fiARBON
606
da ‹.Ö. 18. ve 17. yüzy›llara ait flarap kaplar› bulunmufltur. An-
cak Türklerin ‹slâmiyeti kabul etmesi nedeniyle Orta Ça¤’da fla-
rap üretimi geriledi. 15. yüzy›lda büsbütün artan dinî bask›,
Tanzimat’tan sonra k›smen hafifledi ve az›nl›klar›n flarap üret-
mesine göz yumuldu. Cumhuriyet’ten sonra ba¤lar›n alan› ge-
niflledi ve flarap üretimi giderek artt›.
fiARBON,
en çok koyun ve s›¤›rlarda görülen ve deri yoluyla
insanlara da bulaflan tehlikeli bir hastal›k, karakabarc›k. Antraks
denilen bakterilerin sebep oldu¤u flarbon koyunlarda ço¤unluk-
la ba¤›rsaklarda gözükür. fiarbonlu hayvanlar›n topra¤a gömül-
mesinden sonra bile flarbon basillerinin sporlar› uzun zaman
toprakta yaflar, solucanlar arac›l›¤›yla üste ç›kar, bitkilere geçerek
yeniden hayvanlar taraf›ndan al›nabilir. ‹nsanlara bulaflan flarbon
hemen daima deride gözüken bir ç›ban olarak ortaya ç›kar. Ç›ba-
n›n üzerinde oluflan sar› kabuk zamanla siyahlafl›r. ‹lk kabarc›¤›n
çevresinde yeni kabarc›klar oluflur, lenf yollar› iltihaplan›r, atefl
yükselir ve dalg›nl›k bafllar. Pasteur’un buldu¤u afl›dan önce flar-
bon insanlarda % 40 oran›nda ölüme yol aç›yordu, Afl›, hayvan
ölümlerini de büyük ölçüde önledi. fiarbon afl›s› hayvanlara 15
gün arayla iki kez yap›l›r ve kesin ba¤›fl›kl›k sa¤lar. Afl›n›n yan› s›-
ra penisilin tedavisi de hastal›¤› kesin flekilde yok eder.
fiARTLI REFLEKS,
kendi uyaran›na de¤il de bu uyarana
ba¤l› bir baflka uyarana karfl›l›k veren edinilmifl refleks; flartl›
tepke. fiartl› refleks, organizman›n sinir düzeninde do¤ufltan
bulunmaz; sonradan kazan›l›r ve zaman geçince unutulabilir.
fiartl› refleks üzerinde ilk araflt›rmalar› yapan Pavlov’dur. Pav-
lov, buldu¤u sonuçlar› bir rapor hâlinde 1903’te Uluslararas›
T›p Kongresi’ne sundu. Araflt›rmalar›n›n konusu sindirim siste-
miydi. Çal›flmalar› s›ras›nda besinlerin köpekte tükürük salg›s›
oluflturdu¤unu, ancak ayn› salg›n›n besinleri görmekle de mey-
dana geldi¤ini gördü. Bu konudaki çal›flmalar›n› gelifltirerek kö-
pe¤e yiyeceklerini bir zil sesiyle birlikte verdi. Bir süre sonra
köpek zil sesini duydu¤unda besin olmasa da tükürük salg›la-
maya bafllad›. fiartl› refleksler ö¤renmeyle edinilir ve üst sinir
merkezlerinin uyar›mlar›yla ortaya ç›kar. Bunlar bireyin çevresi-
ne uymas›n› kolaylaflt›ran ifllevlerdir. Pavlov ve izleyicileri daha
sonra araflt›rmalar›n›n sonuçlar› üzerine davran›flç›-ruhbilim ad›
verilen bir psikoloji dal› gelifltirdiler. Bu alanda edinilen bilgi-
ler, hekimlik, hayvan e¤itimi, personel seçimi gibi çok çeflitli
alanlarda kullan›lmaktad›r.
fiAfiILIK,
gözlerden birinin ya da ikisinin içe ya da d›fla kay-
mas›yla ortaya ç›kan göz bozuklu¤u. fiafl›l›k, göz kaslar›n›n
uyumlu bir flekilde çal›flmamas›ndan do¤ar. Gözler belirli bir
cisme bakarken göz kaslar›nda paralellik oluflmaz, gözlerden
biri içe ya da d›fla do¤ru kayma gösterir. fiafl›l›¤›n iki temel ne-
deni, görme bozukluklar› ile beyindeki imgelerin çak›flmas›n›
sa¤layan merkezin geliflmemesidir. Büyük ço¤unlukla flafl›l›k 2-
4 yafl aras›nda bafllar. Ayr›ca, sinirlilik, zay›fl›k, soydan gelen
frengi de hastal›¤a yol açabilir. Travma sonucu oluflan felçli fla-
fl›l›k kendi kendine ya da ilâçla geçebilir. Bunun d›fl›nda, sa¤-
lam gözün örtülerek hasta gözün sürekli hareket ettirilmesi flek-
linde yapt›r›lan al›flt›rmalarla tedavi yap›lmaktad›r. Bu tedavinin
sonuç vermedi¤i durumlarda göz kas› ameliyat› yap›l›r.
fiEBBOY,
turpgillerden, otsu bir süs bitkisi
(Mattihola).
Dik bir sap›n üzerindeki çiçekleri güzel kokulu, yal›nkat ya da
katmerli olup k›rm›z›, aç›k sar› ve mor renklidir. En yayg›n tür-
leri bahçe flebboyu olarak bilinen
(M. incana
ve
M. an-
nua)
d›r. fiebboylar tohumla üretilir ve kolay yetifltirilir.
fiEHREM‹N‹,
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Tanzimat dönemi-
ne kadar devlete ait saraylar›n ve devlete ait binalar›n bak›m ve
onar›m›ndan, saraylarla ilgili al›m ve sat›mlardan, saray görev-
lilerinin ayl›klar›n›n ödenmesinden sorumlu olan kimse. Tanzi-
mat’a kadar flehreminleri yüksek rütbeli memurlardan say›l›rlar
ve terfi etmeleri hâlinde defterdar olurlard›. fiehreminli¤inin za-
manla önemi kalmad›, 1831 y›l›nda bu makam tümüyle kald›r›l-
d›. fiehreminli¤i (fiehremaneti) 1854 y›l›nda yeniden kuruldu.
Ancak bu defaki görevi, belediye iflleriyle ilgilenmekti. Bu ba-
k›mdan 1854 y›l›ndan itibaren flehreminleri bugünkü belediye
baflkanlar›n›n ifllevlerini yüklendiler. fiehreminleri, varl›klar›n›
cumhuriyet devrine kadar sürdürdüler, cumhuriyet döneminde
görev ve ifllevlerini belediye baflkanlar›na devrettiler.
fiEHZADE,
Osmanl› padiflahlar›n›n o¤ullar›na verilen ad. I.
Mehmet dönemine (1412-1421) dek “çelebi” olarak adland›r›-
l›rlard›. fiehzadelerin e¤itimine büyük önem gösterilir, dönemin
en de¤erli hocalar› taraf›ndan yetifltirilirlerdi. I. Ahmet’e (1691-
1695) dek sancakbeyi olarak Anadolu’da görevlendirilen flehza-
deler, lala denilen deneyimli devlet adamlar›n›n elinde devlet
yönetimini ö¤renirlerdi. Tahta ç›kma konusunda belirli bir kural
olmay›fl›, 16. yüzy›l ortalar›na dek taht kavgalar›na neden oldu.
Tahta ç›kan flehzade “Kanunname-i Hümayun” gere¤ince kar-
defllerini bo¤durttu. I. Ahmet, flehzadelerin sancakbeyi olmala-
r›na ve öldürülmelerine son verdi. Bundan sonra flehzadeler
Topkap› Saray›’nda göz hapsinde tutuldu. II. Abdülhamit döne-
minde (1876-1909) de saraydan ç›kmalar›na, ayr› konaklarda
yaflamalar›na izin verildi.
fiEKER HASTALI⁄I,
vücutta karbonhidrat (fleker) meta-
bolizmas›n›n bozulmas› sonucu kan ve idrarda glikoz miktar›n›n
artmas› fleklinde görülen hastal›k. fieker hastal›¤›n›n esas› vücut
için, protein ve ya¤larla birlikte önemli bir enerji kayna¤› olan
glikozun kullan›lmas›nda görülen bozukluktur. Bu bozukluk, hi-
pofizin fazla çal›flmas›ndan, hipertiroidden, ensülin-pankreas
yetersizli¤inden ortaya ç›kar. Ayr›ca soyaçekme ve afl›r› beslen-
meden de kaynaklanabilir. Hastal›k flu flekilde geliflir: Hücreler-
de glikoz yak›lmas› azal›nca, vücutta kan flekerini ayarlayan me-
kanizma kana daha fazla glikoz verir. Böylece, normal flartlarda
100 ml. kanda 70-110 mg. olan fleker, 300 mg.’a hatta 500’e ç›-
kabilir. Kandaki glikoz miktar›n›n bu flekilde afl›r› derecede art-
mas›yla idrardaki fleker de yükselir. Normal durumda idrarda 1
lt.’de 1,3 gr. fleker bulunurken fliddetli durumlarda bu 100 gr.’a
kadar ç›kar. ‹drar içinde fleker derifliminin artmas› vücudu, bu-
nu suland›rmak için fazla idrar üretmeye zorlar. Fazla idrar ç›ka-
r›lmas›yla birlikte vücuttan tuz kayb› da olur. Bunun sonucunda
hasta hâlsiz düflmekle birlikte ifltah› aç›l›r ve çok su içmeye bafl-
lar, ancak vücut zay›flamaya devam eder. Glikozun yak›lmama-
s› vücuttaki ya¤ ve proteinlerin yak›lmas›na yol açar ve vücutta
keton maddeleri ço¤al›r. Keton maddelerinin ço¤almas› koma-