turkce sozluk - page 194

dekorasyon
a. Fr.
Bir yerin estetik ve ifllev-
sel aç›dan düzenlenmesi eylemi:
Büro-
mun dekorasyonunu yeniledim.
dekoratif
ön a. Fr.
Süslemeye yarayan, de-
kor olarak kullan›lan:
Burada dekoratif
kumafllar kulland›k.
dekoratör
a. Fr.
1.
Tiyatro, sinema vb. için
dekor yapan sanatç›.
2.
Dekorasyon
ifliyle u¤raflan kifli, iç mimar.
dekore
ön a.
ve
a.
Süslenmifl, düzenlen-
mifl.
dekore etmek
süsleme amac›yla
düzenlemek.
delalet
a. (dela:let) Ar. esk.
K›lavuzluk, ara-
c›l›k.
delegasyon
a. Fr.
Bir toplulu¤u temsille
görevlendirilmifl kurul.
delege
a. Fr.
1.
Devleti ya da halk› temsi-
len, yetki verilerek bir yere ya da bir
kimsenin yan›na gönderilen kifli, elçi.
2.
Parti, dernek, sendika vb. kurulufllar›
toplant›larda temsil eden kifli.
delgeç, -ci
a.
K⤛t, mukavva, kay›fl, ma-
den gibi fleylerde delik açmaya yarayan
araç; z›mba.
delgi
a.
Matkap.
deli
a. ve ön a.
1.
Akl›n› yitirmifl, akli den-
gesi bozulmufl olan; mecnun.
2.
Azg›n,
coflkun:
Deli dalgalar, k›y›y› dövüyordu.
3.
mec.
Afl›r› ve taflk›n davran›fllar› olan
(kifli), ç›lg›n:
“Deli deli akan›, bura bura
t›karlar.”
4.
mec.
Afl›r› derecede düfl-
kün ya da tutkun:
Televizyon delisi bir
çocuktu.
delice
ön a.
1.
Davran›fllar› afl›r› dengesiz
olan.
2.
be. (deli’ce)
Delicesine:
Arabay›
delice kullan›yordu.
delicesine
be. (deli’cesine)
Afl›r›ya kaça-
rak, afl›r› bir biçimde.
deli dolu
ön a.
Sonunu düflünmeden akl›-
na geldi¤i gibi davranan, konuflan; pata-
vats›z:
Deli dolu bir k›zd›.
deli gömle¤i
a.
Tehlikeli ve sald›rgan deli-
lere giydirilen, sa¤lam bezden, kol oyu-
¤u olmayan gömlek.
delik, -¤i
a.
1.
Dar, küçük aç›kl›k:
i¤ne de-
li¤i.
2.
Bir yüzeydeki dar, küçük çukur:
Duvardaki deli¤i gördün mü?
3.
ön a.
Delinmifl:
delik ayakkab›.
4.
mec.
S›¤›-
n›lacak, bar›n›lacak yer
: Akflam oldu,
bafl›m›z› sokacak bir delik bulamad›k.
5.
argo
Cezaevi:
Onu bulur bulmaz deli¤e
t›kacaklar.
delikanl›
a.
1.
Çocukluk ça¤›ndan ç›km›fl
genç erkek.
2.
ünl.
Gençler için kullan›-
lan bir seslenme sözü:
Delikanl›, flunu
tutar m›s›n?
3.
mec.
Dürüst, sözünün
eri kifli:
Delikanl› dedi¤in, söyledi¤ini
yapar.
delik deflik
ön a.
ve
be.
Her yan› deliklerle
dolu.
delikliler
ç. a. hayb.
Denizde, genellikle
serbest ya da bir yere tutunarak yafla-
yan, delikli ve sert kabuklu bir hücreli
canl›lar tak›m›.
delil
a. Ar.
Kan›t.
delilik, -¤i
a.
Deli olma durumu ya da de-
lice davran›fl.
delilik etmek (yapmak)
ak›ls›zca davranmak:
Bu havada yola ç›-
k›lmaz, delilik etme.
delinmek
(nsz.)
1.
Delmek ifline konu ol-
mak.
2.
Üzerinde delik oluflmak:
Cebim
delinmifl.
3.
mec.
Çi¤nemek, uymamak:
Kurallar delindi.
delirmek
(nsz.)
Deli olmak, akl›n› yitirmek,
ç›ld›rmak.
deliflmen
ön a.
Sözleri ve davran›fllar› öl-
çüsüz, fl›mar›k:
Deliflmen tav›rlar› var.
delmek
(-i)
1.
Delik açmak.
2.
mec.
‹ncit-
mek, üzmek, k›rmak:
Bu davran›fl›n kal-
bimi deldi.
delta
a. (de’lta)
1.
Yunan alfabesinin dör-
düncü harfi.
2.
co¤.
Çatal a¤›z.
dem
a. Far. esk.
1.
Zaman, ça¤:
Her dem
taze bir kad›nd›.
2.
Soluk, nefes.
3.
‹çki.
4.
Koku.
5.
Haz›rlanan çay›n renk ve ko-
ku bak›m›ndan ald›¤› durum:
Çay henüz
demini almad›.
6.
hlk.
Piflirilen yemek-
lerin yenecek k›vama gelmesi:
Pilav de-
mini çekmedi.
demagoji
a. Fr.
Gerçek d›fl› sözler söyleye-
dekorasyon
demagoji
194
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 194
1...,184,185,186,187,188,189,190,191,192,193 195,196,197,198,199,200,201,202,203,204,...688
Powered by FlippingBook