RNA
556
lar› bak›m›ndan da zengin de¤ildir. Böyle olmakla beraber, tar›m
ürünleri çeflitli olmad›¤› gibi, üretimleri de azd›r. Bu duruma gö-
re Rize ilinin en önemli gelir kayna¤›, tar›m›n›n sadece 50 y›l ka-
dar bir geçmifli olmas›na karfl›n, çayd›r. Bu üretimin çok büyük
bölümü Rize iline aittir (Türkiye üretiminin % 73’ü). 106 bin ton
kuru çay üretimi ise önemli bir miktard›r ve Türkiye’ye dünyan›n
bafll›ca çay üreticisi ülkeler aras›nda küçümsenmeyecek bir yer
kazand›rm›flt›r. Öteki toprak ürünlerine gelince: Yukar›da belirle-
nen iklim ve relief koflullar› nedeniyle Rize, Türkiye’de en az ta-
h›l yetifltiren ildir. M›s›r d›fl›nda tah›l üretimi yok gibidir. Bakla-
giller üretimi, hepsi de fasulye olmak üzere 70 bin ton kadard›r.
Endüstri bitkilerinden tütün, kenevir ve soya yetifltirilir; fakat
üretimleri çok azd›r. Toplam meyve üretimi 25.000 tonu bulur.
Yerini çay plantasyonlar›na b›rakan f›nd›k ve turunçgillerin üre-
timi hissedilir derecede azalm›flt›r. Çay plantasyonlar›n›n rakibi
olmayan armut, elma ve kestan› gibi meyvelerin üretimi daha
fazlad›r: Sebze tar›m› çok azd›r. Hayvanlar içinde en çok besle-
neni, inektir. Bunu koyun izler. Y›ll›k inek sütü üretimi 30 bin
ton kadard›r. Ulaflt›rma: Türkiye’nin kuzeydo¤u kenar›nda ve ol-
dukça sapada kalan Rize ili, ülkenin öteki bölgeleriyle ulaflt›rma
ba¤lant›s›n› deniz ve karayoluyla sa¤lar. Denizyollar› ulaflt›rma-
s› eski önemini yitirmifltir. Bugün, yük ve yolcu tafl›mas› daha
çok karayoluyla gerçeklefltirilir. Bu yol, ili k›y› boyunca Trabzon,
Giresun, Ordu ve Samsun’a ba¤lar; buradan Ankara, ‹stanbul’a
yönelir. ‹l merkezi Rize, ayr›ca ‹spir üzerinden Erzurum’a da ba¤-
lanm›flt›r. Köy, bucak ve ilçelerle il merkezi aras›ndaki yollar da,
‹ç Anadolu’dakiler kadar düzenli ve ulafl›ma uygun de¤ildir.
RNA
→
NÜKLE‹K AS‹TLER
ROBERT L‹SES‹
(Özel ‹stanbul Amerikan Robert Lisesi),
‹stanbul’da özel ortaö¤retim kurumu. Bugün karma e¤itim ya-
pan okul, 1863’te yaln›zca erkek ö¤rencilerin ö¤retim yapt›¤› bir
okul olarak aç›ld›. Daha sonra, bugün Bo¤aziçi Üniversitesi’nin
bulundu¤u yerdeki binalar›na tafl›nd›. 1912’den itibaren kuruma
ba¤l› olarak Mühendislik Okulu, ‹fl ‹daresi ve Temel Bilimler ile
Yabanc› Diller yüksekokullar› aç›ld›. O tarihlerde Robert Kolej
ad›yla an›lan okul, 1957’de yüksekokul diplomas› vermeye bafl-
lad›. 1971’de ortaokul ve lise bölümleri, ‹stanbul Amerikan K›z
Koleji’yle birleflti ve ayn› y›l yüksek bölümü Bo¤aziçi Üniversi-
tesi’ne dönüfltürüldü. ‹ki y›ll›k haz›rl›k s›n›f› bulunan okulda,
Türkçe okutulmas› zorunlu olan derslerin d›fl›nda ‹ngilizce ö¤-
retim verilmektedir.
ROB‹N HOOD,
‹ngiliz halk flark›lar›nda sözü edilen efsane
kahraman›. Orta Ça¤’›n bafllar›nda yaflad›¤› varsay›l›r. Notting-
ham’›n Sherwood Orman›’nda yaflayan bir kanun kaçaklar› çete-
sinin baflkan›yd›. Zengin Norman zorbalar›ndan çald›klar›n›
yoksul ‹ngilizlere da¤›tan Robin Hood, zorbalar karfl›s›ndaysa
bafl kesecek kadar ac›mas›zd›. Mertli¤i, kibarl›¤› ve usta savafl-
ç›l›¤›yla Sakson ›rk›n›n Norman istilâs›na karfl› direniflinin sim-
gesi olarak yaflat›lan Robin Hood’un öyküsü ilk kez 1377’de ya-
z›l›fl›ndan bu yana Sir Walter Scott, Lord Alfred Tennyson gibi
birçok yazara konu oldu.
ROBOT,
birtak›m mekanik düzenlemelerle, kendi kendine ifl
yapan, yürüyen, hatta konuflan makineler. ‹lk kez “robot” sözcü-
¤ünü ünlü Çek yazar Karel Çapek, “Rossum’un Evrensel Robot-
lar›” adl› piyesinde kulland›. Sonradan otomatik makineler esa-
s›na göre kurulmufl ve birçok iflleri kendi kendine yapan maki-
neler gelifltirilince, bunlara da “robot” ad› verildi. Robotlar,
elektrik, elektronik, fotoselül gibi esaslar üzerinde kurulmufltur.
Önceden haz›rlanan bir sisteme göre hareket ederler. Son y›llar-
da, Amerika’da ünlü doktorlar, yapt›klar› araflt›rmalarda, elekt-
rotlar sayesinde insan beynine kumanda edilebilece¤ini kan›tla-
m›fllard›r. Bu bilim adamlar›n›n iddias›na göre, bu çal›flmalar
sonunda ortaya ç›kan bulufl, insanlar›n birtak›m s›k›nt›lar›n› gi-
dermeye yarayabilecek; insan bu elektrotlar sayesinde kendi
kendine kumanda edebilecektir. Dünün makineleri, yapma bir
kas sisteminden oluflurdu. Bugünün makineleri ise, kendilerin-
den istenen ifli yapmak için gerekli bilgileri toplayan duyu or-
ganlar›yla donat›lm›flt›r. “Robot” ad› iflte bu komple makinelere
verilir. Ancak bu özel makinelerin insan›n yerini tutmas› söz ko-
nusu olamaz.
ROCK AND ROLL,
1950’lerin ortalar›nda ABD’de ortaya
ç›kan ve k›sa sürede Avrupa’da da yay›lan müzik tarz›. Esas ola-
rak genç kitlelere yönelen rock, dansa yönelik ritmleri; al›fl›lm›fl,
basit melodi ve armonisi ve dinleyici kitlesine çekici gelen flar-
k› sözleriyle, bir dönemin egemen müzi¤i oldu. Rock’›n köke-
ninde, blues ve country flark›lar›n›n ritmleri vard›r. 1950’lerin
bafl›nda rock, popüler müzi¤in d›fl›nda, k›s›tl› bir dinleyici kitle-
sine hitap eden bir türdü. O dönemde bas›lan rock plaklar›n›n
en önemlisi, Bill Haley ve Comets toplulu¤unun “Crazy, Man,
Crazy” (1953) adl› plakt›. Ayn› y›l, diskjokey Alan Freed, blues
ve rock türü parçalar›n yer ald›¤› bir program yapmaya bafllad›.
K›sa sürede genifl bir dinleyici kitlesi kazanan Freed, bu müzi-
¤e “rock and roll” ya da “rock’n’roll” ad›n› verdi. ‹ki y›l sonra B.
Haley’nin “Rock Around the Clock” adl› parças› “The Blackbo-
ard Jungles” (Karatahtalar›n Orman›) filmine müzik oldu. Film,
gençlerle orta yafll› kuflaklar aras›ndaki iletiflimsizli¤i ve uçuru-
mu vurguluyordu. 1955’te Elvis Presley ve Chuck Berry, ilk
plaklar›n› yapt›lar. Haley’nin üslubundan daha canl› ve heyecan