turkce sozluk - page 202

Devlet taraf›ndan yap›lan para yard›m›,
sübvansiyon.
desteklemek
(-i)
1.
Bir fleyi bir destek yar-
d›m›yla belirli bir konumda tutmak:
Ma-
sa sallan›nca, aya¤›n› bir tahta parças›y-
la destekledi.
2.
mec.
Bir kurulufla ya da
bir kimseye yard›m sa¤lamak:
Devlet,
amatör sporlar› daha çok desteklemeli.
3.
mec.
Bir kuruluflun ya da bir kiflinin
yan›nda yer almak, ona arka ç›kmak:
Seçimlerde kimi destekleyeceksin?
destroyer
a. ‹ng.
Muhrip.
destur
a. (de’stu:r) Far.
1.
‹zin, müsaade.
2.
ünl. (de’stur)
“Aç›l›n”, “yol verin” an-
lam›nda kullan›l›r.
deflarj
a. Fr.
1.
Boflalma.
2.
Rahatlama, ha-
fifleme.
deflarj olmak 1)
(akü, pil vb.
için) gücünü yitirmek, boflalmak;
2)
mec.
içini dökmek, rahatlamak.
deflelemek
(-i)
1.
Kar›flt›rmak, altüst et-
mek, güçlü bir biçimde kazmak:
Bu hay-
vanlar tarlay› yine deflelemifl.
2.
Üzerin-
de ›srarla durmak, araflt›rmak:
fiu ifli
çok deflelediniz, yeter art›k.
deflifre
ön a. Fr.
Çözülmüfl, aç›klanm›fl.
de-
flifre etmek 1)
bir flifreyi ya da okunma-
s› güç bir yaz›y› çözmek;
2)
mec.
birinin
gizli tutulmas› istenen bir yönünü a盤a
vurmak.
deflifre olmak
gizli bir durum
a盤a ç›kmak.
deflik, -¤i
ön a.
1.
Deflilmifl olan, altüst
edilmifl.
2.
a.
Deflilmifl yer.
deflmek
(-i)
1.
Kazmak, kar›flt›rmak, oy-
mak, delmek, içini açmak.
2.
mec.
Bir
sorunu, bir konuyu yeniden gündeme
getirmek, kurcalamak:
fiu konuyu defl-
me art›k.
detay
a. Fr.
Ayr›nt›.
detektör
a. Fr.
Radyoaktif mineraller, gaz-
lar, may›nlar, manyetik dalgalar gibi giz-
li ve hemen görülemeyen maddeleri
bulmaya yarayan ayg›t; bulucu.
deterjan
a. Fr.
Temizleme ve beyazlatma
özelliklerinden dolay› y›kama ifllemle-
rinde kullan›lan, petrol türevlerinden el-
de edilen toz, krem ve s›v› hâlinde ola-
bilen kimyasal madde; ar›t›c›.
dev
a. Far.
1.
Ola¤anüstü güçlü ve büyük
masal yarat›¤›.
2.
ön a.
Ola¤anüstü iri
olan;
dev bir yap›.
3.
ön a.
Ola¤anüstü
bir de¤erde olan:
dev bir eser.
4.
mec.
Çok büyük, çok önemli, muazzam, me-
ga, devasa:
Dev bir yazard›.
dev gibi
çok iri:
dev gibi adam.
deva
a. (deva:) Ar.
‹laç, çare:
Bu para, der-
dime deva olacak.
devalüasyon
a. Fr.
Bir ülkenin para birimi-
nin yabanc› paralar karfl›s›nda de¤erinin
düflürülmesi, para düflürümü.
devam
a. (deva:m) Ar.
1.
Sürüp gitme, bit-
meme:
Öykünün devam›n› yemekten
sonra anlataca¤›m.
2.
Bir yere belli za-
man ve koflullarda gidip gelme:
Dersle-
re devam zorunlulu¤u var.
3.
Bir fleyin
uzant›s›, eki, parças›:
Bu yolun deva
m›nda arad›¤›n›z yer karfl›n›za ç›kacak-
t›r.
4.
ünl.
Durma, kesme, sürdür:
De-
vam! Az kald›.
devam etmek
sürmek,
sürdürmek.
devaml›
ön a.
1.
Kesintiye u¤ramayan, sü-
rekli:
Devaml› bir ifl ar›yordu.
2.
‹fline
düzenli giden, etkinli¤inde iflini aksat-
mayan.
devams›z
ön a.
1.
Devam etmeyen, sürek-
siz.
2.
‹fline düzenli gitmeyen, etkinli-
¤inde iflini aksatan:
Devams›z bir ö¤-
renciydi.
dev anas›
a.
1.
Masallarda geçen difli dev.
2.
mec.
Çok iri yar› kad›n.
devasa
ön a. (deva:sa:) Far.
Dev gibi, çok
büyük, muazzam, mega.
dev aynas›
a.
Nesneleri oldu¤undan çok
büyük gösteren ayna.
deve
a. hayb.
Gevifl getiren memelilerden,
çorak iklimde rahatl›kla yaflayabilen,
s›rt›nda bir ya da iki hörgücü olan ve
genellikle yük tafl›mada kullan›lan bir
hayvan.
deve gibi
çok uzun boylu kifli.
deveboynu
a.
U ya da S biçiminde boru.
deve dikeni
a. bitb.
Birleflikgillerden, yol
desteklemek
deve dikeni
202
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 202
1...,192,193,194,195,196,197,198,199,200,201 203,204,205,206,207,208,209,210,211,212,...688
Powered by FlippingBook