turkce sozluk - page 205

oluflturdu¤u dünya.
d›fl iflleri
a.
Bir devletin baflka ülkelerle ilifl-
kilerini yürüten bakanl›k, hariciye.
d›flk›
a. dirb.
Anüs yoluyla d›flar› at›lan sin-
dirim art›klar›n›n tümü.
d›fl kulak, -¤›
a. anat.
Kula¤›n, kulak kep-
çesi ile d›fl kulak yolundan oluflan bölü-
mü.
d›fllamak
(-i, -den)
Birini, bir toplumu ya
da bir düflünceyi yok saymak, yads›-
mak:
Onu aileden d›fllam›fllard›.
d›fl pazar
a.
Bir ülkenin mal satabildi¤i ya-
banc› ülke ya da ülkeler.
d›fl sat›m
a.
‹hracat.
d›fl ters
aç› a. mat.
‹ki paralel do¤ruyu ke-
sen üçüncü bir do¤runun iki yan›nda,
paralellerin d›fl›nda altl› üstlü oluflan
dört aç›dan her biri.
d›fl ticaret
a.
Bir ülkenin yabanc› ülkelerle
yapt›¤› al›flveriflin tümü.
d›fl yar›çap
a. mat.
Düzgün bir çokgenin
köflelerinden geçen dairelerin yar›çap›.
dia
a. Fr.
Renkli resmin karta bas›lmadan
önceki film hâli.
dibek, -¤i
a.
Tafltan ya da a¤açtan yap›lm›fl
büyük havan:
kahve dibe¤i.
didaktik
ön a. Fr.
Ö¤retme amac› tafl›yan,
ö¤retici:
Bu, didaktik bir eserdir.
didik didik
ön a.
1.
Didiklenmifl olan:
didik
didik bir kanepe.
2.
be.
Didikleyerek:
Evi
didik didik arad›lar.
didik didik etmek
didiklemek.
didiklemek
(-i)
1.
Çekifltirerek ya da ›s›ra-
rak parçalamak:
Koca ekme¤i didikle-
din.
2.
Bir fleyi bulmak için bir yeri ka-
r›flt›rarak aramak, araflt›rmak.
didinmek
(nsz.)
Büyük güçlükler çekerek
sürekli çal›flmak:
Ailesini geçindirmek
için didiniyordu.
didiflmek
(nsz., -le)
1.
Karfl›l›kl› olarak bir-
birini h›rpalamak, çekiflmek.
2.
mec.
Geçimini sa¤lamak amac›yla zor koflul-
lar alt›nda çal›flmak.
diferansiyel
a. Fr.
Dönemeçlerde, motorlu
bir tafl›t›n iki arka tekerle¤inin ayn› h›z-
da dönmesini sa¤layan bir diflli ayg›t.
difteri
a. Fr. t›p
Genellikle çocuklarda görü-
len ve burun, bo¤az, yutak çeperine yer-
leflen mikroplar›n neden oldu¤u bulafl›-
c› bir hastal›k; kuflpalaz›.
di¤er
ön a. (di’¤er) Far.
Baflka, öbür, öteki:
di¤er kitap.
dijital
ön a. Fr.
Say›sal.
dik
ön a.
1.
Yatay bir düzleme göre yer çe-
kimi do¤rultusunda olan, e¤ik olmayan:
dik durufl.
2.
E¤imi çok, dike yak›n olan:
dik yokufl.
3.
Yat›k durmayan, sert:
dik
saçl›.
4.
(ses için) Sert, kal›n:
Dik bir
sesle cevap verdi.
5.
(bak›fl için) Sert:
Bak›fllar› dik olmas›na karfl›n dudakla-
r›nda bir gülümseme vard›.
6.
(kifli için)
Aksi, ters, h›rç›n:
Dik bir delikanl›yd›.
7.
mat.
Birbirine dikey olan do¤rulardan
oluflan:
dik aç›.
dik aç›
a. mat.
Birbirine dik iki do¤runun
kesifliminden oluflan aç›:
Tüm dik aç›lar
doksan derecedir.
dik âlâs›
a. tkz.
Hofla gitmeyen bir duru-
mun son aflamas›:
Bu söyledi¤in, yala-
n›n dik âlâs›.
dik bafll›
a. mec.
Bildi¤inden flaflmayan,
inatç›.
dikdörtgen
a. mat.
Tüm aç›lar› dik aç› olan
paralelkenar.
dikelmek
(nsz.)
1.
Dik duruma gelmek,
dikleflmek.
2.
Ayakta durmak.
3.
mec.
(-i, -e)
Karfl› gelmek, kafa tutmak.
diken
a.
1.
Baz› bitkilerde yaprak, dal gibi
çeflitli organlar›n farkl›laflmas›yla olu-
flan, gövde ve dallardan ç›kan sert, ucu
sivri ve bat›c› uzant›lardan her biri:
gül
dikeni.
2.
Baz› hayvanlar›n derisinde
bulunan, sert, ucu sivri ve bat›c› ç›k›nt›-
lardan her biri:
kirpinin dikenleri.
3.
Di-
keni çok olan, üzeri dikenlerle kapl› olan
bitki.
dikenli tel
a.
Bir yeri korumak ya da ora-
dan geçifli engellemek amac›yla kullan›-
lan, üzerinde diken gibi bat›c› ve sivri ç›-
k›nt›lar bulunan tel.
d›fl iflleri
dikenli tel
205
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 205
1...,195,196,197,198,199,200,201,202,203,204 206,207,208,209,210,211,212,213,214,215,...688
Powered by FlippingBook