turkce sozluk - page 206

dikey
be.
1.
Dik olarak.
2.
ön a. mat.
(do¤-
ru çizgi için) Bir baflka do¤ruyla kesiflti-
¤inde onunla birlikte bir dik aç› olufltu-
ran.
dikgen
ön a. mat.
Birbiriyle ya da kesim
noktas›ndaki te¤etleriyle dik aç› yapacak
biçimde kesiflen.
dikilmek
(nsz.)
1.
Dikmek eylemine konu
olmak:
Bahçeye a¤aç dikilecek. Bana el-
bise dikiliyor.
2.
Dik duruma gelmek,
dikleflmek:
Yata¤›n içinde birdenbire di-
kildi.
3.
Ayakta durmak:
Ne diye bafl›m-
da dikiliyorsun?
4.
Engellemek, karfl›
koymak:
Karfl›ma korumalar› dikilmiflti.
dikim
a.
1.
Dikmek eylemi ya da biçimi.
2.
Bir giysinin dikilme biçimi.
dikimevi
a.
Resmî kurulufllar›n, özellikle de
Türk Silahl› Kuvvetlerinin giysilerinin,
çamafl›rlar›n›n dikildi¤i yer.
dikine
be.
1.
Dik olarak, diklemesine.
2.
mec.
‹nad›na.
dikifl
a.
1.
Dikmek eylemi:
Ablam dikifl di-
kiyor.
2.
Dikme biçimi:
Ceketimin dikifli
iyi de¤il.
3.
Dikilen yer:
Pantolonumun
dikifli sökülmüfl.
4.
Elbise dikme ifli, ter-
zilik:
Dikiflten iyi para kazan›yor.
dikit
a. yerb.
Ma¤aralar›n taban›nda, yuka-
r›dan damlayan kireçli sular›n kat›lafl-
mas›yla afla¤›dan yukar› do¤ru oluflan
sütunlardan her biri.
dikiz
a. argo
Bakma, gözetleme.
dikiz et-
mek
dikizlemek.
dikiz aynas›
a.
Tafl›tlara ya da yol döne-
meçlerine, arka ve yan taraf› görebilmek
için konulan ayna.
dikizlemek
(-i) argo
Sezdirmeden bakmak,
gözetlemek, dikiz etmek.
dikkat, -ti
a. Ar.
1.
Duygularla düflünceyi
belli bir fley üzerinde yo¤unlaflt›rma:
Derse dikkatinizi veriniz.
2.
ünl.
Dikkatli
olun! Kendinizi sak›n›n!
3.
mec.
‹lgi,
özen:
Verilen her ifli dikkatle yapard›.
dikkat etmek 1)
duygularla düflünceyi
belli bir fley üzerinde yo¤unlaflt›rmak:
Trafik iflaretlerine dikkat edin.
2)
ilgisini
çekmek ya da gözüne çarpmak:
fiu yap›
dikkatimi çekti.
diklemesine
be.
Dik olarak.
diklenmek
(nsz.)
Dik bir duruma gelmek.
2.
mec.
Birine kafa tutmak, ters davran-
mak, karfl› gelmek:
Herkese diklenirdi.
dikme
a.
1.
Dikmek eylemi.
2.
Ahflap yap›-
larda kap› ve pencere yanlar›na dikilen
direklerden her biri.
3.
mat.
Dikey olan
do¤ru ya da düzlem.
dikmek (I)
(-i, -e)
1.
Bir cismi dik olarak
tutturmak:
Direkleri yol kenar›na diktik.
2.
Yetifltirmek için bir bitkiyi topra¤a
yerlefltirmek:
Çiçekleri bahçeye dikiyo-
ruz.
3.
(-i)
(bardak, kadeh vb. için) Bafl
afla¤› ederek içindekini içmek:
Bira flifle-
sini dikti.
4.
Beklemesi, korumas› için
birini bir fleyin bafl›na dikmek:
Eflyalar›n
bafl›na ablam› diktiler.
5.
Top, tafl gibi
fleyleri havaya f›rlatmak:
Topu öylesine
dikti ki koca binay› aflt›.
6.
Bina kurmak:
Buraya da bir gökdelen diktiler.
7.
sp.
Topla oynanan oyunlarda topu, at›fl yap-
mak için oyun alan›n›n belirli bir yerine
koymak:
Köfle vuruflu için topu dikti.
dikmek (II)
(-i)
Biçilmifl, sökülmüfl, y›rt›l-
m›fl kumafl›, deriyi ya da kesilmifl deriyi
dikiflle tutturmak:
Elbisemi diktin mi?
Doktor yaram› dikti.
diksiyon
a. Fr.
1.
Konuflma biçimi.
2.
Ko-
nuflulan dilin söyleyifl aç›s›ndan ince-
lenmesi ve kullan›lmas›:
Diksiyon ders-
leri al›yorum.
dikta
a. (di’kta) Alm.
Körü körüne uyulma-
s› gereken buyruk.
diktatör
a. Fr.
1.
Tüm siyasi yetkileri elinde
tutan kifli.
2.
mec.
Zorba.
diktatörlük, -¤ü 1.
Diktatör olma durumu.
2.
‹ktidar›n, bir kifli ya da bir grup tara-
f›ndan denetimsiz ve otoriter biçimde
yürütüldü¤ü siyasi düzen.
dikte
a. Fr.
1.
Bir fleyi birine söyleyerek ya
da okuyarak yazd›rma.
2.
Bu biçimde
yazd›r›lan fley.
dikte etmek 1)
bir fleyi
birine söyleyerek ya da okuyarak yazd›r-
dikey
dikte
206
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 206
1...,196,197,198,199,200,201,202,203,204,205 207,208,209,210,211,212,213,214,215,216,...688
Powered by FlippingBook