Kurnazl›kla, hileyle birinin paras›n› elin-
den almak.
yolsuzluk, -¤u
a.
1.
Yolu olmama, yolunun
yap›lmam›fl olmas› durumu.
2.
mec.
Görevini ve yetkisini kötüye kullanarak
ç›kar sa¤lama, suiistimal, usulsüzlük.
yol yol
be.
Çizgileri bulunan, çizgili.
yol yordam
a.
Davran›fl kurallar›.
yonca
a. bitb.
Baklagillerden, baflak duru-
munda k›rm›z› ve mor renkli çiçekleri
olan, hayvanlara yem olarak yetifltirilen
çay›r bitkilerinin ortak ad›.
yonga
a.
Kesilen, yontulan ya da rendele-
nen bir fleyden ç›kan parça:
tahta yon-
gas›.
yontmak
(-i)
1.
Bir fleye istenilen biçimi
vermek için d›fl bölümünü keskin bir
araçla biçmek, kesmek:
tafl› yontmak.
2.
mec.
Birinden para s›zd›rmak.
Yontma Tafl Devri
öz. a.
Tarih öncesi ça¤-
larda, uygarl›¤›n geliflme sürecinden
önceki ilk evresi.
yontu
a. Heykel.
yontulmak
(nsz.)
1.
Yontmak eylemi yap›l-
mak.
2.
mec.
Kabal›ktan, görgüsüzlük-
ten kurtularak toplumsal kurallara uy-
gun olarak davranmaya bafllamak.
yordam
a.
Yatk›nl›k, al›flkanl›k, yeti.
yorgan
a.
Yatakta örtünmeye yarayan ve içi
yün, pamuk ya da kufl tüyü ile dolduru-
larak dikilmifl genifl örtü.
yorganc›
a.
Yorgan, yast›k, flilte gibi fleyler
diken ve satan kifli.
yorgun
ön a.
Çal›flma ya da de¤iflik neden-
lerle beden ve zihin etkinli¤i yavaflla-
yan, yorulmufl olan.
yormak (I)
(-i)
1.
Yorgun duruma getir-
mek.
2.
Usand›rmak, b›kt›rmak, üzmek:
S
açma sapan istekleriyle beni çok yor-
du.
yormak (II)
(-i, -e)
Belli bir anlam vermek,
yorumlamak:
Böyle
davranmas›n› neye
yoruyorsun?
yortu
a. Yun.
Hristiyan bayram›.
yorum
a.
1.
Bir yaz›n›n ya da bir sözün an-
lafl›lmas› güç taraflar›n› aç›klayarak
aç›kl›¤a kavuflturma, tefsir.
2.
Bir olay›
belli bir görüfle göre aç›klama, de¤er-
lendirme:
Bakan›n aç›klamalar› çeflitli
yorumlara yol açt›.
3.
müz.
ve
tiy.
Bir
müzik parças› ya da tiyatro oyununu
özgün bir teknik ve duyarl›l›kla sunma.
yorumlamak
(-i)
1.
Bir yaz›y› ya da bir sö-
zü yorum yaparak aç›klamak, tefsir et-
mek.
2.
Bir olaya, bir duruma belli bir
anlam vermek:
rüyay› yorumlamak.
3.
müz. ve tiy.
Bir müzik parças› ya da ti-
yatro oyununu özgün bir teknik ve du-
yarl›l›kla çalmak, söylemek ya da oyna-
mak.
yosun
a. bitb.
Karadan çok suda yaflayan
basit yap›l› bitkilerin genel ad›.
yoz
ön a.
1.
Do¤ada oldu¤u gibi kalarak ifl-
lenmemifl olan:
yoz bitki.
2.
mec.
Kaba,
baya¤›, adi.
3.
mec.
Soysuz, dejenere,
yozlaflm›fl.
yozlaflmak
(nsz.)
Do¤as›ndaki iyi nitelikle-
ri, sahip oldu¤u de¤erleri yitirmek; soy-
suzlaflmak; dejenere olmak.
yön
a.
1.
Belli bir noktaya göre do¤rultu,
taraf.
2.
Bir fleyin belli bir noktaya göre
bakt›¤› yanlardan her biri:
evin kuzey
yönü.
3.
Bir yere gitmek için izlenen
yol, istikamet:
‹zmir yönüne gidiyorlar.
4.
mec.
Tak›n›lan tutum, izlenen çizgi:
D›fl politikada yönümüz belli.
yöndefl
ön a.
Yönleri ayn› olan, ayn› yöne
bakan.
yöndefl aç›lar
ç. a. mat.
Paralel iki do¤ru-
yu kesen üçüncü bir do¤runun bir tara-
f›nda ve ayn› yönde; biri paralellerin
içinde, di¤eri d›fl›nda oluflan çift aç›lar.
yönelik
ön a.
Belirli bir yöne çevrilmifl
olan:
Sözlerim sana yönelik de¤ildi.
yönelim
a.
1.
Yönelme durumu.
2.
Kiflinin
karfl›laflt›¤› karmafl›k ve sorunlu bir du-
rumda tutumunu belirlemesi.
yönelme durumu
a. dlb.
Tümcede, eyle-
min nereye yöneldi¤ini gösteren ad›n -
e ekini alm›fl durumu:
okula, eve.
yolsuzluk
yönelme durumu
670
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 670