584
        
        
          
            Manast›rl› Hamdi (Martonalt›)
          
        
        
          
            Ferit Pafla’n›n ‹stifas›
          
        
        
          Efendiler, ben, As›m Bey’e bu son cümleleri yazd›r›rken (2 Ekim
        
        
          1919, saat 15.40’ta) araya imzas›z flöyle bir telgraf girdi: “Pafla
        
        
          Hazretleri, ‹stanbul’daki yak›n arkadafllar söylediler. Bütün ak-
        
        
          flam gazeteleri yaz›yormufl. Ferit Pafla, sa¤l›k durumu dolay›s›y-
        
        
          la istifa etmifl. Kabineyi kurmak üzere Tevfik Pafla görevlendiril-
        
        
          mifl. Daha sabahtan söyleniyordu, fakat do¤rulanmam›flt›, flimdi
        
        
          do¤ruland› efendim.”
        
        
          Bu telgraf› kim veriyor? Anlay›n›z, dedim. Sormaya zaman kal-
        
        
          madan telgraf flu flekilde devam etti.
        
        
          “Biz, Ankara telgrafç›lar›, Pafla Hazretleri’nin huzurunda derin
        
        
          sayg› ile e¤iliriz ve vatan›m›z›n bafl›na bir belâ kâbusu olan bu
        
        
          kabinenin devrilmesi için, milletin bafl›na geçerek kazand›¤› ba-
        
        
          flar›y› kutlar›z. Lütfen söyleyiniz.”
        
        
          Telgraf haberleflmesi kesildi. Gerçekten de 2 Ekim’de Ferit Pafla
        
        
          Kabinesi düflmüfl bulunuyordu. Ancak, yeni kabineyi kuran Tev-
        
        
          fik Pafla de¤il Âyan’dan Birinci Ferik (Orgeneral) Ali R›za Pafla
        
        
          idi.
        
        
          Efendiler, s›ras› gelmiflken arz edeyim. Bütün telgrafç›lar›m›z›n,
        
        
          teflebbüslerimiz ve Millî Mücadelemiz için yapt›klar› fedakârca
        
        
          hizmetlerinin millî tarihimizde önemli bir yeri vard›r. Kendileri-
        
        
          ne bugün aç›kça teflekkür etmeyi bir borç sayar›m.
        
        
          (.........)
        
        
          Efendiler, 1920 senesi Mart›n›n 16’nc› günü ö¤leden önce, saat
        
        
          10.00’da makine bafl›nda flöyle bir telgraf geldi:
        
        
          ‹stanbul, 16.3.1920
        
        
          
            Ankara’da Mustafa Kemal Pafla Hazretleri’ne
          
        
        
          Bu sabah, fiehzadebafl›’ndaki Muz›ka Karako-
        
        
          lu’nu ‹ngilizler bas›p oradaki askerlerle çarp›fla-
        
        
          rak, sonunda flimdi ‹stanbul’u iflgal alt›na al›yor-
        
        
          lar. Bilgilerinize arz olunur.
        
        
          
            Manast›rl› Hamdi
          
        
        
          Ben bu telgraf›n alt›na kurflun kalemle “ivedi olarak kolordulara
        
        
          benim imzamla M. Kem a l” iflaretini koyduktan sonra, telgraf›
        
        
          veren den aç›klama istemeye bafllad›m. Manast›rl› Hamdi Efendi
        
        
          birbiri ard›nca bilgi vermeye devam etti.
        
        
          Bizim en çok güvendi¤imiz bir arkadafl›m›z var
        
        
          ki, yaln›z o de¤il, herkes, yani gelenler söylüyor.
        
        
          fiimdi de Harbiye’nin iflgalini haber ald›k. Hatta,
        
        
          Beyo¤lu telgrafhanesinin önünde ‹ngiliz asker-
        
        
          lerinin bulundu¤unu ö¤rendik, fakat telgrafha-
        
        
          neyi iflgal edip etmeyecekleri bilinmiyor.
        
        
          Bu s›rada Efendiler, Harbiye telgrafhanesinden memur Ali, bilgi
        
        
          vermeye bafllad›:
        
        
          Sabahleyin ‹ngilizler basarak alt› kifliyi flehit et-
        
        
          tiler. On befl kadar da yaral› var. fiimdi ‹ngiliz as-
        
        
          kerleri dolafl›yor. fiimdi, iflte, ‹ngiliz askerleri
        
        
          Nezaret’e giriyorlar. ‹flte içeri giriyorlar, Niza-
        
        
          miye kap›s›na. Teli kes! ‹ngilizler buradad›r.
        
        
          Manast›rl› Hamdi Efendi, bizi yeniden buldu.
        
        
          
            Pafla Hazretleri,
          
        
        
          Harbiye telgrafhanesini de ‹ngiliz askerleri iflgal
        
        
          edip teli kestikleri gibi bir yandan Tophane’yi ifl-
        
        
          gal ediyorlar, bir yandan da z›rhl›lardan asker
        
        
          ç›kar›l›yor. Durum a¤›rlafl›yor efendim. Sabahki
        
        
          çarp›flmada 6 flehit, 15 yaral›m›z var.
        
        
          Pafla Hazretleri, yüksek emirlerinizi bekliyorum.
        
        
          16 Mart 1920.
        
        
          
            Hamdi
          
        
        
          Hamdi Efendi devam etti:
        
        
          Sabahleyin bizim asker uykuda iken, ‹ngiliz de-
        
        
          niz askerleri karakola gelip giriyor. Askerimiz
        
        
          uykudan flaflk›nl›k içinde kalk›nca çarp›flmaya
        
        
          bafllan›yor. Sonunda bizden 6 kifli flehit oluyor,
        
        
          15 kifli yaralan›yor. Bunun üzerine, zaten
        
        
          mel’unluklar›n› tasarlam›fllar ki, hemen z›rhl›la-
        
        
          r› r›ht›ma yanaflt›r›p bir yandan Beyo¤lu taraf›-
        
        
          n› ve Tophane’yi, bir yandan da Harbiye Nezare-
        
        
          ti’ni iflgal etmifllerdir. fiimdi art›k, ne Tophane’yi
        
        
          ne de Harbiye telgrafhanesini bulmak imkân› ol-
        
        
          muyor. fiimdi ald›¤›m habere göre iflgal Derin-
        
        
          ce’ye kadar yay›l›yormufl, efendim.
        
        
          ‹flte Beyo¤lu telgrafhanesi de yok. Oray› da ifl-
        
        
          gal ettiler galiba, Allah korusun, buray› iflgal et-
        
        
          mesinler. ‹flte Beyo¤lu telgraf memurlar›, mü-
        
        
          dürleri geldiler. Kovmufllar.
        
        
          “Bir saate kadar buras› da iflgal olunacakt›r.
        
        
          fiimdi haber ald›m, efendim”
        
        
          Rahmetli Hayati Bey, benim ilk haber telgraf› üzerine yapt›¤›m
        
        
          iflarete uygun olarak, verilen bilgileri özetlemifl; Rumeli ve Ana-
        
        
          dolu’daki bütün komutanlar›n adresine telgraf çektiriyordu. Bir
        
        
          an önce ‹stanbul üzerinden Edirne’ye çektirilmesini söylemifl-
        
        
          tim. Hamdi Efendi:
        
        
          Yüksek emirleriniz yerine getiriliyor. Edirne’ye
        
        
          yaz›yorum ve bütün merkezleri haz›r ettirdik.
        
        
          “Milletvekilleri ile ilgili bir haber ald›n›z m›? Meclis telgrafhane-
        
        
          si cevap veriyor mu?” diye sordu¤umda Hamdi Efendi,
        
        
          Evet veriyor. 14’üncü Kolordu Komutan› haz›r.
        
        
          Pafla istiyordu, verelim mi?
        
        
          Efendiler, bundan sonra art›k Hamdi Efendi’nin sözünü ifliteme-
        
        
          dik. ‹stanbul merkezinin de iflgal edilmifl oldu¤una hükmettik.
        
        
          
            Manast›rl› Hamdi Efendi
          
        
        
          Bu vatansever ve cesur, Manast›rl› Hamdi Efendi olmasayd›, ‹s-
        
        
          tanbul felâketinden haber almak için, kimbilir ne kadar çok bek-
        
        
          lemek zorunda kalacakt›k. ‹stanbul’da bulunan nâz›r, milletveki-
        
        
          li, komutan ve teflkilât›m›zdan bir kimsenin ç›k›p da bize vaktin-
        
        
          de haber vermeyi düflünememifl oldu¤u anlafl›l›yor. Demek ki,
        
        
          hepsini heyecan ve korku bürümüfltü. Bir ucu Ankara’da bulu-
        
        
          nan telin ‹stanbul’da bulunan ucuna yanaflamayacak kadar flafl-
        
        
          k›n bir duruma gelmifl olduklar›na hükmetmek, bilmem ki do¤ru
        
        
          olur mu? Telgraf memuru Hamdi Efendi, daha sonra Ankara’ya
        
        
          gelerek karargâh›m›z telgraf memurlu¤unu yapm›flt›r. Kendisi-
        
        
          ne borçlu oldu¤um teflekkürü burada aç›kça ifade etmeyi millî
        
        
          ve vatanî görevlerimden sayar›m. (...)
        
        
          
            Nutuk : s.133, 281.
          
        
        
          MANASTIRLI HAMD‹
        
        
          
            ATATÜRK’ÜN
          
        
        
          
            ANLATIMIYLA
          
        
        
          
            NUTUK’TA