ORTAOYUNU
510
luk, kimi durumlardaysa bir taraf için yararl› ve zorunlu, öbür ta-
raf için yarars›z ya da az yararl› olabilir. Bitkiler aras›ndaki or-
takyaflamaya örnek olarak baklagillerle bunlar›n köklerinde ya-
flayan azot bakterilerini ve bir mantarla bir likenin birlikte yafla-
mas›ndan oluflan likenler gösterilebilir. Hayvanlara örnek olarak
da, bofl salyangoz kabuklar› içinde yaflayan bir yengeç türüyle
ayn› kabu¤un üstüne tutunan denizflakay›¤›, yüksek yap›l› hay-
vanlar›n sindirim sisteminde yaflayan birhücreli canl›lar ve ak-
kar›ncalar›n sindirim borusunda yaflayan bir hücreli kamç›l›lar
say›labilir. En yayg›n biçimse, bir bitkiyle bir hayvan aras›ndaki
ortakyaflamad›r. Örnekler: Tatl› sularda yaflayan kimi omurgas›z
hayvanlar›n içindeki birhücreli klorofilli yosunlar, bitki bitlerin-
de yaflayan birhücreli mantarlar vb.
ORTAOYUNU,
seyircilerle çevrilmifl bir alanda, belli bir
konu çevresinde, fakat yaz›l› bir metne ba¤l› kal›nmadan oyna-
nan tuluata dayal› oyun. Karfl›l›kl› konuflmalardaki söz oyunlar›,
haz›rcevapl›k, yanl›fl anlamalar ve flive taklitleri oyunlar›n bafll›-
ca güldürme ögeleridir. Dekor olarak “yenidünya” denilen bir
paravanayla “dükkân” denilen bir tezgâh ya da birkaç alçak is-
kemle kullan›l›r. Oyunun oynand›¤› alana da “palanga” denir.
Ortaoyunu 19. yüzy›l›n sonlar›yla 20. yüzy›l›n bafllar›nda kesin
biçimini alm›flt›r. Halk›n ortak mal› olan oyunlar›n yaz›l› metni
yoktur. Belli say›daki oyun konular›n›n sözlerini, her sanatç›
oyun s›ras›nda kendi yarat›r. Ortaoyununun en önemli iki bafl
kiflisi, Piflekâr ve Kavuklu’dur. Ayr›ca konuya göre çeflitli mes-
lek, bölge ve uluslardan kifliler kendi fliveleriyle canland›r›l›r.
Çelebi, Zenne, Kastamonulu, Kayserili, Lâz, Kürt, Arnavut,
Acem, Yahudi, Arap gibi tipler buna örnek gösterilebilir. Bir or-
taoyunu, “bafllang›ç” ve “bitifl” d›fl›nda “muhavere” ve “fas›l”
bölümlerine ayr›l›r. Piflekâr ile Kavuklu aras›nda geçen konufl-
maya muhavere denilir. Bu bölümde Piflekâr, Kavuklu’nun ola-
¤and›fl› bir olay› kendi bafl›ndan geçmifl gibi anlat›fl›n› dinler.
Karfl›l›kl› söz oyunlar›yla yürütülen muhavere, ortaoyununun en
önemli bölümüdür ve oyunun as›l konusuyla ba¤lant›s› yoktur.
Belli bir olay›n gösterildi¤i bölüme ise fas›l denilir. Oyunlar fa-
s›ldaki olaylara göre adlar al›rlar.
ORTODOKSLUK,
Katolik Roma Kilisesi’nden 1054’te ay-
r›lan Bizans Kilisesi’nin ve ayn› do¤rultudaki di¤er kiliselerin
temsil ettikleri çizgi ya da mezhep. Bu çizgi Ortodoks Do¤u Ki-
lisesi ad›yla da bilinir. Do¤u Roma ‹mparatorlu¤u’nun Yunan-
cay› kullanan kiliseleriyle Bat› Roma ‹mparatorlu¤u’nun Lâtin-
ceye dayal› kiliseleri aras›nda daha bafl›ndan do¤al bir ayr›m
olufltu. Do¤u Kilisesi, Papal›¤›n iddialar›na karfl› durarak kendi-
ne özgü bir çizgi gelifltirdi. Papan›n din baflkan› olmas›n› ve ya-
n›lmazl›¤›n› reddetti ve onun befl patrikten biri oldu¤unu savun-
du. Sonunda Bat› Kilisesi’nden bütünüyle koptu (1054). Orto-
doksluk, ‹sa ve havarilerince kurulan gerçek kiliseyi, kendisinin
temsil etti¤ini iddia eder. Mukaddes Kitap’›n da bir parças›n›
oluflturdu¤u Ortodoks inanc›n kayna¤›, kutsal gelenektir. Orto-
dokslar, Hristiyan ileri gelenlerinin flimdiye de¤in toplad›klar›
20 konsilden ilk yedisini (325 ‹znik, 381 ‹stanbul, 431 Efes, 451
Kad›köy, 553 ‹stanbul, 680-681 ‹stanbul, 787 ‹znik) ve Trulla
Sinodu’nu (692) tan›rlar. Ortodokslu¤un tohumlar›n›n at›ld›¤›
Kalkedon (Kad›köy) Konsili, ‹sa’y›, iki niteli¤i (tanr›sal ve insa-
ni) kendisinde toplayan tek bir varl›k olarak tan›mlad› (Monofi-
zistler ve Nasturiler ise ‹sa’ya yaln›zca tanr›sal bir nitelik atfedi-
yorlard›). Ortodoks Kiliseler Birli¤i, en eskileri ‹stanbul (Fener
Rum Patrikli¤i), ‹skenderiye, Antakya ve Kudüs patrikleri olmak
üzere, daha sonra kurulan Rusya, S›rbistan, Romanya, Bulga-
ristan ve Gürcistan patriklikleri; ayr›ca sinodlarla ba¤›ms›z ola-
rak yönetilen K›br›s, Yunanistan, Çek, Polonya ve Arnavutluk
kiliseleri ve k›smî bir özerklikle yönetilen Finlandiya, Çin, Ja-
ponya ve Sina Manast›r› kiliselerinden oluflur.
ORTOPED‹,
insan bedenindeki do¤ufltan ya da sonradan
olan biçim bozukluklar›n› cerrahî yoluyla ya da baflka yöntem-
lerle düzelten hekimlik dal›. Eskiden yaln›zca çocuklardaki vü-
cut kusurlar›n›n düzeltilmesi konusuyla ilgiliydi. Günümüzde
kemikler, kaslar, sinirler ve eklemlerdeki oluflum bozukluklar›-
n›n, kaza sonucu meydana gelen bozukluklar›n tedavisi ve do-
¤al biçime kavuflturulmas› da ortopedinin u¤rafl alan›na girer.
Ayr›ca “difl-yüz” ortopedisi yüzdeki bozukluklar›, difllerin olu-
flumundaki bozukluklar› düzelten özel bir ortopedi dal›d›r.
OSCAR,
Hollywood’daki Sinema Bilim ve Sanatlar› Akade-
misi taraf›ndan y›l›n en baflar›l› film sanatç›s› ve çal›flanlar›na
verilen ödül. Filmin oluflmas›na kat›lan oyuncu, yönetmen, se-
narist, müzisyen, teknik eleman gibi kimselere da¤›t›lmaktad›r.
Ödül, 1931’e dek Akademi Ödülü ad› alt›nda verilmiflti. Ancak o
y›l Akademi’ye sekreter olarak giren Margaret Herrick, Oscar
heykelci¤i için “Bu benim Oscar Amcama benziyor” deyince,
ödülün ad› Oscar olarak de¤ifltirildi. Akademi’nin 2.500’den faz-
la üyesi olup tüm uluslara aç›kt›r. Ödüller 1929’da 11 kategori
üzerinden verilirken 1960’tan beri 23 kategori üzerinden veril-
meye bafllanm›flt›r. Alt›n, gümüfl ve bronz olarak üçe ayr›l›r. Al-
t›n Oscar 25 cm. yüksekli¤inde, 3 kg. a¤›rl›¤›nda ve tunç üzeri-
ne alt›n kaplamad›r.
OSMAN
(574 Mekke-656 Medine), üçüncü ‹slâm halifesi.
Tam ad› Osman bin Affan’d›r. Mekke’nin varl›kl› ve güçlü ailele-
rinden Ümeyyeo¤ullar› (Emevîler) soyundand›r. Baflar›l›, ifli yo-
lunda bir tüccar, giyimi kuflam› seven bir gençti. ‹lk Müslüman-
lar’›n genellikle önemsiz kimseler olmas› yan›nda, Osman gibi
her yönüyle önemli bir kiflinin Müslüman olmas› büyük yank›