555
        
        
          
            Lâtife Han›m
          
        
        
          LÂT‹FE HANIM
        
        
          Gazi Mustafa Kemal ile Lâtife Han›m’›n evlilikleri hususunda,
        
        
          olaylar› en yak›ndan bilenlerden biri olan K›l›ç Ali, hat›ralar›nda
        
        
          flunlar› yazm›flt›r:
        
        
          «Gazi ile Lâtife Han›mefendi’nin evlenme ve ayr›lmas› hâdise-
        
        
          sinde as›l talihsizlik, iki mizac›n, yarad›l›fl› itibariyle birbirine uya-
        
        
          mamas›nda olmufltur. Lâtife Han›mefendi, Gazi Mustafa Kemal ile
        
        
          evlendikten sonra onu, bütün milletin mal› bir adam oldu¤unu unu-
        
        
          tarak, tamamen kendisine hasretmek istemifl, hattâ zaman zaman
        
        
          tahakkümü and›r›r haller alm›fl ve bu haller neticede Gazi’yi müfl-
        
        
          kül durumlara düflürerek ayr›lmak karar›n› vermekte muztar b›rak-
        
        
          m›flt›r. Latife Han›mefendi, kad›n olarak, zevcini tamamen kendisi-
        
        
          ne ait görmekte haks›z m›yd›? Kad›n olarak, kendi bak›m›ndan bel-
        
        
          ki hakl› idi. Fakat Gazi Mustafa Kemal’in kar›s› olarak, onun mille-
        
        
          te mal olmufl bir adam oldu¤unu da düflünmesi gerekirdi. Esasen
        
        
          Lâtife Han›mefendi’nin evlenmesini ve ayr›lmas›n› bugün mevzu-
        
        
          ubahis ediflimizde hâkim olan as›l sebep de Gazi Mustafa Kemal’in
        
        
          milletin mal›, tarihe intikal etmifl bir varl›k, dünya ölçüsünde bir
        
        
          flahsiyet olmas› de¤il midir? T›pk› tarihteki birçok hükümdarlar›n
        
        
          ve millet fleflerinin hayatlar›na kar›flan, mahremiyetlerine giren
        
        
          kad›nlar gibi, Lâtife Han›mefendi de Mustafa Kemal’in kar›s› olarak
        
        
          hayat›n›n bir devresinde onunla evlenmifl ve ayr›lm›fl bir parça hâ-
        
        
          linde, tarihe intikal etmifltir.
        
        
          Fakat as›l hayret edilecek hâdise fludur ki, Lâtife Han›mefen-
        
        
          di izdivac›nda, Gazi’nin millete ait oldu¤u noktas›na karfl› kay›ts›z
        
        
          davran›rken, ayr›ld›ktan sonra onun büyük ad›na karfl› sayg›n›n
        
        
          azamî derecesine yükselmifltir.»
        
        
          Kaynak : Ali K›l›ç, Milliyet, 8 Aral›k 1951.
        
        
          Lâtife Han›m
        
        
          «Mustafa Kemal Pafla, o akflam çok nefleliydi. Lâtife Han›m is-
        
        
          minde bir kad›nla tan›flm›flt›:
        
        
          “Bu küçük han›m sizden hocam diye bahsediyor” dedi. Sonra
        
        
          kolejde bir sene kalm›fl oldu¤unu ve son zamanlarda hukuk dersle-
        
        
          rini takip etti¤i Fransa’dan dönmüfl oldu¤unu ö¤rendim.
        
        
          Mustafa Kemal Pafla kula¤›ma f›s›ldad›:
        
        
          “Boynunda küçük bir çerçevede benim resmim var” dedikten
        
        
          sonra, sevinçle gülmeye bafllad›. Bu genç han›m, paflay› evine da-
        
        
          vet etmiflti. Pafla, onun kendisine âfl›k oldu¤unu tahayyül ediyor-
        
        
          du. Gerçi, o günlerde ‹zmir’deki her kad›n›n gö¤sünde Mustafa Ke-
        
        
          mal Pafla’n›n bir resmi varsa da Pafla’n›n bu duygulan›fl› kendi üze-
        
        
          rinde iyi bir etki yapaca¤›na inand›¤›m için memnun oldum.”
        
        
          (………)
        
        
          “Ay›n on sekizinde Lâtife Han›m, ‹smet Pafla’y›, gazetecileri
        
        
          ve beni ‹zmir zaferini kutlamak için evine ça¤›rd›. Beni oraya Mus-
        
        
          tafa Kemal Pafla otomobilinde götürürken, hep Lâtife Han›m’dan
        
        
          bahsediyorduk. Sesinde, nihayet Mustafa Kemal Pafla’n›n bir yuva
        
        
          kurmak için haz›rland›¤›n› belirten bir fley vard›. Ba¤l›l›¤› çok sami-
        
        
          mî görünüyordu.
        
        
          Nihayet, koyun mavi sular›na bakan hofl bir bahçenin önüne
        
        
          geldik. Evin verandas›na götüren merdivenler sarmafl›k ve mor
        
        
          salk›mlarla süslüydü. Merdivenin bafl›nda siyahlar gidinmifl, ufak
        
        
          tefek bir han›m bizi bekliyordu. O zaman Lâtife Han›m’›n yirmi dört
        
        
          yafl›nda oldu¤unu biliyordu. Fakat, tavr› daha olgundu. Hâlinde ve
        
        
          selâm veriflinde, eski dünyan›n a¤›rbafll›l›¤› vard›. Sosyete k›zlar›-
        
        
          n›n gösterifli hiç yoktu. Bafl›na sarm›fl oldu¤u siyah örtünün orta-
        
        
          s›nda yüzü çok hofltu. ‹nce dudaklar›nda büyük bir irade sezilmek-
        
        
          teydi. Çok güzel ve zeki gözleri vard›. Bu kahverengi gözlerin et-
        
        
          raf›na saçt›¤› ›fl›k çok çekiciydi.
        
        
          Mustafa Kemal Pafla, bir süre ortadan kaybolduktan sonra,
        
        
          beyaz bir kostümle geldi. Mavi gözleri p›r›l p›r›l yan›yor ve önü-
        
        
          müzde haz›rlanm›fl olan içki sofras›na bak›yordu. Lâtife Han›m da,
        
        
          yan›mda oturuyor, hayran hayran Mustafa Kemal Pafla’ya bak›yor-
        
        
          du. O akflam› flenlendiren olay, bu iki kifli aras›ndaki aflk bafllang›-
        
        
          c›yd›. Pafla dedi ki:
        
        
          “‹zmir zaferini tesit ediyoruz. Siz de bizimle içersiniz.”
        
        
          “Ben ömrümde a¤z›ma rak› koymad›m. fiampanya ile ben de
        
        
          kutlayabilirim.”
        
        
          Mustafa Kemal Pafla rak› kadehini dudaklar›na götürürken,
        
        
          eliyle beni göstererek dedi ki:
        
        
          “Han›mefendinin huzurunda ilk defa olarak içiyorum.”
        
        
          Ben de flampanyay› dudaklar›ma götürerek onlara saadet te-
        
        
          menni ettim. Lâtife Han›m da yaln›z flampanya içti.
        
        
          O akflam, sade Mustafa Kemal Pafla’n›n sözlerini dinleyerek
        
        
          geçirdik. En çok, sevmifl oldu¤u Selânik hayat›ndan ve muhtelif
        
        
          cephelerdeki olaylardan bahsediyordu. ‹lk defa olarak da, kimse
        
        
          ile alay etmedi. Hatta Millî Mücadele’ye hizmeti geçmifl olan ve
        
        
          kendisinin sevmedi¤i adamlar› bile övdü.
        
        
          O akflam beni ‹smet Pafla karargâha götürdü.
        
        
          “Lâtife Han›m’› nas›l buldunuz?”
        
        
          “Çok cazip.»
        
        
          Kaynak : Halide Edip Ad›var, Türk’ün Ateflle ‹mtihan›, Atlas Kitabevi, (4. Bas›m),
        
        
          ‹stanbul 1975, s.254.
        
        
          
            Lâtife Han›m’›n 29 Ocak 1923
          
        
        
          
            tarihli evlilik belgesi.
          
        
        
          
            Atatürk’ün efli Lâtife Han›m
          
        
        
          
            (9 Eylül 1924)
          
        
        
          
            Lâtife Han›m’›n, Atatürk’ün
          
        
        
          
            baflyaveri Salih Bozok’a
          
        
        
          
            gönderdi¤i mektup.