TAHIL
612
rurlar. Zeytin biçiminde, siyah renkli, çekirdekli sulu meyvesi ye-
nir. Anayurdu Kuzey ‹ran, Do¤u Karadeniz k›y›lar› ve Balkanlar’d›r.
Çelenk yap›m›nda çok kullan›lan yapraklar›ndan, ayn› zamanda
kokuculukta kullan›lan “Laurocerasin” maddesi elde edilir.
TAHIL,
birçeneklilerin bu¤daygiller familyas›ndan, çeflitli bü-
yüklük ve cinsten bir dizi bitkinin ortak ad›; hububat. ‹nsan ve
hayvan beslenmesinde büyük önemi olan tah›llar dünyan›n he-
men her ülkesinde tar›m bitkilerinin baflta gelen bölümünü olufl-
tururlar. Besin olarak kullan›lan taneleri ya do¤rudan do¤ruya ya
da ö¤ütülüp un hâline getirilerek tüketilir. Çok eskiden beri eki-
mi yap›lan tah›l bitkileri ayn› zamanda insanl›¤›n neolitik devri-
nin esas unsurunu oluflturur. Bafll›calar› bu¤day, arpa, yulaf,
çavdar, m›s›r, pirinç, dar› vb.’dir. Bunlardan m›s›r ve pirinç ge-
nellikle oldukça s›cak bölgelerde yetiflti¤i hâlde, di¤erleri daha
serin iklimli yerlerde yetiflir. Besin olarak kullan›lmalar› d›fl›nda
kimi türlerinden (örne¤in bira yap›m›nda kullan›lan arpa) sana-
yide de yararlan›l›r. Tah›llar Türkiye tar›m›nda önemli yer tutar-
lar. 1997’de tah›l ekimine ayr›lan toplam alan 13.972.000 hek-
tard›r. Bu miktar toplam tar›m alan›n›n yaklafl›k %50’sini olufltu-
rur. 1997 y›l›ndaki toplam tah›l üretimiyse 29.615.000 tondur.
Bunun 18.650.000 tonunu bu¤day oluflturur. Bu¤daydan sonra
en çok üretilen arpa (8.200.000 ton) ve m›s›rd›r (2.080.000 ton).
Dünyan›n bafll›ca tah›l bölgeleriyse ABD, Ukrayna, Çin, Roman-
ya, ‹spanya, Fransa, ‹talya ve Kuzey Afrika ovalar›d›r.
TAKIMADA,
birbirine az çok yak›n birkaç ya da genifl bir
deniz alan›na da¤›lm›fl olarak birçok adadan oluflan ve genellik-
le ortak adlar› bulunan ada toplulu¤una verilen ad.
TAKIMYILDIZ,
y›ld›z kümelerine verilen ad. Birbirlerine
göre konumlar› sabittir. Uzun zaman ayn› biçimde dururlar. Gö-
rünüflleri bir flekle benzetilen komflu y›ld›zlar toplulu¤udur. Ta-
k›my›ld›zlar›n›n flekilleri neye benzetiliyorsa “hayvan, eflya vb.”
o adlar› alm›fllard›r. Bu da y›ld›zlar›n grupland›r›lmas›nda ve
ay›rt edilmesinde bir kolayl›k sa¤lar. Y›ld›zlar› tek tek adland›r-
madaysa, önceleri parlakl›klar›na göre harflendirme geçerliy-
ken, zamanla parlakl›klar›nda de¤iflimin olmas› baz› hatalara yol
açt›. Bu konuda sonralar› daha farkl› kurallar kullan›ld›. 88 ta-
k›my›ld›z vard›r. Tak›my›ld›zlar›n yeri meridyen ve paralel daire-
leriyle sabitlefltirildi. Bu görüfl Uluslararas› Astronomi Birli-
¤i’nin Cambridge (1925) ve Leide’deki (1928) genel kurul top-
lant›lar›nda kabul edildi. Bu görüfle uygun atlas, E. Delporte ta-
raf›ndan yay›mland› (1930).
TAKS‹M,
alaturka müzikte fasl›n bafl›nda ve ortas›nda ses ya
da çalg›yla do¤açtan yap›lan gezinti. Do¤açtan, içten geldi¤i gi-
bi çal›nmas›na ve söylenmesine karfl›n taksimin bir ölçüsü,
usulü ve makam› vard›r. Üç bölümden oluflur: Zemin (bafllan-
gݍ), meyan ve karar.
TAKV‹M,
zaman› y›llara, aylara ve günlere ay›rma yöntemi.
Takvim, zaman› belirlemek için insanlar taraf›ndan oluflturul-
mufl yapay bir sistemdir. Takvimlerin düzenlenmesinde genel-
likle ölçüt olarak astronomik olaylar al›nm›flt›r. ‹nsanlar takvim
kullanmaya çok eski dönemlerde bafllad›lar. Hemen bütün ‹lk
Ça¤ kavimlerinin birer takvimi vard›. ‹lk takvimler büyük olas›-
l›kla dinî ve tar›msal amaçlar için oluflturuldu. Bugünse toplum
yaflam›n› düzenleyen genel ve uluslararas› zaman tablosu iflle-
vini görür. ‹lk takvimler Günefl’in devrini de hesaba katmakla
birlikte daha çok Ay’›n Dünya etraf›ndaki dolan›m›na dayan›yor-
du. Her ulusun dilindeki “ay” sözcü¤ünün kayna¤› da budur.
Her ay›n ilk günü, gökte Yeni Ay’›n göründü¤ü ilk gün olurdu.
Ay 12 kez görünüp kayboldu¤unda bir y›l›n geçti¤i kabul edilir-
di. Ay, Dünya etraf›ndaki bir turunu 29,5 günde tamamlad›¤›n-
dan Ay y›l›, Günefl y›l›ndan 11 gün k›sayd›. Bu da mevsimlerin
y›ldan y›la kaymas› sonucunu do¤urmaktayd›. Bu fark çeflitli
takvimlerde art›k y›llara fazladan günler eklenerek önlenmeye
çal›fl›lm›flt›r. ‹lk takvimlerin en do¤rular›ndan biri M›s›r takvimi-
dir. M›s›rl›lar bir y›l› 30 günlük 12 ay olarak kabul ettiler ve her
y›l›n sonuna fazladan 5 gün eklediler. Böylece mevsimlerle y›l›n
aylar›n› bir düzeyde tutmaya çal›flt›lar. Ancak Dünya, Günefl et-
raf›nda bir turunu yaklafl›k olarak 365,25 günde tamamlad›¤›n-
dan M›s›r takvimi de her dört y›lda mevsimlerden bir gün geri
kal›yordu. Eski uygarl›klara ait takvimlerin en k›sas› Mayalar›n
ve Azteklerin kulland›¤› 260 günlük dinî takvimdi. Mayalar y›l-
lar›n›, aylar›n› ve günlerini çok karmafl›k bir sistemle adland›r-
d›lar. Eski Türkler, ‹slâml›¤› kabul etmeden önce günefl y›l›na
dayanan, 12 ayl› ve y›llar› hayvan adlar›yla an›lan bir takvim kul-
land›lar. Müslümanlar ve Musevîlerin takvimleriyse Ay takvi-
miydi. Müslümanlar›n “hicrî takvim” de denen takvimleri bafl-
lang›ç olarak Hicret’i kabul eden (‹.S. 622) ve her biri 29 ya da
30 gün olan 354 günlük Ay takvimidir. Bu takvim birçok ‹slâm
ülkesince ve 1740’a kadar da Osmanl›larca kullan›ld›. Osmanl›-
lar bu tarihte bafllang›ç y›l› yine Hicret y›l› olan y›lbafl› mart
ay›ndan bafllayan ancak Günefl y›l› esas›na dayanan “rumî tak-
vim”i kullanmaya bafllad›lar. Günümüzde en yay›n olarak kulla-
n›lan takvim, Romal›lar›n takviminin gelifltirilmesiyle ortaya ç›k-
m›fl Gregorien (Gregoryen) takvimidir. Romal›lar mart ay›yla
bafllayan 10 ayl›k bir takvim kullan›yorlard›. Daha sonra mev-
simlerle y›l› birbirine uydurmak için bu takvime 2 ay daha ek-
lendi ‹.Ö. 46’da Sezar bunu yeniden düzenleyerek y›lbafl›n› ocak
ay›yla bafllatt›. Ayr›ca her 4 y›lda bir flubat ay›na bir art›k gün ek-
lendi. Bu sistem Julien takvimi ad›yla 1582’ye kadar kullan›ld›.
Papa 13 Gregorius ald›¤› bir kararla 4 Ekim 1582’yi izleyen gü-
nü 15 Ekim olarak kabul etti. Böylece o tarihe kadar mevsimler-
le y›l aras›nda oluflmufl 10 günlük fark yok edildi. Ayr›ca her
yüzy›lda bir y›la bir art›k gün eklenerek takvimin 4.000 y›lda bir
gün farkla do¤ru bir flekilde Dünya’n›n Günefl etraf›ndaki hare-
ketine uymas› sa¤land›. Ay uzunluklar›n›n eflit olmamas› vb. çe-
flitli nedenlerden dolay› Gregorien takvimi de baz› sak›ncalar ta-
fl›maktad›r. Bu sak›ncalar›n giderilmesi için zaman zaman çal›fl-
malar yap›lmaktad›r. Bunlardan biri 1954 y›l›nda Birleflmifl Mil-
letler’e sunulan bir “uluslararas› takvim”dir. Ancak Birleflmifl
Milletler’de al›nan bir kararla bu takvimin uygulanmas› süresiz
olarak ertelenmifltir. Bu takvimin amac› aylar› ve y›l›n dört mev-
simine düflen gün say›s›n› mümkün oldu¤u kadar birbirine eflit-
lemekti. Türkiye Cumhuriyeti’nde 26 Aral›k 1925’te kabul edilen
bir kanunla Gregorien takvimi kullan›lmaktad›r. Günümüzde
dünyada Gregorien takvimin kullan›m› gün geçtikçe yayg›nlafl-