567
        
        
          
            Lozan Antlaflmas›
          
        
        
          anlafl›lmaz bir zihniyet belirmifl... ‹smet Pafla’n›n Ankara’ya gelip, Hü-
        
        
          kûmet’le ve Meclis’le temas etmeden önce, benimle buluflup görüfl-
        
        
          mesi sak›ncal› say›lm›fl... Böyle bir görüflmeyi kötüye yoranlar olur-
        
        
          mufl... Bu hususu bana yazan, Hükûmet Baflkan› bulunan Rauf Bey’di.
        
        
          Tabiat›yla bu yaz›ya önem vermedim. Aksine, ‹smet Pafla ile bir an
        
        
          önce görüflebilmek için, gezilerimizi Eskiflehir’de buluflabilecek fle-
        
        
          kilde ayarlatt›m. Ankara’ya geliflimizden sonra, ‹smet Pafla kabinede
        
        
          durumu aç›klad› ve yeni bir talimat istedi.
        
        
          Meclis’in görüflünü alma gere¤i duyuldu. Konu Meclis’e getirildi. Mec-
        
        
          lis’te bu konu üzerinde günlerce ve günlerce süren görüflme ve tar-
        
        
          t›flmalar yap›ld›.
        
        
          Anlafl›ld›¤›na göre, muhalifler, Delegeler Heyetimize ve ‹smet Pa-
        
        
          fla’ya amans›z düflman kesilmifllerdi. Sözde, bar›fl olmuflken, ‹smet
        
        
          Pafla yapmam›fl, geri dönmüfl... Delegeler Heyeti, Bakanlar Kuru-
        
        
          lu’nun talimat›na ayk›r› hareket etmifl...
        
        
          27 fiubat 1923 gizli oturumunda bafllayan sald›r›lar, 6 Mart 1923 gü-
        
        
          nüne kadar fliddetli ve heyecanl› bir flekilde devam etti. Tart›flmala-
        
        
          ra, bafl›ndan sonuna kadar ben de kat›lmak zorunda kald›m. Muhalif-
        
        
          ler, âdeta ne istediklerini bilmez bir durumdayd›lar. Meclis’in olumlu
        
        
          veya olumsuz bir karar vermesi imkâns›zlaflt›. Bizim aç›k olarak an-
        
        
          lad›¤›m›z fluydu ki, muhalifler, bar›fl konusunu, Meclis’te ihtiraslar›na
        
        
          vas›ta yapmak istiyorlard›. Efendiler, baz› bas›n çevreleri de, bu ihti-
        
        
          raslar› flafl›lacak derecede ve ateflli bir flekilde, alabildi¤ine körüklü-
        
        
          yorlard›. Bu ruh hâli içinde bulunan bir Meclis’le, bar›fl konusunu bir
        
        
          sonuca ba¤laman›n güç olaca¤›n› görmek tabiî, fakat üzücü idi.
        
        
          Meclis’te yapt›¤›m genel aç›klamalarla, durumun her noktas›n› söy-
        
        
          ledim. Bütün ihtimallerden söz ettim. ‹tilâf Devletleri delege heyetle-
        
        
          rinden baz›lar›n›n memleketlerine dönünce verdikleri demeçleri ger-
        
        
          çek say›p, temel alarak, Delegeler Heyetimize hücum etme politika-
        
        
          s›n›n be¤enilecek bir fley olmad›¤›n› söyledim. Delegeler Heyetimizi
        
        
          dinlemek, onun söyleyeceklerine inanmak ve durumu ona göre de-
        
        
          ¤erlendirmek gerekti¤ini bildirdim.
        
        
          Delegeler Heyetimizin, Hükûmet’in vermifl oldu¤u talimata ayk›r› ha-
        
        
          reket edip etmedi¤ini söylemek yetkisinin, Meclis’te haz›r bulunan
        
        
          Hükûmet üyelerine ait oldu¤unu söyledim.
        
        
          Sonunda, dedim ki, “Delegeler Heyeti, Hükûmete karfl› sorumludur.
        
        
          Meclis, Hükûmet’e yeni bir yön vermek zorundad›r. Bu yön çerçeve-
        
        
          sinde, Hükûmet, Delegeler Heyeti’ne özel bir talimat verir. Meclis’in
        
        
          ayr›nt›larla u¤raflmas›na gerek yoktur ve u¤raflamaz da.”
        
        
          Verilecek yönle ilgili görüflümü de flöyle ifade ettim: “fiimdilik Musul
        
        
          meselesinin ertelenmesinden söz etmemek üzere ve fakat idarî, si-
        
        
          yasî, malî, iktisadî ve di¤er konularda millet ve memleketin haklar›-
        
        
          n› ve istiklâlini tam ve güvenilir bir flekilde elde etmek ve düflman-
        
        
          dan kurtar›lm›fl olan topraklar›m›z›n kesin olarak boflalt›lmas›n› flart
        
        
          koflmak esast›r.”
        
        
          Düflüncelerime flunu da ilâve ettim ki: “Delegeler Heyetimiz, kendisi-
        
        
          ne verilen görevi tamamen ve mükemmel bir flekilde yerine getir-
        
        
          mifltir. Milletimizin ve Meclis’imizin flerefini korumufltur. E¤er bar›fl
        
        
          konusunda iyi bir sonuç almak istiyorsak, Delegeler Heyeti’ne Meclis
        
        
          taraf›ndan da manevî güç verilerek çal›flmalar›na devam ettirilmek
        
        
          gerekir. Böyle hareket ederseniz, bir bar›fl dönemine girmenin müm-
        
        
          kün oldu¤undan ümitlenebiliriz.”
        
        
          Meclis’in, bu konu üzerindeki tart›flmalar› durdu. Fakat, muhalifler,
        
        
          hücum için yeni sebepler yaratmaktan bir türlü kendilerini alam›yor-
        
        
          lard›.
        
        
          (.........)
        
        
          
            Lozan Konferans›’n›n ‹kinci Safhas› ve Yeni Seçimlerde
          
        
        
          
            Milletin Gösterdi¤i Uyan›kl›k
          
        
        
          Efendiler, Lozan Konferans›, 23 Nisan 1923’te yeniden topland›. Dele-
        
        
          geler Heyetimiz Lozan’da yeniden bar›fl› sa¤lamaya çal›fl›rken, ben
        
        
          de yeni seçimler ile meflgul oluyordum.
        
        
          (.........)
        
        
          24 Temmuz 1923’te, Lozan’da imza edilen antlaflma, 24 A¤ustos
        
        
          1923’te Meclis’te onayland›.
        
        
          
            Mondros Ateflkes Antlaflmas›’ndan Sonra Türkiye’ye
          
        
        
          
            Yap›lan Dört Bar›fl Teklifi Aras›nda Bir Karfl›laflt›rma
          
        
        
          Efendiler, Mondros Ateflkes Antlaflmas›’ndan sonra, düflman devlet-
        
        
          ler taraf›ndan Türkiye’ye dört defa bar›fl flartlar› teklif edilmifltir.
        
        
          Bunlar›n birincisi, Sévres tasla¤›d›r. Bu taslak hiçbir görüflmenin ürü-
        
        
          nü olmay›p ‹tilâf Devletleri taraf›ndan Yunan Baflvekili Mösyö Veni-
        
        
          zelos’un da kat›lmas›yla düzenlenmifl ve Vahdeddin’in hükûmeti ta-
        
        
          raf›ndan 10 A¤ustos 1920’de imza edilmifltir.
        
        
          (………)
        
        
          ‹tilâf Devletleri’nce Türkiye’ye kabul ettirilmesi düflünülen esaslar
        
        
          ile, Milli Mücadele sayesinde ulafl›lan sonucu aç›kça gözler önüne se-
        
        
          rebilmek için, bu dört türlü teklif aras›nda en önemli noktalar› içine
        
        
          alacak flekilde k›sa bir karfl›laflt›rma yapmay› yararl› sayar›m.
        
        
          
            I. S›n›rlar
          
        
        
          
            a) Trakya s›n›r›:
          
        
        
          
            Sévres’de:
          
        
        
          Çatalca hatt›ndan biraz ileride bulunan Podima - Kalikrat-
        
        
          ya hatt›.
        
        
          Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemifltir.
        
        
          
            Mart 1922 teklifinde:
          
        
        
          Tekirda¤ bize, Babaeski K›rkkilise (K›rklareli)
        
        
          ve Edirne Yunanl›lara kalacak flekilde bir hat.
        
        
          
            Lozan’da:
          
        
        
          Karaa¤aç da bizde olmak üzere Meriç hatt›.
        
        
          
            b) ‹zmir bölgesi:
          
        
        
          
            Sévres’de:
          
        
        
          Bu bölgenin s›n›rlar› Kufladas›, Ödemifl, Salihli, Akhisar ve
        
        
          Kemer iskelesine az çok yak›n yerlerden geçmektedir.
        
        
          Bu bölge, Türk hâkimiyetinde kalacak, fakat Türkiye, bu hâkimiyetini
        
        
          kullanma hakk›n› Yunanistan’a devredecek. Türk hâkimiyetinin belir-
        
        
          tisi olarak, ‹zmir flehrinin d›fl istihkamlar›ndan birinde Türk bayra¤›
        
        
          bulunacak. Bir bölge meclisi toplanacak ve befl y›l sonra bu meclis,
        
        
          bu bölgenin sürekli olarak Yunanistan’a kat›lmas›na karar verebile-
        
        
          cekti.
        
        
          
            Mart 1921 teklifinde:
          
        
        
          ‹zmir flehri Türk hâkimiyetinde kalacak, ‹zmir
        
        
          flehrinde bir Yunan kuvveti bulunacak ve ‹zmir bölgesinin geri kalan
        
        
          yerlerinde, çeflitli unsurlar›n nüfus oranlar›na göre oluflturulacak bir
        
        
          jandarma birli¤i görev alacak ve buna ‹tilâf Devletleri’nin subaylar›
        
        
          komuta edecek.
        
        
          Yönetim ifllerinde de yine ayn› nüfus oran› göz önünde bulundurula-
        
        
          cak, bölgenin Milletler Cemiyeti’nce tayin edilecek bir Hristiyan vali-
        
        
          si olacak, bunun yan›nda seçim yoluyla kurulmufl bir meclis ile bir
        
        
          dan›flma kurulu bulunacak. Valilikçe, Türkiye’ye gelir art›fl›na göre
        
        
          ayarlanacak bir vergi konacak; bu antlaflma befl y›l süre ile geçerli
        
        
          
            ‹smet Pafla (‹nönü), Lozan’da antlaflmay› imzalarken (24 Temmuz 1923, saat 15.09).
          
        
        
          ▲