592
        
        
          
            Mandac›l›k
          
        
        
          ¤iz?’ tarz›nda birtak›m görüfller ileri sürüyorlar. Onun için, her fleyden
        
        
          önce mandan›n ne oldu¤u anlafl›lmal›d›r. Bununla birlikte daha man-
        
        
          dadan söz etmeden önce, düflünceleri g›c›klayan bu raporda, bu de-
        
        
          yimin ne flekilde anlafl›lm›fl oldu¤unu bilmek gerekir. Faz›l Pafla Haz-
        
        
          retleri, ‘ba¤›ms›zl›¤› korumak flart›yla manda’ buyuruyorlar. Hâmi Be-
        
        
          yefendi taraf›ndan verilmifl olan rapor iki bölüme ayr›l›yor. Bir gerek-
        
        
          çe bölümü var, ondan sonra bir de mandan›n ne oldu¤unu anlatan bö-
        
        
          lüm var. Manda meselesini buradaki görüfl aç›lar›ndan de¤erlendire-
        
        
          bilmek için önce bir noktay› anlamak isterim. Bu rapor metni genel
        
        
          kurulda görüflülmeye sunulmufl mudur, sunulmam›fl m›d›r?”
        
        
          ‹smail Faz›l Pafla: “Yanl›fl anlafl›ld›¤› için biz üçümüz (Faz›l Pafla, Be-
        
        
          kir Sami ve Hâmi Bey’ler) bu raporu geri çekiyoruz. Hiç verilmemifl
        
        
          sayd›k” dedi (bu raporun müsveddesi de, temize çekilmifli de kendi-
        
        
          lerinde kalm›flt›r).
        
        
          Baflkanl›ktan - “Rapor geri al›nm›flt›r” dedim. Raporun geri al›nm›fl
        
        
          olmas›na ra¤men, söz alan Refet Bey, zab›tlarda befl-alt› sayfa yer
        
        
          tutan özentili bir konuflma yapt›. Bu konuflmadan, zab›tlara dayana-
        
        
          rak oldu¤u gibi ald›¤›m baz› cümleler, hatibin maksad›n› aç›klamaya
        
        
          yetecektir, san›r›m.
        
        
          Refet Bey diyordu ki: “Bizim, Amerika mandas›n› tercih etmekten
        
        
          maksad›m›z, bütün toplumlar› kendine tutsak eden, kalpleri, vicdan-
        
        
          lar› söndüren ‹ngiliz mandas›ndan kurtulmak ve sakin milletlerin vic-
        
        
          danlar›na sayg›l› olan Amerika’y› kabul etmektir. Yoksa as›l ifl para
        
        
          meselesi de¤ildir. … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … …
        
        
          … … … … … … … … … … … … … … … … Söz olarak, manda ile ba¤›ms›zl›k
        
        
          birbirine engel olan fleyler de¤ildir: Yaln›z, e¤er biz gerçekte güçlü
        
        
          olmayacak olursak, iflte o zaman mandan›n alt›nda eziliriz ve o za-
        
        
          man manda bizim için ba¤›ms›zl›¤›m›z› yok edici bir unsur olur. Bir
        
        
          de diyelim ki, biz d›flar›da ve içeride tam bir ba¤›ms›zl›k isteriz. An-
        
        
          cak, acaba hemen kendi bafl›m›za yapabilecek miyiz, yapamayacak
        
        
          m›y›z? Ondan da önce, acaba bizi kendi bafl›m›za b›rakacaklar m›, b›-
        
        
          rakmayacaklar m›? Bunu düflünelim. Buras› bir gerçektir ki, bugün
        
        
          bizi ‹ngiltere, Fransa, ‹talya ve Yunanistan, aralar›nda bölüflmek isti-
        
        
          yorlar; Ancak, e¤er biz bugün bu devletin kefilli¤i alt›nda bir bar›fl
        
        
          antlaflmas› yapacak olursak, ileride, uygun flartlar alt›na girer gir-
        
        
          mez hemen döner ve kendi yarar›m›z› sa¤lar›z. Fakat, e¤er olumsuz
        
        
          bir durum ortaya ç›kacak olursa, acaba büsbütün heder etmifl olma-
        
        
          yacak m›y›z? … …  … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … …
        
        
          … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … Herhalde bir
        
        
          Amerikan kefilli¤ini kabul etmek zorunday›z. Yirminci yüzy›lda, befl
        
        
          yüz milyon lira borcu, harap bir memleketi, pek verimli olmayan bir
        
        
          topra¤› ve ancak on onbefl milyon lira geliri olan bir millet için, bir
        
        
          d›fl dayanak olmaks›z›n yaflamak imkân› olamaz; e¤er bundan sonra
        
        
          da bu durumumuzda kal›r ve d›flar›dan bir destekle kalk›namayacak
        
        
          olursak, belki de ileride, Yunanistan’›n sald›r›lar›na karfl› bile kendi-
        
        
          mizi savunamay›z...
        
        
          Allah korusun, e¤er ‹zmir, Yunanistan’da kalsa ve aram›zda bir savafl
        
        
          ç›ksa, düflman›m›z, Yunanistan’dan vapurlarla asker getirebilece¤i
        
        
          halde, acaba biz Erzurum’dan hangi demiryollar› ile ulaflt›rmam›z› sa¤-
        
        
          layabilece¤iz. O halde, Amerikan mandas› her fleyden önce bir kefil ve
        
        
          yard›mc› bulmak için gereklidir.” Hatip, sözlerini flu cümle ile bitirdi:
        
        
          “E¤er sunmufl oldu¤um bu aç›klamalarla ilerideki görüflmeler için bir
        
        
          girifl yapabildimse ne mutlu.”
        
        
          Efendiler, bu parlak ve ustal›kl› nutkun, dinleyenlerin düflünce ve gö-
        
        
          rüflleri üzerinde yapabilece¤i yan›lt›c› etkinin derecesini kolayl›kla
        
        
          takdir buyurursunuz. Zihinlerin, bunun ard›ndan gelebilecek ayn› gö-
        
        
          rüflteki hatiplerin konuflmalar›yla büsbütün zehirlenmesine meydan
        
        
          vermemek ve kendilerini özel olarak ayd›nlat›p yol göstermeye f›rsat
        
        
          bulabilmek için, derhal, “On dakika dinlenelim efendim” diyerek oturu-
        
        
          ma ara verdim (Saat: 17.30).
        
        
          Efendiler, bu nutkun son cümleleri üzerinde dikkatle durulmaya de¤er.
        
        
          Refet Beyefendi, Yunanl›lar’›n ‹zmir’i iflgalini geçici say›yor ve savafl
        
        
          hâlinde oldu¤umuzu kabul etmiyor. Yunanl›lar ‹zmir’de kal›r da savafl
        
        
          durumuna girilirse bafla ç›kamayaca¤›m›z görüflünde bulunuyor.
        
        
          Bundan sonraki oturumda, Bursa temsilcilerinden Ahmet Nuri Bey,
        
        
          manda aleyhinde uzun bir konuflma yapt›. Hâmi Bey, buna daha uzun
        
        
          bir konuflma ile cevap verdi ve gerçekten de pek uzun olan konufl-
        
        
          mas›n›n sonlar›na do¤ru, anlatt›klar›n› flu bilgilerle do¤ruluyordu:
        
        
          “Fakat, flimdi biraz da iflin kesin bildi¤im bir yan›ndan söz edece¤im.
        
        
          Konunun bu safhas›nda, ilgili zat ile flahsen ba¤lant› kurmufl oldu-
        
        
          ¤um için, sözlerim tahminî de¤ildir; kesin bilgilere dayan›yor. ‹stan-
        
        
          bul’dan hareket etmeden önce, eski Sadrazam ‹zzet Pafla Hazretle-
        
        
          ri’ni ziyarete gitmifltim. Herhalde bir manda ihtiyac›nda oldu¤umuza
        
        
          kendileri de inan›yorlard›. Bendenizden de bu konudaki düflüncemi
        
        
          sordular, ben de düflündüklerimizi arz ettim. Birkaç gün sonra ben-
        
        
          denizi ça¤›rt›p flu meseleyi aç›klad›lar: Suriye ve Adana bölgesinde
        
        
          dolaflt›ktan sonra, ‹stanbul’a gelip siyasî partilerin görüfllerini ö¤-
        
        
          renmeye çal›flan Amerikan Araflt›rma Komisyonu üyeleri, ‹zzet Pa-
        
        
          fla’y› kona¤›nda ziyaret ederek, Anadolu’daki millî teflkilât›n Türk
        
        
          milletini temsil etti¤i inanc›nda olduklar›n› ve paflay› da (yani ‹zzet
        
        
          Pafla’y›) bu iflin öncüsü bildiklerini söylemifller ve “E¤er siz Erzurum
        
        
          ve Sivas Kongrelerine Amerikan mandas›n› istettirecek olursan›z,
        
        
          Amerika da Osmanl› mandas›n› kabul edecektir.” demifller. Pafla, bu-
        
        
          nu bendenize aç›klad›ktan sonra, bu milletin bir harbe daha gücü
        
        
          kalmad›¤›ndan ve herhalde böyle bir çareye baflvurmak zorunda kal-
        
        
          d›¤›m›zdan söz etti ve Sivas’a gitti¤im zaman oradakilere bu durumu
        
        
          anlatmakl›¤›m› tavsiye buyurdu. ‹zzet Pafla’n›n inanc› da, bu flekilde
        
        
          istenecek bir mandan›n yüzde doksan kabul ihtimalinin bulundu¤u
        
        
          ve yaln›z bizim için birtak›m flartlar ileri sürmenin zarurî oldu¤u
        
        
          merkezindedir. Hatta Pafla, Amerika için milletin iste¤ine dayanma-
        
        
          yan bir manday› kabul etmek mümkün olmad›¤›ndan, kongremiz ta-
        
        
          raf›ndan gösterilecek iste¤in Avrupa devletlerine karfl› Amerika le-
        
        
          hinde bir dayanak noktas› olaca¤›n› da söyledi. Bendeniz bu mesele-
        
        
          yi ‹stanbul’dan flifre ile Erzurum’da Rauf Bey’e bildirdim. “Manda’n›n
        
        
          kendinden çok, ad›na karfl› ç›kanlar bofluna telâfllan›yorlar; kelime-
        
        
          nin önemi yoktur. Önem, iflin gerçe¤inde ve niteli¤indedir. Manda al-
        
        
          t›na girdik demeyelim de isterlerse ‘varl›¤›n› ebedî olarak sürdüre-
        
        
          cek devlet (devlet-i ebed-müddet) olduk’ diyelim.
        
        
          Bu son söze cevap verenler aras›nda, Husrev Sami Bey’in flu sözleri
        
        
          iflitildi: “Fakat bizim bu çal›flmalardan bekledi¤imiz, kendimizi savun-
        
        
          mak suretiyle ebedî olarak varl›¤›n› koruyacak bir millet (millet-i
        
        
          ebed-müddet) oldu¤umuzu ispat etmektir!” Hâmi Bey, buna, düflün-
        
        
          cesinde bir geriye dönüfl sezgisi uyand›racak flekilde cevap verirken,
        
        
          Kara Vas›f Bey söz ald› ve o günkü toplant›n›n sonuna kadar konufl-
        
        
          tu. Vas›f Bey’in uzun sözlerinin özetini, zab›tlara oldu¤u gibi geçmifl
        
        
          olan flu cümlelerle yüksek dikkatlerinize sunuyorum: “Bütün devlet-
        
        
          ler bizi tamamen ba¤›ms›z b›rakacaklar›n› söyleseler bile, biz yine
        
        
          bir d›fl deste¤e muhtac›z (Vas›f Bey, sözlerinin bafl›nda, mandaya ‘d›-
        
        
          flar›dan destek’ ad›n› verelim demiflti). Dört yüz ilâ befl yüz milyon li-
        
        
          ra borcumuz var. Bu paray› kimse kimseye ba¤›fllamaz; bize, ‘bunu
        
        
          ödeyiniz’ diyecekler; halbuki bizim gelirimiz, bunun faizine bile ye-
        
        
          terli de¤ildir. O zaman güç bir durumda kalaca¤›z; bunun için ba¤›m-
        
        
          s›z olarak yaflamaya malî durumumuz elveriflli de¤ildir. Sonra, yan›
        
        
          bafl›m›zda, bizi bölüflmeyi emel edinmifl hükûmetler var; onlar›n ihti-
        
        
          raslar› karfl›s›nda mahvoluruz. Paras›z, ordusuz ne yapabiliriz? Onlar
        
        
          ▲
        
        
          MANDACILIK
        
        
          
            ATATÜRK’ÜN
          
        
        
          
            ANLATIMIYLA
          
        
        
          
            NUTUK’TA