okul ansiklopedisi - page 521

ÖYMEN, Altan
521
severler Derne¤i Ödülü’nü ald›). “‹nsan Manzaralar›” (Birlik
Sahnesi, 1979).
ÖNSÖZ,
bir yap›t›n amac›n› belirtmek için kitab›n bafl›na ko-
nulan tan›t›c› yaz›. Bilimsel yap›tlarda konu, çal›flma yöntemi,
yap›t›n bölümleri vb. de anlat›l›r. Önsözü izleyen giriflteyse do¤-
rudan konu üzerinde durulur, konuyu aç›klay›c› ön bilgiler veri-
lir. Önsöz yerine, “Birkaç Söz”, “Sunu” gibi sözcükler de kulla-
n›lmaktad›r. Divan edebiyat›nda bu tür aç›klamalar “Sebebi
Te’lif-i Kitap” (Kitab›n Yaz›l›fl›n›n Nedeni) bafll›¤›n› tafl›rd›. Mu-
kaddeme ise daha çok girifl anlam›ndad›r.
ÖSTROJEN,
ikincil cinsiyet özelliklerinin geliflimi ve üre-
me organlar›n›n olgunlaflmas›yla ilgili difli cinsiyet hormonlar›.
ÖfiÜR,
‹slâm vergi hukukunda, bölge ve zamana göre de¤iflik-
likler göstermekle birlikte, genel olarak toprak ürünlerinin
1/10’unun devlet taraf›ndan aynî olarak al›nmas› esas›na dayal›
vergi. Kelimenin sözlük anlam› “onda bir”dir. Köken olarak ‹slâm
öncesi devirlere kadar dayan›r. Asurlulardaki ‹flruu ve Musevîler-
deki ma’afler vergi, sözcük olarak da öflüre benzerlik gösterir.
Ayr›ca ‹slâm öncesinde Yemen’de de bu vergiyi and›ran vergiler
vard›. ‹slâm devletlerinde çeflitli flekillerde uyguland›. Uygulama
ülkeden ülkeye, hatta çeflitli mezheplere göre de¤ifliklikler gös-
terdi. Sulak araziden 1/10 oran›nda al›n›rken, kurak araziden
1/20 oran›nda al›nd›. Baz› ürünlerden hiç al›nmad›¤› da oldu.
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda da uygulanmas› eyaletten eyalete
farkl›l›klar gösterdi. Mirî arazi düzeninin egemen oldu¤u dönem-
lerde do¤rudan timar sahipleri taraf›ndan toplan›rd›. Elde edilen
servetle de timarl› sipahiler yetifltirilirdi. Ancak 16. yüzy›l ortala-
r›ndan bafllayarak mültezimler arac›l›¤›yla toplanmaya bafllan›n-
ca köylü üzerinde gerçek bir ya¤ma ve zulüm arac› hâline geldi.
Bu durum imparatorlu¤un sonuna kadar devam etti. Cumhuriyet
döneminde 17 fiubat 1925’te bu vergi tamam›yla kald›r›ld›.
ÖTANAZ‹,
can çekiflme durumunda, iyileflme olas›l›¤› olma-
yan hastalarda ya da kendi bafl›na yaflam›n› sürdüremeyecek de-
recede sakat olanlarda ac›s›z bir yöntem kullanarak yaflam› sona
erdirme. Türkiye de dahil olmak üzere pek çok ülkede ötanazi
kasten adam öldürme suçuyla efl tutulur ve bunu uygulayan kifli
bu suçtan yarg›lan›r. Ancak eylemin amac› göz önüne al›narak
cezay› hafifletici neden olarak kabul edilir ve ceza buna göre tak-
dir edilir. Hekimin, hastan›n dayan›lmaz derecede ac› çekti¤ini
görerek, yaflam› k›saltaca¤›n› bilse de, ac›y› dindirecek ilaçlar
uygulamas› ötanazi de¤ildir ve bununla kar›flt›r›lmamal›d›r.
ÖTÜKEN,
Türk destan gelene¤ine göre Orta Asya’da eski
kent. Türk egemenli¤inin simgesi kabul edilen Ötüken, O¤uz
Ka¤an Destan›’na göre Tanr› Da¤lar› ile Orhun Irma¤› aras›nda
yer al›yordu. Orhun Yaz›tlar›’nda, burada O¤uz kurultaylar›n›n
topland›¤› ve Gök Tengri’ye kurbanlar kesildi¤i belirtilir. VI.
yüzy›lda Göktürk Devleti’nin baflkenti de ayn› adla eski Ötü-
ken’in yak›n›nda kurulmufltur. Göktürklerle ilgili yap›lan arke-
olojik kaz›larda Ötüken’in Hangay Da¤lar›’n›n kuzey eteklerinde
ve Selenge Irma¤› boyunda oldu¤u belirlenmifltir.
ÖYKÜ,
gözlem ya da tasarlama ürünü bir olay› anlatan yaz›;
hikâye. Hikâyenin Arapçada sözlük anlam›, “bir sürü haberi na-
kil ve rivayet eylemek, bir nesneye benzemek, fi’len yahut kav-
len taklit eylemek, bir kimseden bir söz nakleylemek”tir. Bu an-
lamda, “anlatma, benzetme, tarih, destan, k›ssa, masal, rivayet”
sözcüklerini de karfl›lar. Genel olarak gerçek ya da hayal ürünü
olaylar›n aktar›lmas› biçiminde tan›mlanan anlat› türünün bir
dal› say›lm›flt›r. Bu kapsam geniflli¤i, bir söz sanat› olan edebi-
yat›n tarihî geliflimine ba¤lanabilir. Anlat› türünün destan, halk
hikâyesi, masal aflamalar›ndan geçerek öykü ve romana ulafl-
mas›, olaya dayanan her tür anlat›n›n “hikâye” terimiyle nitelen-
mesine yol açm›flt›r. Nitekim günümüzdeki anlam›yla, as›l 19.
yüzy›lda geliflmeye bafllayan öykünün tan›m›nda romandan k›sa
olmas›, dar bir zaman parças›n› kapsamas›, kiflilerin say›ca az
olmas›, bu kiflilerin yaflam›n›n tek boyutta verilmesi, ayr›ca ya-
flamlar›n›n bir yan› üstünde daha çok durulmas› gibi ölçüler ge-
tirilmifltir. Oysa ça¤dafl edebiyatta bu nitelikler de afl›lm›flt›r.
Ça¤dafl öyküde uzunluk-k›sal›k, kifli ve zaman s›n›rlamas› söz
konusu olmad›¤› gibi çok boyutluluk amaçlanmakta, giderek
olays›z öyküler yaz›labilmektedir. Bir anlat› olarak hikâyenin,
daha yaz›n›n bulunmad›¤› ça¤larda ortaya ç›kt›¤› öne sürülmek-
tedir. Buna göre, bir hayvan› nas›l avlad›¤›n› hareketlerle ya da
sözle çevresindekilere anlatan ilkel insan asl›nda bir hikâye an-
latmaktayd›. Türk edebiyat›ndaysa Tanzimat’a dek uzun ya da k›-
sa, olay aktar›m›na dayanan bütün anlat›lar hikâye sözcü¤üyle
nitelenmifltir. Manzum ya da mensur, mesneviler, destans› an-
lat›lar, masallar, f›kra ve latifeler, ö¤retici hikâyeler, hayvan ma-
sallar› vb. hikâye say›lm›fl, manzum ürünler için destan sözcü-
¤ü de kullan›lm›flt›r. Bat› edebiyat›ndaki anlam›yla hikâye-ro-
man sözleri Tanzimat döneminde ilk roman örneklerinin çevril-
mesi sonucu edebiyat›m›za girer. Tanzimat döneminde yay›mla-
nan “Süheyli Nadiri” (Süheyli), “Muhayyelat› Aziz” (Muhayye-
lat), “Müsameretname” gibi yap›tlar eski hikâye gelene¤ini sür-
dürürler. Tanzimat hikâyesinin ilk örne¤i say›lan “Letaifi Riva-
yat” ise Ahmet Mithat’›n sanat anlay›fl›na uygun olarak “ibret
dersi vermek” amac›yla yaz›lm›fl hikâyeleri kapsar. Ama Bat›
edebiyat›ndaki anlam›yla k›sa hikâyenin baflar›l› örneklerini Sa-
mipaflazade Sezai “Küçük fieyler” (1892) adl› yap›t›yla verecek-
tir. Ça¤dafl öyküyü gelifltiren, romanda da görüldü¤ü gibi, Ede-
biyat› Cedideciler olmufltur. Halit Ziyat Uflakl›gil sa¤lam bir öy-
kü yap›s›na ulaflmakla kalmam›fl, toplumsal ve bireysel gerçek-
li¤i de ustaca yans›tm›flt›r. Tanzimat’tan günümüze Türk edebi-
yat›nda öykü, romana ba¤l› olarak geliflmifltir. ‹lk romanc›lar bir
yana, öykünün romana geçifl için bir aflama say›lmas›, bu anla-
y›fl›n günümüze dek sürmesi, öykücü-romanc› yazarlar›n yetifl-
mesine yol açm›flt›r. Bu nedenle salt öykücü olarak nitelenebi-
lecek yazar say›s› oldukça azd›r. Meflrutiyet döneminde Ömer
Seyfettin, Cumhuriyet sonras›nda ise Memduh fievket Esendal,
Kenan Hulusi, Bekir S›tk› Kunt, F. Celalettin ve Sait Faik, öykü-
cü olarak belirirler.
ÖYMEN, Altan
(1932 ‹stanbul) gazeteci ve siyaset adam›.
A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Ulus gazetesinde çal›fl-
maya bafllad›. 1961’de Kurucu Meclis üyeli¤ine seçildi. Akflam,
Cumhuriyet, Milliyet gazetelerinde yazd›. Ankara Haber Ajans›’n›
kurdu ve yönetti. 1977’de Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP)
1...,511,512,513,514,515,516,517,518,519,520 522,523,524,525,526,527,528,529,530,531,...672
Powered by FlippingBook