turkce sozluk - page 190

sa¤lamak için davetlilere gönderilen,
yer ve zaman› bildiren ça¤r› k⤛d›;
okuntu.
davetkâr
ön a. (da:vetkâ:r) Ar.+Far.
(davra-
n›fl, bak›fl için) Ça¤›ran, davet eden.
davlumbaz
a. Ar.+Far.
1.
Duman› toplay›p
bacaya vermeye yarayan ocak üstü ç›-
k›nt›s›, baca siperi.
2.
Yandan çarkl› ge-
milerde çarklar›n üst bölümünü örten
yar›m daire biçimindeki kapak.
davran›fl
a.
1.
Davranma biçimi, hareket,
tutum, muamele:
Bu davran›fl›n do¤ru
de¤il.
2.
Tak›n›lan tav›r:
Bu davran›fl›
hep babas›na karfl› yap›yor.
3.
ruhb.
Or-
ganizman›n uyaranlar karfl›s›ndaki tep-
kilerinin tümü.
davran›fl bilgisi
a.
Görgü kurallar›.
davran›fl bozuklu¤u
a. ruhb.
Ruhsal den-
gesizlikler nedeniyle insan davran›fllar›-
n›n normalin d›fl›na ç›kmas› durumu.
davranmak
(nsz.)
1.
Bir kimseye ya da bir
fleye karfl› belli bir tutumda olmak:
Bü-
yüklerine karfl› hep sayg›l› davran›r.
2.
Bir fley yapmaya haz›rlanmak:
Hepsi
birden yatmaya davrand›.
3.
(-e)
Bir fle-
ye el atmak, giriflmek:
Hiç beklemiyor-
duk ama birden silah›na davrand›.
davudi
ön a. (da:vudi:) Ar.
(ses için) Kal›n,
tok ve gür.
davul
a. Ar.
Büyük, enlice ve çember biçi-
mindeki bir kasna¤›n iki yüzüne deri ge-
rilerek yap›lm›fl, tokmak ve de¤nekle
çal›nan vurmal› çalg›.
dayak, -¤›
a.
Bir insan› ya da bir hayvan›
dövmek eylemi, kötek, patak.
dayal›
ön a.
1.
Bir yere, bir fleye dayanm›fl
olan.
2.
‹lgili:
Geçmifle dayal› bu düflün-
celeri art›k kafandan sil.
dayal› döfleli
ön a.
ve
be.
(ev, oda, yaz›ha-
ne vb. için) Eflyas› eksiksiz (biçimde).
dayamak
(-i, -e)
1.
Bir fleyi bir yere doku-
nur, de¤er duruma getirmek ve bu du-
rumda tutmak; yaslamak:
S›rt›n› duvara
dayad›.
2.
Bir fleyi birini korkutmak için
öfkeyle ve h›zla yaklaflt›rmak, uzatmak:
Gazeteyi gözüme dayad›.
dayanak, -¤›
a.
1.
Dayan›labilecek nesne,
destek.
2.
mec.
Bir görüflün, bir yarg›-
n›n üzerine kuruldu¤u temel, esas:
Bu
iddian›z›n bir dayana¤› var m›?
3.
mec.
Güç verici, yard›mc›, destek:
Bu konuda
tek dayana¤›m ailemdir.
dayanak noktas›
a.
1.
Yap›larda bir bölü-
mün a¤›rl›¤›n› tafl›maya yarayan öge.
2.
mec.
Dayanak.
dayanç, -c›
a.
1.
Sab›r.
2.
Dayanak.
dayan›flma
a.
1.
Dayan›flmak eylemi.
2.
topb.
Bir toplulu¤u oluflturanlar aras›n-
daki yard›mlaflma, birlik ve karfl›l›kl› so-
rumluluk düflüncesine dayal› iliflki.
dayan›flmak
(-i)
Duygu, düflünce, ç›kar ve
güç birli¤i içinde olmak.
dayanmak
(-e)
1.
Bir yere kendini daya-
mak, yaslanmak:
Masaya bu kadar da-
yanma.
2.
Uzun süre kullanabilmek, da-
yan›kl› olmak:
Arabam, bu köy yollar›na
iyi dayand›.
3.
Varl›¤›n› koruyabilmek,
zarar görmemek:
Bu yoksullu¤a iyi da-
yan›yorlar.
4.
Birinden, bir fleyden güç,
destek almak:
Zor günlerinde ailesine
dayanm›flt›.
5.
Güç koflullara katlan-
mak:
Gece gündüz çal›flmaya nas›l da-
yan›yor, bilemiyorum.
6.
Karfl› koymak,
tutunmak:
Bu eski tafl köprü depreme
dayand›, y›k›lmad›.
7.
Ulaflmak, varmak:
Ordu, Viyana kap›lar›na dayanm›flt›.
8.
Yeterli olmak, yetiflmek:
Bu para bize bir
ay dayanmaz.
9.
(konu, söz vb. için) Bir
noktaya gelmek:
Söz sonunda ekono-
mik sorunlara dayand›.
10.
Bir fley üze-
rine kurulmufl olmak:
Düflünceleriniz
sa¤lam bilgilere dayanmal›d›r.
11.
Biri-
nin varl›¤›na katlanmak:
Bu adama art›k
dayanam›yorum.
12.
Birinin çekicili¤i-
ne, bir iste¤e karfl› koymak:
Bu yeme¤e
dayanam›yorum.
13.
tkz.
H›z vermek:
Sürücü gaza dayand›.
dayatmak
(-i, -e)
1.
Dayanmak eylemini
yapt›rmak.
2.
(nsz.)
‹steklerinde, görüfl-
lerinde ›srarla direnmek:
Üstümdekileri
davetkâr
dayatmak
190
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 190
1...,180,181,182,183,184,185,186,187,188,189 191,192,193,194,195,196,197,198,199,200,...688
Powered by FlippingBook