullar›ndan Kutbettin Muhammet, Harizm-
flah unvan› ile Harizm valisi tayin edildi. Muhammet, Harizm ül-