okul ansiklopedisi - page 509

ORTAKYAfiAMA
509
t›. Fransa ve ‹ngiltere’ye yerleflen Vikingler ya¤mac›l›¤› b›raka-
rak yerlefltikleri topraklar› ifllemeye bafllad›lar. Nüfusun ve buna
ba¤l› olarak tar›mdan elde edilen ürünün art›fl›yla birlikte, top-
rak sahiplerinin gelirlerinde de bir art›fl ortaya ç›kt›. Bu gelir,
mamul maddeler ve di¤er lüks tüketim maddelerine yat›r›lmaya
baflland›. Ticaret yeniden canland›; kentler birer ticaret ve sana-
yi merkezi hâline geldi. Haçl› Seferleri de bu dönemde düzen-
lendi. Karanl›k ça¤larla bu yeniden canlanma dönemini birlefl-
tiren ve Orta Ça¤’a temel karakterini veren en önemli etken, Ka-
tolik Kilisesi’ydi. Roma imparatorluk sisteminin çöküflünden
sonra, Katolik Kilisesi Avrupa’da birlefltirici bir rol oynam›flt›.
Art›k Hristiyan uygarl›¤›n›n merkezi, papalar›n oturdu¤u Ro-
ma’yd›. Kilise, birden çok ülke üzerinde egemenli¤i ve etkisi
olan tek güçtü. Kilise üyeleri, Avrupa’n›n her yan›n› dolafl›yor,
vaazlar veriyor ve Kilise için ba¤›fllar topluyorlard›. ‹nsanlara
neye inanacaklar›n› ve nas›l davranacaklar›n› anlatan kurum Ki-
lise’ydi. Kendilerini Tanr›’ya hizmete adam›fl rahiplerin olufltur-
du¤u manast›rlar, yoksullara ve hastalara yard›m etmek, okullar
kurmak gibi birçok toplumsal ifllevi üstlenmifllerdi. Karanl›k
ça¤lar boyunca, kilise ve manast›rlar, Yunan ve Roma edebiya-
t›n›n ürünlerini korumufl, Lâtincenin uluslararas› bir dil olarak
canl› tutulmas›n› sa¤lam›fllard›. Orta Ça¤’da, insanlar›n yaflam-
lar›n›n hiçbir yönü, kilise denetiminin d›fl›nda düflünülemiyor-
du. Herkes kilise taraf›ndan vaftiz ediliyor, evlendiriliyor ve ce-
naze törenleri yine kilise kurallar›na göre düzenleniyordu. Özel-
likle de sanat ve kültür, kilisenin denetimi alt›ndayd› ve dinî
amaçlara yönelik olarak gelifliyordu. Orta Ça¤ mimarîsinin en
önemli örneklerinden biri olan gotik üslupta yap›lm›fl katedral-
ler, kilisenin denetiminin ve etkinli¤inin bir simgesiydi. ‹nce tafl
oymalar, canl› heykeller, parlak renkli vitraylar ve gökyüzüne
yükselen kuleler; fliddetin, yoksullu¤un ve hastal›¤›n hüküm
sürdü¤ü bir ça¤da dinî kurtuluflun ve cennetin gerçekli¤ini ka-
n›tlamak istiyen Orta Ça¤ insan›n› yans›t›yordu. Kilisenin ege-
menli¤i, kuramsal olarak hiçbir s›n›r tan›m›yordu. Buna karfl›n
uygulamada, kilisenin yapabilecekleri s›n›rl›yd›. Kendisi de bü-
yük bir toprak sahibi olan kilise, kendini koruyacak askerî ve
idarî mekanizmalara sahip de¤ildi. Bu görev, krallara ve savafl-
ç›lara düflüyordu. Orta Ça¤’da Bat› Avrupa’da hâkim olan top-
lumsal, siyasî ve ekonomik düzen, tarihçiler taraf›ndan feoda-
lizm olarak adland›r›l›r. Kutsal Roma imparatorundan serflere
kadar uzanan hiyerarflik feodal piramide egemen olan fikir; top-
rak, himaye ve adalet karfl›l›¤›nda yap›lan hizmetti. 13. ve 14.
yüzy›llarda, ticaret büyük bir geliflme gösterdi ve para, giderek
ekonominin en belirleyici ögesi hâline gelmeye bafllad›. Art›k
feodal düzenin s›n›rlar›n› zorlamaya bafllayan kentler, yeni güç-
lerin ve yeni fikirlerin merkezleri durumuna geldiler. Kentlerde
yaflayan varl›kl› zanaatkârlar ve tüccarlar, loncalarda örgütlendi-
ler. Baronlar›n ve kiliselerin gücüne meydan okuyan bu yeni
güç, kendi otoritelerini yayg›nlaflt›rmay› amaçlayan krallarla ifl-
birli¤i yapmaya haz›rd›. Fransa, ‹ngiltere ve ‹spanya’da merkezî
monarfliler ortaya ç›kt›. Yöresel diller geliflmeye bafllad›, yeni ve
dünyevî bir edebiyat do¤du. Böylelikle, kilisenin ö¤renme üze-
rindeki tekeli zay›flad›. Ulusal bilinç kavram› önem kazand›.
Üniversiteler yeni fikirlerin do¤du¤u merkezler hâline geldi. Pa-
ris Üniversitesi’nde Peter Abelard, dinbilim ve felsefe alan›nda
yeni tezler gelifltirdi. Aziz Thomas d’Aquinas, Aristoteles felse-
fesini Hristiyanl›k düflüncesiyle uzlaflt›rmaya çal›flt›. Dante, ün-
lü yap›t› “‹lâhî Komedi”yi yazd›. Daha sonra, düflünce sistemi-
nin temeli Tanr› yerine insan›n kendisi hâline geldi. Hristiyan-
l›kla ilgili temalar yerine, eski klâsik dönemlerin temalar› ifllen-
meye baflland›. 16. yüzy›lda, Martin Luther, Katolik Kilisesi’ni
sert bir biçimde elefltirdi. Gutenberg’in gelifltirdi¤i bask› maki-
nesi, insanlar›n kutsal kitab› kendilerinin okuyabilmesine ola-
nak sa¤lad›. Barutun keflfi, Orta Ça¤ savaflç›lar›n› etkisiz ve güç-
süz duruma düflürdü. Kolomb da, Amerika k›tas›n› keflfetti. Bü-
tün bu geliflmeler, Orta Ça¤’›n sona ermesine ve Yeni Ça¤’›n
bafllamas›na yol açt›.
ORTA DO⁄U,
Akdeniz’in do¤u k›y›lar›yla Hint Okyanu-
su’nun kuzeybat› k›y›lar› aras›nda kalan Asya ve Afrika ülkeleri-
nin bulundu¤u bölgeye verilen ad. ‹ngilizcedeki “Middle East”
deyiminin karfl›l›¤› olarak kullan›lmaktad›r. Zaman zaman ayn›
bölge için, Uzak Do¤u’ya karfl›t olarak Yak›n Do¤u da denmek-
tedir. Bu bölgede Suriye, M›s›r, Lübnan, Suudi Arabistan, Ye-
men, Ürdün, Irak gibi Arap ülkeleri ço¤unluktad›r. Arap olma-
yan ülkelerse Türkiye, ‹ran ve ‹srail’dir. Tarihî olarak önemli bir
bölge olan Orta Do¤u; Mezopotamya, M›s›r ve Anadolu uygar-
l›klar›n›n kuruldu¤u, bafll›ca dinlerin (Müslümanl›k, Hristiyan-
l›k, Yahudilik) ortaya ç›kt›¤› yerdir. Günümüzde de gerek dinî
çat›flmalara, gerekse siyasî çat›flmalara ve savafllara sahne ola-
rak dünya kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Dünyada Kuzey
Amerika’dan sonra en çok petrol üreten ikinci bölge olmas›,
petrol tafl›ma borular›yla kapl› bulunmas› aç›s›ndan da ayr›ca
önemli bir bölgedir.
ORTAÇ, Yusuf Ziya
(1895 ‹stanbul-1967 ‹stanbul), flair,
yazar. Ortaö¤renimini Vefa ‹dadisi’nde tamamlad›. S›navlarda
baflar› kazanarak ö¤retmenlik mesle¤ine geçti. Önce ‹zmit Sulta-
nisi’nde, sonra ‹stanbul’da çeflitli özel okullarda edebiyat ö¤ret-
menli¤i yapt›. 1923’ten sonra Akbaba mizah dergisini yay›mlad›.
1946’dan 1950’ye kadar Ordu milletvekili olarak TBMM’de bu-
lundu¤u 4 y›l d›fl›nda ölünceye kadar bu derginin yay›m›n› sür-
dürdü. Yusuf Ziya’n›n ilk fliiri Kehkeflan dergisinde yay›mland›
(1914). Daha sonra Türk Yurdu, Servet-i Fünun, kendi yay›n› fia-
ir ve ‹nci dergilerinde yazd›. Düzyaz› dilinin ak›c›, sa¤lam ve
Türkçenin inceliklerini kendine özgü bir hava içinde oluflturma-
s›na karfl›l›k, fliir dilinin büyük bir özellik tafl›mad›¤› görülür. Ya-
p›tlar›: “Ak›ndan Ak›na” (fliirler, 1916), “Cenk Ufuklar›” (fliirler,
1917), “Binnaz” (manzum oyun, 1919), “Âfl›klar Yolu” (fliirler,
1919), “Nikâhta Keramet” (manzum oyun ve öyküler, 1923),
“Yanarda¤” (fliirler, 1928), “Kufl C›v›lt›lar›” (çocuk fliirleri, 1938),
“Göç” (roman, 1943), “Beflik” (f›kralar, 1943), “Ocak” (f›kralar,
1943), “Üç Katl› Ev” (roman, 1943), “Sar› Çizmeli Mehmet A¤a”
(f›kralar, 1956), “Göz Ucuyla Avrupa” (gezi notlar›, 1958), “Port-
reler” (an›lar, 1960), “Gün Do¤madan” (f›kralar, 1960), “‹smet
‹nönü” (biyografik roman, 1946), “Bir Rüzgâr Esti” (fliirler ve
“Binnaz” oyunu, 1962), “Bizim Yokufl” (an›lar, 1966).
ORTAKYAfiAMA,
iki hayvan, iki bitki ya da bir bitkiyle bir
hayvan›n birlikte ve birbirinden yararlanarak yaflama durumu;
sembiyoz. Ortakyaflama kimi durumlarda iki taraf için de zorun-
1...,499,500,501,502,503,504,505,506,507,508 510,511,512,513,514,515,516,517,518,519,...672
Powered by FlippingBook